Bugünkü köşemde 10.08.2015 tarihli Haberal Kıbrıslı Gazetesinde yer alan ve manşetten yayınlanan Yüksek Mahkeme eski Başkanı sayın Taner Erginel , Kıbrısta bulunacak bir çözümün olmazsa olmazını açıkladı: “Birincil Hukuk Olmalı” başlıklı haberini tartışmalara katkısı olur düşüncesiyle siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim. Sayın Taner Erginele, halkımıza ve siz değerli okuyucularımıza “AB Birincil Hukuku” konusunda yapmış olduğu bu açıklamalarından ve vermiş olduğu aydınlatıcı bilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum. Konu haberde haberde Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı sayın Taner Erginel “Birincil Hukuk olmalı” diyordu. Sayın Taner Erginel, Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncının Brüksel ziyaretinde Kıbrısta varılacak anlaşmanın ABnin Birincil Hukuk olması gerektiğini söylemesinin Rum müzakerecileri rahatsız ettiğini kaydetti. Sayın Taner Erginel , ABnin devletler arasındaki anlaşmalarla kurulmuş bir birlik olduğunu belirtti. AB kurulurken devletler arasında yapılmış anlaşmaların , daha sonra tüm üye devletlerin oy birliği ile kabul ettiği anlaşmalar ve tüzükler ABnin Birincil Hukukunu oluşturduğuna dikkat çeken Erginel, ABye katılan devletlerin katılım anlaşmalarının da Birincil Hukuka dahil olduğunu ifade etti. ABdeBirincil Hukukun yanında bir de her devletin kendi parlamentosunda kendi ülkesi için kabul ettiği yasalar olduğunun altını çizen Erginel, bu yasaların ABnin Birincil Hukukuna aykırı olmasının mümkün olmadığını , hele birliğin bağlı olduğu 4 temel özgürlüğe aykırı yasa yapmanın söz konusu olamayacağını vurguladı. AB devletlerinden birinin , AB Birincil Hukukuna aykırı bir yasa yapması halinde ilgili tarafın bu yasayı Lüksemburgda bulunan Avrupa Birliği Adalet Divanına (ABAD) götürebileceğini ve ABADın da yasayı iptal edebileceğini dile getiren Erginel , Kıbrısta devam eden müzakereleri bu açıdan değerlendirdi. “… Çetin müzakereler sonunda bir anlaşmaya varılırsa bu anlaşma Kıbrıs devletine ait bir iç anlaşma mı , yoksa AB Birincil Hukuk mu olacak? İç anlaşma olursa AB Birincil Hukukuna aykırı olduğu için iptal edilmesi gündeme gelecektir. Dolayısıyla bu sorun Kıbrıs Türk halkı için hayati bir sorundur…” diyen sayınErginel, iki tarafın kabul ettiği ve referandumlarla onayladığı bir anlaşmanın iptal edilme olasılığının ciddi bir sorun olduğunu belirtti. “Bunca gayret sonunda yapılan bir anlaşmanın daha sonra bir mahkeme kararıyla iptal edilmesi ve Kıbrıs Türk halkının haklarının silinmesi nasıl bir ortam yaratacak dersiniz” diyen sayın Erginel bunun yüksek bir olasılık olduğunu ifade etti.“…Kıbrısta birçok kişi imkansız! Böyle bir şey düşünülemez bile! diyecektir. Ancak tarafsız bir AB hukukçusunun görüşünü almaya kalktığınız zaman size bu olasılığın ne kadar yüksek olduğunu söyleyecektir. Hatta bu sonucun kaçınılmaz olduğunu söyleyebilir. Bunun nedeni 2004 yılında yapılan Kıbrıs Cumhuriyetinin ABye katılım anlaşmasının ABnin Birincil Hukukuna dahil olmasıdır. Eğer yeni anlaşma da Birincil Hukuka dahil olursa sorun yok. Fakat olmazsa yeni anlaşma eski katılım anlaşmasına uymak zorunda olacaktır. Eski katılım anlaşmasına veya AB Birincil Hukukunun herhangi bir maddesine aykırılık saptandığı anda yaptığımız yeni anlaşmanın bize hak tanıyan kuralları geçersiz olacaktır. “Bu olasılık hiç uzak değil” . İlk anda insana böyle bir olasılığın çok uzak olduğu düşüncesi gelebilir. Halbuki tarafsız bir hukukçuya sorulduğu zaman bu olasılığın çok büyük olduğunu , dahadoğrusu yapılacak anlaşmada Türk halkına hak tanıyan maddelerin iptalinin kaçınılmaz olduğunu söyleyecektir. Bu nedenle varılacak anlaşmanın ABnin Birincil Hukuku haline getirilmesi son derece önemlidir. Bunun yapılmaması halinde anlaşmanın ABnin Birincil Hukuk kurallarına aykırı olup olmadığı tartışma konusu olacak ve bu konuda karar verme yetkisi ABADta olacaktır. O zaman “ABADın lehimize karar verme olasılığı yok mu diye sormak zorunda kalırız. Hemen yanıt verelim. Maalesef yoktur. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyetinin 2004 Katılım Anlaşması başka bir vesile ile ABADa gitmiş ve yorumlanmış durumdadır. ABAD Kuzeyde de Rum yasalarının geçerli olduğuna , karar vermiştir. ABADın Kıbrıs katılım anlaşmasını yorumlaması Orams davası nedeniyle gerçekleşmişti. Orams davası nedeniyle gerçekleşmişti. Orams davası öncelikle İngiliz Yüksek Mahkemesinde tartışılmıştı. İngiliz Yüksek mahkemesi 2004Katılım Anlaşmasını yorumlamış ve Kıbrısta Kıbrıs sorununu giderecek bir anlaşma yapılıncaya değin AB yasalarının Kuzey Kıbrısta uygulanmayacağına karar vermişti. Rum yönetimi bu konuyu daha üst mahkeme olan ve AB yasaları ile ilgili nihai kararı verme yetkisi olan ABADtemyiz etti. Orams davası ABADda tartışılırken çeşitli kuruluşlardan görüş istendi. Bu kuruluşlardan birisi de ABnin kendisi idi. ABKomisyonun Mahkemeye sunduğu görüşleri okuyan bir kişide en küçük bir tereddüt kalmaz ki AB , Rum Kıbrıs Cumhuriyetini tüm Kıbrısın devleti olarak kabul etmektedir. Yani Kıbrıs Cumhuriyeti ile KKTC arasındaki sorunlar katılım anlaşmasına göre bir iç sorun olabilir. Yapılacak anlaşma eğer AB Birincil Hukuku haline getirilmezse bir iç hukuku olarak kabul edilip Hukuka aykırı olup olmadığı tartışılacak ve aykırı olduğu ölçüde iptal edilecektir”. Kuzey Kıbrısın 2004ü izleyen yıllarda ABnin genişleyeceği alanlardan biri olarak kabul edilmekte olduğunu ancak daha sonra genişleme alanı olmaktan çıkarılarak ABye dahil , geliştirilmesi gereken alanlardan biri haline getirildiğini belirten Erginel, bir iç alanın merkeze yaptığı anlaşmanın kendiliğinden katılım anlaşması veya Birincil Hukuk haline gelmesinin söz konusu olmayacağını ifade etti. Dolayısıyla Kıbrısta müzakereler sonunda varılacak anlaşma Kıbrıs Cumhuriyetinin 2004 yılında yaptığı ve Birincil Hukuk haline gelmiş olan Katılım Anlaşmasına tabi olacak ve ona aykırı olduğu ölçüde iptal edilecektir” diyen Erginel , Kıbrıs Türk halkının önem verdiği tüm hakların bu yöntemle ortadan kaldırılabileceğine vurgu yaptı.Bu çıkmazdan kurtulmanın tek yolunun yapılacak anlaşmanın ABnin Birincil Hukuku olacağı konusunda taraflar arasında önceden anlaşmaya varılması olduğunu söyleyen Erginel , bunu gerçekleştirmenin en uygun yollarından birinin ise Kıbrısta yeni bir devlet kurulması ve bu devletin yeni bir katılım anlaşması ile ABye katılım anlaşması ile ABye katılması olduğunun altını çizdi.Rum Yönetiminin her fırsatta yeni bir devlet kurulmasına razı olmadığını ve yeni bir katılım anlaşmasını kabul etmeyeceğini söylediğini ifade eden Erginel : “O zaman sormamız lazım gerekiyor. Yeni bir devlet kurulmasının ve bu devletin yeni bir katılım anlaşması ile ABye katılmasının Rumlar açısından sakıncası nedir? Galiba sakıncası varılacak anlaşmanın gerçekten uygulanacak olmasıdır. Bu koşullarda müzakere heyetimize de şunları söyleyelim; varılacak anlaşmanın ABnin birincil Hukuku olmasını talep etmeniz son derece isabetli oldu. Ancak bu talep anlaşmanın herhangi bir şartı olmamalıdır. Tüm anlaşmanın geçerli olması için gerekli bir ön koşul olmalıdır. Bu konuda mutabakat sağlamadan diğer konulara geçmenizin bir anlamı yoktur. Çünkü bu çaba saf Türkleri aldatmak için yapılan bir egzersizden başka bir anlam ifade etmeyebilir dedi. Yüksek Mahkeme eski Başkanı sayın Taner Erginele “AB Birincil Hukuk”u konusundaki tartışmalara yaptığı katkılarından dolayı okurlarım adına bir kez daha teşekkür ediyorum.