Gazeteci Ali Baturay, geçenlerde oğlunu üniversiteye yerleştirmek amacıyla Hollanda’ya gitti.
“Gitmek bir dert, geri dönmek başka bir dert” diyor Ali…
Birkaç günde yaşadıklarını okuyunca, “iki devlet” diye bağıranların, içi boş hayallerinin bizi getirdiği “çıkmaz sokakta”ki yalnızlığımızı, iliklerime kadar hissettim…
“Ben devletten devlete konuşurum” diyen siyaset, Kıbrıslı Türkleri dünyadan izole eden, kazanılmış haklarını çöpe atan bir “ayrılıkçılık” düzeyine erişti…
Artık günlük yaşamımızı baştan aşağıya etkilemeye başladı…
Bizi dünyadan “izole” edecek zorluklara, aşağılanmalara neden oluyor…
En doğal “insan haklarımızı” kullanmamızda bile sorun yaşatıyor…
Ali Baturay; Avrupa Birliği pasaportu taşıyan bir Kıbrıslı Türk…
Yani; Avrupa Birliği vatandaşı…
Bir AB ülkesinden, bir başka AB ülkesine uçmak için “PCR negatif” belgesi sunmak zorunda…
Ancak uçak şirketleri; Kıbrıs’ın Türk tarafında yapılan PCR testlerini tanımıyor…
Üzerinde kocaman KKTC bayrağı ve “devlet” amblemi olan bu belgeleri dünyada hiçbir ülke tanımıyor…
Çünkü dünyaya göre; BM’ye göre, AB’ye göre “KKTC” diye bir ülke yok…
Bununla Larnaka havaalanına gittiğinizde, sizi geri çeviriyorlar. Çoğu zaman yolculuk biletiniz de yanıyor…
Son günlerde onlarca Kıbrıslı Türk, bu yüzden ülke dışına seyahat edemedi…
Bunu önceden öğrenenler; Rum kesimine geçerek, bir özel laboratuvardan kişi başına 50-60 Euro ödeyerek PCR testi yaptırıyorlar.
Ali de bunu yaptı ama, iş bu kadarla kalmıyor ki…
Ha; bu arada şunu da ekleyelim… Sadece PCR raporları değil, KKTC aşı kartları da uçuş için geçerli değil…
Bizimkiler; kimlik kartı boyutlarında, gösterişli, KKTC bayraklı “Aşı Kimliği” hazırlamışlar ama bunların da sınırlarımız dışında hiçbir geçerliliği yok…
“Aşı” konusu, başlı başına bir politik skandal aslında…
Rum tarafı; geçişlerde kuzeyde yapılan aşıları tanıyor… Barikatlarda PCR ve hızlı test belgeleri 7 gün geçerli…
Şimdilik bir sorun çıkarmıyorlar…
Ancak yurt dışına seyahat edebilmek için AB aşı sertifikası geçerli… Bunu da “Kıbrıs Cumhuriyeti” veriyor… “İki Toplumlu Sağlık Komitesi”nde haftalar önce bu konu görüşülüyor. Rum tarafı diyor ki “Verin bize aşı yaptıklarınızın listesini, onlara AB digital Sertikası çıkaralım…”
Türk tarafı “devlet sırrı” olduğu için listeleri vermemekte direniyor…
Siyasilerin “meydan okumaları”ndan anlaşılıyor ki; Türk tarafı bu listeleri vermek niyetinde değil…
Çünkü; bazı konularda “foya”mız ortaya çıkar endişesi var…
“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin para ile satın alıp, Kıbrıslı Türklere bedava verdiği” aşılar kimlere yapıldı? Kıbrıslı Türk olmayanlara, askerlere bu aşılar yapıldı mı?
Bu tür bilgiler Rum tarafının eline geçerse ne olur? gibi endişeler var sanırım…
Tabii listeler verilmeyince bu kez; yurt dışında okuyan ve Türk tarafında aşı olan öğrenciler okullarına dönemiyor. “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne başvurmak zorunda kalıyorlar…
“İki devlet” politikası, kendi yurttaşını süründürüyor…
Çaresiz kalanlar; Rum tarfında aşı kuyruklarına girerek, AB’de geçerli aşı sertifikası alma yoluna gidiyor…
Türk otoriteleri, “konu üzerinde çalışıyoruz” demekten başka bir şey yapmıyor…
Gelelim, Ali Baturay’ın Hollanda’dan dönüşte Larnaka’da yaşadıklarına…
Hollanda’da uçağa binmeden, digital ortamda “Cyprus Flight Pass” formu doldurmak ve onu telefonuna indirmek gerekiyormuş…
Formu önceden doldurmamışsan, uçağa alınmıyorsun…
Bütün bunları zorluklarla halledip Larnaka havaalanına geldiğin zaman da çilen bitmiyor…
Hollanda’da yaptığın PCR testini Rum makamları kabul etmiyor.
Haydi; bir de havaalanında 15 Euro tanesi tüm aileye test yaptıracaksın…
Telefona SMS gelecek, ama bir türlü gelmiyor…. Bekleyeceksin… Bu konuda da uyumsuzluk yüzünden sıkıntılar yaşanıyor.
Sevgili Ali Baturay hem Türk hem de Rum tarafının bu “mislleme” kokan davranışlarını kınıyor…. Ailece çektikleri sıkıntı, pek çok Kıbrıslı Türk’ün bu günlerde yüz yüze yaşadıklarıdır…
Eğer; Türk tarafı, henüz “Covid-19” ortaya çıkmadan iki tarafın liderler düzeyinde vardığı mutabakatı (Akıncı-Anastasiades) ciddiye alsaydı, bu sorunlar bugün yaşanmayacaktı…
Türk tarafının “ayrılıkçı” politikaları yüzünden, “İki Toplumlu Sağlık Komitesi” yeterince ve etkili biçimde işbirliği yapamadı…
Türk tarafı verileri paylaşmaya hiçbir zaman yanaşmadı… Dünya Sağlık Örgütü’nü zorlamadı… Zorda kaldığı zamanlarda “gayrı ciddi” birkaç sayfalık raporlarla muhataplarını kandırmaya, işi geçiştirmeye çalıştı…
Kıbrıs Türk tarafı, dünya ile işbirliği yapan değil, bir başına buyruk bir “dağbaşı devletçiği” gibi hareket etti…
Şimdi de; ne yaptığı aşılar, ne de PCR testleri geçerli kabul ediliyor…
Rum tarafı, “aşı listesinin” verilmemesi nedeniyle bu ayın sonuna kadar “Geçici” olarak Kıbrıslı Türklere “aşı belgesi” verecek, ancak sonrasında ne olacağını kimse bilmiyor…
Birçok Kıbrıslı Türk, salt seyahatlerinde sorun yaşamasın diye, Rum tarafına giderek yeniden aşı olmak zorunda kalıyor…
“İki devlet” diye bağıranlar ise sorun çözmek yerine hamaseti tercih ediyor… Bir sandviç gibi araya sıkışıp kalanlar ise Kıbrıslı Türkler oluyor…