BM Genel Sekreterliği yapmış olduğu açıklamada “sonuç odaklı” toplantılarda Kıbrıs’ta tarafları kapsamlı çözüme götürebilecek gerekli unsurların yer alacağı bir “paket” anlayışının ortaya çıktığını bildirdi. Diplomaside “paket”in ne anlama geldiğini açmadan önce, BM’nin, AB’nin ve Rumları destekleyen diğer dış güçlerin iki taraftan sadece Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’ni mağdur olan taraf olarak gördüklerini teslim etmemiz gerekir. Durum böyleyken, Türk tarafının 34 yıllık bağımsız,egemen KKTC devletinin esamesi bile okunmaz... 1963-1974 yılları arası Rum saldırıları ve ablukası sonucu tam 11 yıl küçük kantonlar içinde ezilen Kıbrıslı Türklerin mağduriyetinden söz eden yok. Çoktan tanınması gereken 34 yıllık bağımsız, egemen KKTC devletinin bağımsız, egemen statüsünden söz eden yok. Belli ki, bu görüşmelerden çıkacak sonuç Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği altında bir “kurucu devlet” içinde yaşayacak “azınlık” statüsünden başka bir şey değildir. Bunu KKTC halkı ve devleti kabul edemez.
Gelelim “paket” meselesine: Herhangi bir sorunu çözmek isterken uluslararası toplumun destek verdiği tarafa istediklerini verme yöntemidir “paket”... Şimdi Crans-Montana’da bize göre “paket tuzağı” hazırdır. Nedir bu “paket tuzağı”? Söyeleyelim. “Mağdur” Rumlara istediklerini vermek için uygulanacak bir yöntemdir bu “paket tuzağı”... Karşı tarafa ve BM’ye göre, “paket diplomasisi” ile hedefe gitmek kolaylaşacaktır. Nedir bu hedef? Hedef, “paket” ile 34 yıllık bağımsız, egemen KKTC devletini ortadan kaldırmak ve Kıbrıs Türklerini Rum Kıbrıs Cumhuriyeti içine “kurucu devlet” safsatası ile monte etmek. BM bu tür “paket diplomasisi” ile hiçbir sorunu çözememiş, hatta daha karmaşık hale gelmelerine neden olmuştur.
Lütfen Crans-Montana’dan gelen resimlere bir bakın. Rum lider Anastasiadis, BM’nin tam desteğini arkasına aldığını hissetmiş, çok memnun, mutlu, hep gülücükler dağıtan bir adam... Diğer tarafta KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı ve müzakerecilerinin yüz ifadeleri şu “paket” diplomasisinden bayağı rahatsız olduklarını göstermiyor mu? Peki bu “paket” oyununu aşmak için Türkiye ve KKTC ne yapacak?...
Böyle bir durumda, 34 yıllık bağımsız,egemen KKTC devletinin bağımsız, egemen statüsünü öne sürmekten başka çare kalmamıştır. Özellikle Türkiye, 1983’de resmen tanıdığı KKTC devletinin bağımsız, egemen statüsünü “paket” içine koymak için öneri sunmalıdır. KKTC de, aynı şekilde, KKTC’nin bağımsız, egemen bir devlet olduğunu vurgulamalı, “kurucu devletten” uzaklaşmalı ve her fırsatta bu konuyu gündeme getirmelidir. “Kıbrıs Sorunu”na çözüm ancak KKTC’nin tanınmasıyla gerçekleşecektir. Rumlar bunu kabul etmediğine göre, herkes yoluna... “Federal birleşik Kıbrıs” çözümü Kıbrıs Türkleri için uygun bir çözüm şekli değildir. Böyle bir çözüm ile Kıbrıs adası içinden çıkılmaz çok karmaşık bir durum içine itilecektir. Bunu herkes bilmeli, anlamalı ve ona göre hareket etmelidir.