Parasal çözüm mü diyelim, çözümün finanse edilmesi mi diyelim... Adını ne koyarsanız koyun, Rumları çok memnun ve mutlu edecek gelişmeler devam ediyor. Haberlere göre, İngiltere, Norveç, Almanya ve diğer...

Parasal çözüm mü diyelim, çözümün finanse edilmesi mi diyelim... Adını ne koyarsanız koyun, Rumları çok memnun ve mutlu edecek gelişmeler devam ediyor. Haberlere göre, İngiltere, Norveç, Almanya ve diğer bazı AB üyesi ülkeler “çözümün”  finanse edilmesi için toplantılar düzenlemiş, konu gündeme oturtulmuş ve belki de kararlar alınmıştır. Kararlar alındığını sanmıyorum, ancak konu gündemde. Çözüm nasıl finanse edilir? Acaba iki tarafa da bıraktıkları mallar için tazminat mı ödenecek? Keşke öyle olsa. Ama sanmıyorum. Bir uzman bir zamanlar bana iki tarafa ödenecek tazminatın 60 milyar Dolar civarında olacağını söylemişti. Şimdi ise  25-30 milyar Dolardan söz ediliyor. Demek ki değer düşmüş. Sadece tazminat ödenmesi konusunu biz kabul etsek de, Rumlar kabul etmeyecektir. Çünkü onların, 50 verirseniz 100 isteme alışkanlıkları vardır da ondan...

 BM Danışmanı Eide, Türkiyenin çözümü desteklemek için elini cebine atacağını da iddia etmiş. İngiltere ve Norveç de para vermeye hazırmış... Unutmayalım. ABD ve IMFnin de çözüm için katkı koymaları bekleniyormuş. Yani bu tabloya bakıldığı zaman Kıbrıs adası paraya boğulacak demektir. Yahu, ne önemliymiş şu “Kıbrıs Sorunu”.  Adada iki ayrı devlet var. Bu iki devlet ve halkları tam anlamıyla yıllardır köklü bir barış içinde yaşıyorlar... Yine de BM, AB üyeleri, ABD ve hatta IMF “çözüm” için büyük parasal katkı koymaya hazır. Bu işte bir iş var ama durun  bakalım...

“Çözüm” için sözü edilen “parasal katkıların nasıl nereye harcanacağına, hangi plan ve programa göre kullanılacağına ilişkin hiç mi hiç yorum yapmak istemiyorum... Bu konu çok karmaşık. Bu konu “uzmanların” işi... Yalnız bu noktada İngilizlerin bir deyiminden söz edeceğim. “ Get your priorities right.” Yani neyin diğer konulardan daha önemli olduğunu bil ve ona göre hareket et. 32 yıllık KKTC Devletinin ve halkının birinci önceliği KKTC bağımsız, egemen devletinin devamı ve tanınması olmalı. Diğer konular, “Kıbrıs Sorunu”nun “çözümü” de dahil, ikinci ve üçüncü derecede önem taşır. Eğer Rumlara verebileceklerimize karşılık KKTCnin devamı ve tanınmasını “çözüm”  içine alabilirsek, o zaman mesele yok.... Ancak, Rumlar, KKTCnin haritadan silinmesini en başta gelen koşul olarak önümüze koymaya devam edecektir... BM, AB ve diğer ülkeler, tanınma girişimimiz gerçekleşmedikçe, sadece yeni kurulabilecek “federal” Kıbrıs Cumhuriyeti çözümüne odaklanmaya devam edeceklerdir...

 

Bir önemli konu daha var. Muhtemel bir “yeni Barış Gücü” misyonu konusu da masadaymış. Acaba bu Türkiyenin garantörlüğünü ortadan kaldırmak için hazırlanmış bir plan mıdır? Bilemiyoruz. Para ile çözümü destekleyenler ve KKTCden vazgeçmeye niyetlenenler lütfen öne çıksın...