Dünden bugüne Kıbrıs sorunu Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayallerinden kaynaklanan bir sorun olduğu çok açık ve net olarak bilinmektedir.
Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri doğrultusunda Enosis hedeflerine giden yolda ilk Enosis Plebisiti girişimleri günümüzde  “Bağımsız Kıbrıs” sözünü  dilinden düşürmeyen Komünist AKEL Partisi tarafından   başlatıldığını hiç ama hiç unutmayalım.
28.08.1949 tarihinde Komünist AKEL Partisi Genel Kurulunda alınan karara uygun olarak 5 Aralık 1949’da Enosis için imza kampanyası başlatır ve AKEL üyeleri ev ev gezerek “Enosis İstiyorum” yazılarının altına imza toplarken Enosis yarışında bayrağı AKEL’e kaptırmak istemeyen Rum Ortodoks Kilisesi 1 Aralık 1949’da alınan kararla 15 Ocak 1950’de Ada  genelinde tüm kiliselerde bir hafta süreyle Enosis Plebisiti düzenlerken, halkın kendilerinin düzenleyeceği Enosis Plebisitine katılmalarını istiyordu.
O günde 18 yaşından büyük olan ve oy kullanan 224700 Rum’un 215000’ni diğer bir değişle  oy kullananların %96.7’si  Enosis’e ‘Evet’  demişlerdi.
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Makarios II’nin ölümünün ardından Makarios III Başpiskopos olarak seçilmesiyle birlikte Enosis’i gerçekleştirme mücadelesi hız kazanacaktı. Nitekim Adanın İngiliz Yönetiminde olduğu o günde 1 Nisan 1955’te EOKA tedhiş örgütü faaliyete geçerken bugün kuruluşu 1 Ağustos 1958 olarak kabul edilen Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşen Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiye’nin desteğinde hele bir dur diyecekti.
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitliğine ve ortaklığına dayalı olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilirken Garanti Antlaşmaları çerçevesinde 650 kişilik Türk ve 950 kişilik Rum Askeri Alayı Mağusa limanından adaya ayak basıyordu.
Ancak Kıbrıs Cumhuriyetini Enosis’e basamak olarak gören Rum liderliği 21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile Akritas Planı devreye konularak Enosis’e giden yolu açmak isterken Kıbrıs Cumhuriyeti uzun ömürlü olmayacak ve 21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile yıkılacaktı.
11 yıl boyunca Rum-Yunan ikilisine karşı anavatanımız Türkiye’nin desteğinde  direnen Kıbrıs Türk halkı 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu yaşadı. Yıllarca devam eden görüşmelerde olumlu bir sonuca varılamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  ilan edildi. Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Yakın geçmişe dönüp bakacak olursak; Rum basınından KKTC basınına yansıyan haberlere göre;  28 Temmuz 2022 tarihli Halkın Sesi Gazetesi’nin 11. Sayfasında Kıbrıs Türklerine çağrısında GKRY lideri Anastasiadis “Mümkün Olmayan Taleplerden Vazgeçin” diyordu.
Görevinin son yılında yaptığı çağrısında Anastasiadis “Kıbrıs’ta çözümün  tam egemenliği, Türk Askerinin adadan çekilmesini ve garanti sisteminin tasfiyesini sağlaması gerektiğini” vurguladı ve de aklı sonra Kıbrıs Türk halkına   “Mümkün Olmayan Taleplerden Vazgeçmeleri”  çağrısında bulunurken yaptığı  açıklamasında  Anastasiadis “Bizim için tek bir seçenek vardır, o da iki bölgeli, iki toplumlu BM Güvenlik Konseyi  kararlarında kaydedildiği şekliyle siyasi eşitliği olan  işleyebilir ve sürdürülebilir  devleti gündeme getirecek Federasyon” diyen Anastasiadis, “Böyle bir çözümle toprak bütünlüğünü ve tam egemenliği, Türk askerinin adadan çekilmesini ve garanti sisteminin tasfiyesini sağlaması gerektiğini” ekledi.  
Yine 28 Temmuz 2022 tarihli Halkın Sesi Gazetesinin 16. Sayfasında yer alan habere göre GKRY Başkanı Nikos Anastasiadis Kıbrıs Türklerine  “Mümkün olmayan taleplerden vazgeçiniz” çağrısı yapıyordu. Anastasiadis, Kıbrıslı Türklere “Mümkün olmayan taleplerden vazgeçmeleri çağrısı yaparak “Vatanı birleştirecek bir çözüm ihtimalini sağlayacağı perspektiflerini” istedi. Kaynak: 28 Temmuz 2022 tarihli Halkın Sesi Gazetesi s.16
Ne yazık ki; Rum-Yunan ikilisi olası bir siyasi çözümde Enosis’e giden yolu açmak isterken sayıları az da olsa  hala daha aramızda hala daha  ‘Federasyon’ hayali görenler vardır!..
Nitekim, 03.02.2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; katıldığı bir web televizyonunda  CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy “Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için  yürütülecek müzakerelerde tek ortak zeminin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında da belirtildiği gibi Federasyon  olduğunu” kaydetti.
Yeniden başlaması muhtemel bir süreç  için Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarının en iyi ölçüde korunması gerektiğini ifade eden Asım Akansoy “Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın savunduğu tezlerle ortak bir zeminde buluşulmasının mümkün olmayacağını” savundu. Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için buluşulması gereken ortak zeminin  tek ve belli olduğunu dile getiren Akansoy, “Bu  zemin, BM Güvenlik Konseyi kararlarında olduğu gibi, iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federal anlaşmadır” dedi.
Kim ne derse desin Kıbrıs Türk Halkının bir kez daha Federasyon görüşmek için masaya oturması asla ve asla söz konusu olamaz ve de olmayacaktır. Kıbrıs Türk Halkı, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasını sağlamak azminde ve kararındadır.
Netice itibarı ile KKTC  Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde hedefinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınması için mücadele edeceğini dile getiren  sayın Ersin Tatar’ın 11.10.2020’de KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasına giden yolda çookkk gelişmeler oldu.
27-29 Nisan 2021  tarihleri arasında Cenevre’de  gerçekleşen  5+BM konferansında  dünden bugüne gelinen süreçte gerçekleşen siyasi çözüm modelinin tarihin karanlık sayfalarına gömüldüğü  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar tarafından çok açık ve net olarak dile getirilmiştir. Nitekim sunduğu bildiride sayın Ersin Tatar: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi eşitliği ve egemenliği tanınmadan yeniden bir görüşme masasına oturulamaz. Kıbrıs Türk Halkının Eşit Statüsü Tanınmalıdır” demiştir.
İki devletli siyasi çözümü güçlü bir şekilde dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın  tarihi bir konuşma yaptığını dile getiren TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “Biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bu önerisine destek verdik” demişti.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’a “Kararlı  duruşu için teşekkür” eden  Mevlüt Çavuşoğlu “Görüşmelerde, egemen eşitliğin kabul edilmesi halinde yeni bir sürecin başlatılabileceğini vurguladıklarını ifade ederek müzakerelerin artık iki halk arasında değil “İki Devlet” arasında olması gerektiğini söylediklerini kaydetmiştir.
Yine geriye dönüp baktığımızda 20.09.2022 tarihinde gerçekleşen 77. BM Genel Kurulunun ilk günkü toplantısında konuşan TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün adada iki ayrı halk ve iki ayrı devlet vardır dedi.. 
..“Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü haklarının tescil edilmesi, adadaki çözümün anahtarıdır” diyen ve tarihi bir çağrıda bulunan  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:  “Uluslararası toplumun, BM prensipleriyle  çelişir şekilde, ambargolarla dünyadan koparılmaya  çalışılan  Kıbrıs Türklerine  yönelik zulme son vermeye ve bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni resmen tanımaya davet ediyoruz” demişti.
O günde konu ile ilgili olarak yapmış olduğu açıklamasında KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı , Kıbrıs Türk  Halkının eşit hakları ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eşit uluslararası statüsüyle ilgili sözlerinden dolayı tebrik etmiş ve de Kıbrıs Türk Halkı adına  teşekkür etmişti..
O günde yapmış olduğu açıklamasında KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar:  “Bu tarihi çağrı için kendilerine teşekkür ediyoruz. Umarım uluslararası toplum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konudaki çağrısına kulak verir, izolasyon ve  kısıtlamalardan arınmış, uluslararası alanda hak ettiği yere ulaşmış KKTC’nin yolu açılmış olur” demişti.
Gelinen noktada Kıbrıs Türk halkı, bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin tanınması yönünde anavatanımız Türkiye’nin desteğinde emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Nitekim, 11 Kasım 2022’de KKTC; anayasal adı ile Türk Devletleri Teşkilatına üye olmasının ardından 28 Nisan 2023 tarihinde de  Türk Devletleri Asamblesi (TÜRKPA)nın 12. Genel Kurulunda  oy birliği ile aldığı kararla TÜRKPA’ya Gözlemci Üye kabul edildi. Kim ne derse desin KKTC tanınma yolunda ilerlemeye devam edecektir.
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta doğal ve adil ve de kalıcı tek siyasi çözüm “Egemen Eşitlik Temelinde, İki Devletli çözümdür. Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümde anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü olmazsa olmazımızdır.
Kıbrıs Türk halkına düşen görev temellerinde aziz şehitlerimizin kanı ve canı olan bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..