Yaklaşık 50 yıldan beri devam eden  toplumlararası  müzakerelerde Kıbrıs sorununun  tartışılmayan ve de görüşülmeyen bir yanı kalmamıştır. Hal böyle iken buna devam etmenin bir anlamı ve de gereği yoktur.

Kasım 2016’da Mont Pelerin Zirvesinden 2 kez  kaçan Anastasiadis,  Ocak 2017’de Cenevre Konferansı’nda da  Yunanistan’la birlikte  kaçmasının ardından  son Crans Montana Konferansı’nda da Anastasiadis,  7 Temmuz 2017 sabahının çok erken saatlerinde  BM Genel Sekreteri Guterres’in  ve de AB gözlemcisinin gözleri önünde “Görüşmelere devam edemem, geri dönüyorum” diyerek  zirveyi terk ediyordu.

Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmaz tutumu ortada iken Türk tarafı olarak son 2 yılda Rum’a vermediğimiz taviz kalmadı. Tüm verilen bu tavizlere rağmen, Kıbrıs Türk halkın en temel hakkı olan  ve  sayın Akıncı’nın ısrarla istediği siyasi eşitliğimizi kabullenemedi. Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk halkına olası bir çözümde ‘azınlık’ haklarından öte haklar verilmesinin gündeme taşınmasını bile kabullenemediler.

Crans Montana  Kıbrıs Konferansında  Rum-Yunan ikilisi isteklerini bir kez daha  gözler önüne seriyordu!... Rum-Yunan ikilisi  1960 Garanti Anlaşmalarının  iptalini ve Türk askerinin adadan  tamamen  çıkmasını istediklerini, Ada’yı  Yunanistan’a  ilhak etmek istediklerini ve gerçek niyetlerini çok açık  bir şekilde   gördük.  Neticede Rum-Yunan ikilisinin  Megali İdea hayalleri nedeniyle  bir anlaşma ve uzlaşmaya varılamadı.

Rum-Yunan ikilisi neden ısrarla  Garanti Anlaşmalarının iptalini  ve de  Türk askerinin  Kıbrıs’tan çıkmasını istiyor?  Bunun mutlaka bir nedeni olmalıdır!.. Bilelim ki, Rum-Yunan ikilisinin aklında  Girit misali Kıbrıs Türk halkını yok etmek vardır.  Girit’te oynanan oyunlar Kıbrıs’ta da oynanmak isteniyor. 

Tarih boyunca  Yunanistan’a arka çıkarak bu devletin yayılma stratejisine  destek veren Rusya, İngiltere ve Fransa  dün olduğu gibi bugün de yine benzer şekilde karşımızdadırlar.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  ilanının ardından  Megali İdea hedeflerinden vazgeçmeyen Makarios, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmek için  21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planını devreye koyar ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkarak  Rum devletine dönüştürür.Kıbrıs Türk halkı, ata yadigarı bu vatan topraklarına sahip çıkma adına  11 yıl boyunca TMT etrafında bütünleşerek anavatanına güvenerek mücadele verdi..…

Enosis’i bir an önce gerçekleştirmek isteyen Yunan Cuntası  15 Temmuz 1974’te Iphestos Planını devreye koyar.  Makarios’a karşı düzenlenen darbenin ardından hedef  Kıbrıs Türk halkının toptan imhası iken anavatanımız Türkiye uluslararası anlaşmalara dayanarak 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını önlemesi yanında Kıbrıs’a barış ve huzur getirdi.

Ancak yıllardan beri devam eden görüşme süreci Rumların Enosis rüyaları nedeniyle  olumlu bir sonuca ulaşamadı ve de yakın geçmişte de Crans Montana Kıbrıs Konferansının  başarısızlıkla sonuçlandığı ve de BM Parametreleri çerçevesinde bir sonuca varmanın mümkün olmadığı bir kez daha  yetkili ağızlardan dile getirilmiştir.

Ancak, Kıbrıs Türklerine  Türkiye ile olan bağlarını koparmaları tavsiyesinde bulunan GKRY Başkanı Anastasiadis; kararınızı veriniz“Türkiye ile mi devam edeceksiniz yoksa AB üyesi Kıbrıs devleti ile mi”  diyerek mesajlar vermeye başladı.

Bugünlerde müzakerelere “Normal bir devlet kurulması, sıfır garanti, sıfır asker, sıfır müdahale ve garantör güçlerin çözümü denetleyememesi” şartıyla görüşmelere  hazırım” diyen Anatasiadis daha çookkk bekler!..

Sonuç olarak; gerçek şu ki günümüzde  barış adı altındaki oyunlarla  Kıbrıs Türk halkı  ‘azınlık’ haline getirilmek istenmektedir. Kıbrıs’ta oynanmak istenen oyun Girit’te oynanan oyunun aynisidir.  Kıbrıs  Türk halkı Girit misali yok edilmek istenmektedir.

Rum-Yunan ikilisinin hedefi;  Rum egemenliğine dayalı bir devlet  kurulmasını sağlamak ve  egemenliklerini  KKTC topraklarına yaymaktır, daha sonra da koşulların uygun olduğu bir zaman sürecinde   Kıbrıs Türk halkının toptan imha edilmesidir, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını sağlamaktır, Enosis’i gerçekleştirmektir.

Anastasiadis bilmelidir ki federal devlet çözüm masalı sona ermiştir... Bu oyunu bozmanın tek yolu, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek , anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde;  Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü altında bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin  tanınmasını sağlamak için yeni bir yol haritasını bir an önce zaman kaybetmeden çizmektir. Kosova, Abhazya, Güney Osetya ve Güney Sudan örnekleri varken daha neyi bekliyoruz?..