12 Ocak 2017 Cenevre Konferansı sonrası BM Güvenlik Konseyi kararları ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyesi ülke sıfatı temelinde, modası geçmiş Garanti sisteminin tasfiyesi ve Türk işgal askerlerinin çekilmesiyle adil ve sürdürülebilir çözüm istediklerini dile getiren Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, “Bu gün Kıbrıs sorununun çözümü için zemin yoktur” derken Cenevre Konferansı sonrası teknokratların toplantıları çerçevesinde bir değerlendirme yapan Rum liderliğinde de Kıbrıs’ta çözüm umutlarının bulunmadığı kanaati hakimdi!…
25 Ocak 2017’de Baf’taki “Neapolis Üniversite’nde düzenlenen yeni yıl için “Pasta Kesme” töreninde yapmış olduğu konuşmada Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II.Hrisostomos : “Çözüm görmüyorum, çünkü Türkler her şeyi istiyor. Size bir defa da Türkçe söyleyeyim çözüm yok” demişti..
Yine Rum tarafında yayın yapan “MegaOne” isimle TV kanalına verdiği röportajında “Türk vatandaşlarına Kıbrıs’ta serbest dolaşım dahil AB’nin 4 temel özgürlüğünden yararlanma hakkı verilemez. Bunu kabul etmek işgal kuvvetlerinin Ada’da bulunmasından daha kötü olur” diyen GKRY lideri Anastasiadis: Türk askerinin çekilmesiyle ilgili önerisini anlatırken, “İlk aşamada %75’i geriye kalanın da süratle çekilmesi gerekir ” diyordu.
Nüfus oranın 4 Rum ve 1 Türk olacağına da değinen Anastasiadis, çözümden sonra bir Türk’ün vatandaşlık alabilmesi için önce 4 Yunan’ın vatandaşlık alması gerekir ki demografik nitelik korunsun” dedi. Çalışma-ikamet izinlerine de değinen Anastasiadis: “İlk başta yerleşiklere çalışma izni verilecek. Çalışma-ikamet izinleri bittiğinde gidecekler. 50-55 bin yerleşik Kıbrıs’ta daimi kalacak, geri kalanları çalışma izni alacak ve bu bittiğinde, izin yenilemeleri zaruri değilse gidecekler” diyordu…
Anastasiadis’in bu açıklamalarına bakılırsa günümüzde KKTC’de bulunan T.C. uyruklu öğrenciler ve aileleri şimdilerde olduğu gibi dilediği gün ve saatte bu topraklara gelemeyecekler. Üniversitelere kayıt bile yaptırabilmek için ve de anne-babalar da evlatlarını görebilmek için olası bir çözümden sonra Birleşik Federal Kıbrıs devletinden izin almaları gerekecek, vize almaları gerekecek!.. Düşünebilir misiniz?... Böyle bir durumda üniversitelerimize gelecek öğrenci bulmayacağız, üniversitelerimiz kapanmakla karşı karşıya gelirken Kıbrıs Türk ekonomisine de büyük bir darbe indirilmiş olacaktır...
Ancak sayın Akıncı öyle demiyor ama!... “Kendi Kurucu devletimizin efendisi olacağız, kendi bölgemizin yönetimi bizim elimizde olacak diyor. Türk vatandaşları burada çalışabilecekler, istedikleri kadar çalışabilecekler” diyordu…
Yine GKRY Lideri Nikos Anastasiadis 12 Ocak 2017 Cenevre Konferansı öncesi yapmış olduğu açıklamada : “Şu ana kadar bir çok konuda uzlaşmalar başardık. 1960 Anlaşmalarının da ötesinde haklar elde ettik ve iyileştirmeler yaptık. Bu iyileştirmelerin de amacı Helenizmin Kıbrıs’ta varoluşunu ve geleceğini garanti altına almaktı. Bu arada dolaşım, yerleşim, mülk edinme, bir ‘Kıbrıslının’ mesleğini dilediği yerde yapma hakkına sahip olma özgürlüğünü koruduk” diyordu.
Tabii Rum istediği tavizleri hiçbir şey vermeden alırsa şimdilerde konuştukça konuşur… Anastasiadis, AB normları ve 4 temel özgürlüğün uygulanmasının kabulünün ardından nüfus oranının 4 Rum 1 Türk olmasını kabul ettirdi, mülkiyet konusunda; KKTC tapularının bir kenara konularak ilk söz hakkının 1974’teki tapu sahibinde olmasının da kabulünün ardından bugüne kadar hiç gündeme getirmeyi bile başaramayan Rumlar Cenevre görüşmelerinin son gününde 11 Ocak 2017 itibarıyla ‘Harita’yı da kaptılar.
Yine garantör devletlerin de katılımıyla 12 Ocak’ta gerçekleşen Cenevre Konferansı’nda 1960 yılından beri ilk kez garanti anlaşmaları görüşme masasına taşınırken Rum-Yunan ikilisi bir ilki başarıyordu ancak bekledikleri tavizi alamayan Rum-Yunan ikilisi Cenevre Konferansını zamansız terk ediyordu…
Sonuç olarak; Rum liderliği gerçek yüzünü her vesileyle göstermektedir, tıpkı I. Cenevre Konferansının ardından bir ay sonra, 11 Şubat 2017’de Rum Temsilciler Meclisi’nde alınan kararlar gibi...
Rum-Yunan ikilisi çok açık bir şekilde Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüme ‘hayır’ derken, şimdilerde neden yeni bir Cenevre!...