24 Nisan 2004 Annan Planı referandumu döneminde Kıbrıs Türk halkı, siyasi çözüm adına yapılan baskılara , verilen sözlere ve vaatlere inanarak ve kanarak ‘Evet’ dedi ve yapılabilecek hataların en büyüğünü yaptı. Rumlar ise ‘Hayır’ demelerine rağmen ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti olarak 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla AB’ne üye oldu.
O günde Kıbrıs Türk halkına düşen görev, bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ne sahip çıkarak devletimizin tanınmasını istemek varken 14 Aralık 2003’te 19 milletvekili çıkararak seçimleri kazanan CTP’nin Ocak 2004’te kurulan Koalisyon Hükümeti’nin en büyük ortağı olması ve de 20 Nisan 2004’te KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerini daha ilk turda %55 oyla sayın Mehmet Ali Talat’ın kazanması sonrası yeniden görüşme masasına oturuyordu…
Halbuki Kıbrıs Türk halkına o dönemde düşen görev bir kez daha görüşme masasına oturmamak ve de KKTC’nin tanınması için yola çıkmaktı!...
Ama bu yapılmadı ve her ne pahasına olursa olsun düşüncesinden hareketle bir inat , bir murat görüşme masasına oturulmasıyla Rum’un “Türkler çözüme mecburdurlar mesajı algılamasına neden olundu!... Çünkü neticede Annan Planı gibi bir plana ‘evet’ diyen bir taraftık ve de Rum görüşme masasına oturduğu zaman pazarlığa belirli bir noktadan başlayacaktı!...
Rumların hedefi çok açıktı!.. Rum’a göre; Kıbrıs Türk halkı ‘azınlık’ olarak ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmalıydı!...Kıbrıs Türk halkı olarak ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘yama’ olmamız demek; sonsuza kadar Batı Trakya’daki kardeşlerimiz gibi ‘azınlık’ statüsünde yaşamamız demektir, Girit misali yok olmamız demektir… AB üyesi Yunanistan’da Batı Trakya’da ‘Azınlık’ olarak yaşayan kardeşlerimizin, soydaşlarımızın durumu bize örnek olmalıdır.
AB üyesi Yunanistan’da Batı Trakya’daki kardeşlerimizin sesine kulak verelim. 4 Mayıs 2016 tarihli Millet gazetesinde Gazeteci yazar Cengiz Ömer : “…Batı Trakya’da Türk ve Azınlık karşıtı olaylar yer alıyor... Yunan ordusunda daha yakın geçmişte Sakız Adası’nda Eyalet Başkanı “En İyi Türk Ölü Türk’tür” çıkışı yapıyordu. Yunan ordusunda komandoların da “En İyi Türk Ölü Türk’tür” söylemi Yunanistan’da hakim olan genel bir kanaati yansıtmaktadır. En azından bunun Yunan siyasetçilerinin Türklere yönelik ortalama bakış açısı olduğunu söyleyebiliriz” diyordu. Kaynak: milliyetgazetesi.gr/view.phd?id=4651
Kıbrıs’ı bir ELEN adası olarak gören; Kıbrıs Türk halkının siyasal eşitlik, egemenlik ve self-determinasyon haklarını görmezden gelen, egemenliklerini Kuzey’e yaymak isteyen, Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemeyen Rumlarla ortak bir noktamız olamaz…
Kıbrıs Türk halkı olarak çok iyi bilmeliyiz ki, Rum halkı, ruhani liderleri olan Rum Ortodoks Kilisesine ve dolayısıyla Başpiskopos II. Hrisostomos’un telkinlerinin etkisi altındadır, Rum eğitim sistemi Kilisenin denetimi altındadır. Öyle ki elinin bir işareti ile Rum siyasilerini ayni hizaya getiren Rum Ortodoks Kilisesidir. Dolayısıyla Türk düşmanlığı ve Enosis söz konusu olduğu zaman ELAM, DİSİ, EDEK, DİKO ve de AKEL hiç fark etmez. Hepsi ayni yolun yolcusudur…
Cenevre Konferansı’nın yaklaştığı bugünlerde Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis: “Cenevre’de Türk askerinin adadan ayrılma takvimini konuşmalıyız” derken GKRY Başkanı Anastasiadis: “Üç garantör güçten bu düzenin korunmasını istemekte ısrar eden Türkiye’dir. Cenevre’de Türkiye’nin bize hoş bir sürpriz yapmasını diliyorum” diyor …
Pişkinliğin bu kadar olur!... Bu söylem bile anavatanımız Türkiye’ye büyük bir saygısızlıktır. Anastasiadis ve diğerleri bilmelidir ki anavatanımız Türkiye etkin ve fiili garanti ve tek yanlı müdahale haklarından asla vazgeçmeyecektir.
Sonuç olarak; Rumların Türk düşmanlığı ve de Enosis hayalleri gün gibi ortada iken Kıbrıs Türk halkı 2004 Annan Planı Referandumu günlerinde yaptığı hatayı tekrarlamayacaktır..
Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin olmadığı bir anlaşmaya kesinlikle ‘evet’ demeyecektir. Kıbrıs Türk halkı son 2 yılda Mülkiyet ve Toprak tavizi yanında; AB normlarının ve 4 temel özgürlüğün sınırsız uygulanması yönünde verilen tavizlere bağlı olarak iki bölgeliliğin ortadan kalkmasına asla ‘evet’ demeyecektir.
Kıbrıs Türk halkı; yıllarca süren onurlu mücadelesinin bir ürünü olan bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni yaşatacak ve tanınmasını sağlayacaktır…