Türkiye depremlerinin tarihçesini yazacak olursak, herhalde kocaman bir kitap olur.  O depremzedelerin acıları ve bunun yanında en önemlisi üçkağıtçı müteahhit ve inşaatçıların durumu var.

            Bugüne kadar nice canlar gitti, nice acılar yaşandı ve binlerce insan hayatını kaybetti. Bu kayıplardan ötürü şimdiye kadar tek bir kişi çıkmadı yargıyı zorlasın, Şampiyon Meleklerin yakınları gibi.

            Şampiyon Melekler’in aileleri de biliyorlar, suçlular en ağır cezayı alsalar da evlatlarının geri gelmeyeceğini.  Lakin onların içindeki öfke, esasında şimdiye kadar Türkiye genelinde olagelen depremlerde yakınlarını kaybeden insanların öfkesidir.  Bir yerde onların öfkeleri, o acılı insanların acılarını temsil ediyor.

            İsias davasının kararı 24 Aralık tarihine kaldı.  Karar verildiydi, verilecekti bu tarihte herşey belli olacak.  Yani ak koyun kara koyun belli olacak.  Sanırım İsias Otel’in sahibi de sonunun çok acı olacağını tahmin ediyor.  Binlerce insan bu davayı desteklediğine göre, Türkiye ve Kıbrıs kamuoyu ayağa kalktığına göre, yargının bunu çarpıtma ve gayri vicdani bir karar verme lüksü olamaz.

            Şayet Türkiye’de idam kalkmamış olsaydı, herhalde suçlulara idam kararı verirdi.  Lakin  şimdilerde müebbet verebiliyor en çok.

            Hani derler ya, şeriatın kestiği parmak acımaz diye.  Bu davada da verilecek karar, bütün acılı insanlara iç huzuru sağlayacak.

            Kim bilir... İsias Otel sahibinin ömrü ne kadar kalmıştır.  Otel sahibi bunun bilincindedir.  Belki de “Allah tez günde ve tez zamanda canımı alsın” demektedir, bundan sonraki hayatı için.

            Her ne ise.  Şöyle veya böyle adalet yerini bulacak ve bu insanlar da huzura kavuşacaktır.  Onların ifadeleri ile, “Şampiyon Meleklerimize söz verdik, adalet yerini bulacak, bunu sağlayacağız” demektedirler.  Yerden göğe kadar haklıdırlar.

            Bizim yüreğimiz de en az onlar kadar yanar.  Lakin gerçek bir söz vardır, herkes çektiğini bilir.  Bizler ne kadar üzülsek de o insanların acıları, bizlerden kat kat fazladır.  Bu bir gerçek.  Lakin şu da bilinmelidir ki bütün KKTC halkının yüreği onlar için çarpmaktadır.

            Bu davanın emsal bir dava teşkil edeceğini söylüyor ve iddia ediyorum.  Şampiyon Melekler’i temsil eden Ruşen Karakaya da aynı şeyi savunuyor.

            “Bu dava, bütün Türkiye’ye emsal teşkil edecek bir dava olacak.”

            Bugüne kadar Türkiye’nin pek çok yerinde büyük depremler olmuş ve binalar birer kum yığını gibi çökmüşlerdir.  Bununların hesabını bugüne kadar soran, soruşturan ve suçlu arayan olmadı.  O nedenle bu dava emsal teşkil edecek diyoruz.

            Geçmiş depremeleri hatırlamaya çalışalım...

            Van depremi, Yalova Depremi, Erzincan depremi, Kars depremi ve daha da anımsayamadığımız depremler.

            Eeee?  Bunların ve giden canların hesabını kim verecek?  Kimse.

            Bundan sonra olası depremlerde çok büyük ceza yiyeceklerini idrak eden üç kağıtçı müteahhitler, bir kere daha yolsuzluk yapmaya cesaret edemeyeceklerdir.  Yine de şüphem vardır.  Yapan, yine yapacağını yapacak.

            Zaman zaman televizyonlardan izliyoruz, Türkiye’de olagelen yolsuzluklar, hırsızlıklar ve kabul edilmezlikleri.  Adalet pek çok suçluyu mahkum etmiş ve hala etmektedir ama, üçkağıtçı ve hırsızlar yine yapacaklarını yapıyorlar ve yapacaklar.

            Şu üçkağıtçı ve hırsızlar için söylenen bir söz vardır.

            “Yumurtayı kırsanız, içinde sarısı olmayacak.”

            Ne kadar doğru bir söz. Bu sözü edenler de görmüştür, dönen yolsuzlukları.

            Şimdilerde Şampiyon Meleklerin ailelerini kimse kınamasın.  Ateş yüreklerindedir ve ateş düştüğü yeri yakar.

            Büyük bir merakla adaletin kararını bekleyeceğiz, bakalım ne karar verecek.  İnşallah bu dava için işini gücünü bırakıp Adıyaman’a giden insanların emekleri boşa gitmez.