Limasol

Limasol  Direnişi ve direnişte şehit düşenler bugün  Girnedeki Limasol-Girne Şehitleri ve Özgürlük Anıtı  önünde düzenlenecek törenle anıyoruz.. Şanlı Limasol direnişimizin 51. Yıl dönümü nedeniyle  şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anarken gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.

Şubat 1959 Zürih ve Londra  Anlaşmaları çerçevesinde   16 Ağustos 1960da Kıbrıs Türk ve Rum halklarının eşit egemen ortaklığına  dayalı olarak Türkiye, Yunanistan ve İngilterenin garantörlüğünde    kurulan  Kıbrıs Cumhuriyeti  Rumların adayı Yunanistana bağlama gayretleri nedeniyle  uzun süre yaşaması mümkün değildi. 

Nitekim 21 Aralık 1963de Enosis amaçlı ,  Akritas Planı çerçevesinde  başlayan Kanlı-Noel saldırıları sonucu  Kıbrıs Cumhuriyeti fiilen  yıkılmıştır.

21 Aralık 1963de Kıbrıs Türk halkını bir soykırımla ortadan kaldırmak için harekete geçen Rumlar hiç beklemedikleri bir dirençle karşılaşırlar. Lefkoşada Türk Direnişini çökertemeyen Rum saldırıları kısa sürede tüm adaya yayılır:

51 yıl önce , Yunan Alayından da alınan destekle silahlı Rum saldırılarına maruz kalan   bir avuç yiğit Limasol Türk halkının  yarattığı destan  bugün Kıbrıs Türk halkının  varoluş  mücadelesine 2. Plevne müdafaası olarak  geçmiştir.

 

10 Şubat 1964 akşamı başlayan  ve  3 gün , 3 gece devam eden saldırılarda , Mustafa Ali Zihni, Kemal Selim, Ayhan Hüseyin, Faik Cahit Karamanca ve Münür Şago adlı 5 mücahidimiz şehit düşerken sivil halkımızdan da  Ali Fevzi ve Halil Hasan isimli iki soydaşımız şehit olmuşlardı.

O günde , Limasol Sancağına bağlı Piskobu, Bağlarbaşı, Aşağı Binatlı, Evdim ve Çanakkale yerleşim birimlerimize de saldırılarda bulunulmuştu.

Limasol Türk halkı, kendinden sayıca , silah ve mühimmat bakımından kat kat üstün   Rum-Yunan kuvvetlerine karşı direniş göstererek Kıbrıs Türk halkının  varoluş mücadelesinde  hafızalardan  silinmeyecek kahramanlık örneği sergilemişlerdir.

“Limasol Direnişi”ne giden yolda çok acılar  yaşandı?  Kıbrıs Türk halkı olarak   bu yaşananları yeniden yaşamak istemiyorsak  her vesileyle 1963  Kanlı Noel  saldırılarını ve sonrasında 11 yıl boyunca yaşadıklarımızı  ve geçmişi hatırlamak durumundayız!...

20 Aralık gecesi saat 2.00de Lefkoşada Tahtakale semtinde   otomobillerine ateş edilen   2 soydaşımız Zeki Halil ve Cemaliye Emir Ali şehit edilirken 7 kardeşimiz de ağır yaralanıyordu.

 21  Aralık günü  bu saldırıyı kınamak için kendi okul bahçelerinde toplanan Kıbrıs Türk Lisesi öğrencileri devriye gezen  EOKAcı Rum polisler  tarafından yapılan silahlı saldırılar  sonucunda yaralanır. Ayni gün Lefkoşada Girne Kapısında Atatürk Büstü  ve Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Halkının lideri Dr. Fazıl Küçükün evi de kurşunlanırken bu saldırılarda 1 şehit ve 5 yaralı veriyorduk.21 Aralık günün gecesinde  Türkeli (Ayvasıl) katliamı yaşandı. 14 günlük bebekten , 70lik ihtiyarlara kadar 21 soydaşımız toplu çukurlara gömüldüler.Yine ayni gün Denyalı  75 yaşındaki Bayram Dede traktörün arkasına bağlanarak   sürüklenir ve  şehit edilir.

22 Aralık günü TC Lefkoşa Büyükelçiliği ve  Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaşın  çalışma Bürosu kurşunlandı.Ayni gün Küçük Kaymaklı ya ve Lefkoşada Kanlı Dere Bölgesinde Türklere karşı saldırılarda bulunurlar.TMT nin Ruma ilk ateşi 22 Aralık  gecesi ÇETİNKAYA Türk Spor Kulübünden sıkılırken Kıbrıs Türk halkının silahlı mücadelesi başlıyor ve Salahi Şevket  TMTnin  ilk şehidi olarak kayda geçiyordu. 

 

23 Aralıkta Lefkoşa Devlet Hastanesinden 25 Türk Hasta yatağından kaybolur, 3 günlük lohusa kadın çocuğu ile birlikte Lefkoşa Devlet  Hastanesi penceresinden atılarak şehit edilirler.Yine ayni gün Larnakaya yapılan saldırılarda 9 kardeşimiz şehit oldu.

 

24 Aralıkta Kumsal Bölgesindeki un Fabrikasına düzenlenen sabotajda TMT mensuplarından Tuncer Hasan, Aziz Güner, ve Muhip Hüseyin şehit olmuşlardır.24 Aralık günü Laptadan Girneye gitmekte olan  İbrahim Nidai ve Şevket Kadir şehit edildiler.

 

Yine 24 Aralık akşamı 150 den fazla silahlı Rum Lefkoşada KUMSAL bölgesinde saldırıya geçerler. Bu gecede KTKAda görevli Başhekim Bnb. Nihat İlhanın eşi  Mürüvvet  hanım  ve üç çocuğu 4 yaşındaki oğlu  Murat,4 yaşındaki  oğlu  Kutsi ve 6 aylık oğlu  Hakan banyoda  ve ayni evde misafir olan ev sahibesi Feride hanım  şehit edilirken eşi Yusuf Güdem , akrabası Ayşe hanım ve kızı Işıl ve teyzesi Növber  hanım yaralandılar..

 

22 Aralıktan beri  K. Kaymaklıya düzenlenen saldırılar sonucu  yaklaşık 5 bin kardeşimiz 25 Aralıkta göçmen durumuna düştüler. K.Kaymaklıda 6 şehit verdik.550  yaşlı kadın erkek ve çocuk esir durumuna düştüler.

 

25 Aralık 1963de Lefkoşadan Ankaraya yapılan yardım çağrısında son mermilerimizi atıyoruz, ‘Vatan Sağ Olsun deniliyordu. Bu çağrının arkasından Kıbrıs  Türk Kuvvetleri Alayı, garnizonundan çıkarak  mevzilere yerleşirken  diğer yandan Türk uçakları bir mermi bile atmadan yaptıkları uyarı uçuşu ile Rum saldırılarını susturuyordu. Bu ihtar uçuşunun hemen  ardından ateş - kes ilan edildi.

 

21-25 Aralık tarihleri arasında cereyan eden ve tarihe Kanlı-Noel olarak geçen bir hafta içinde 92 şehit ve 473 yaralı verirken kayıpların sayısı  ise belirsizdi.

 

26 Şubat 1964de Yunan Başbakanı Yorgo Papandreu , Başpiskopos Makariosa yazmış olduğu  mektubunda Yunan hükümetinin , Kıbrıs Helenizminin yanında olduğuna sizleri temin ederim derken, Makarios da 1 Mart 1964 günü vermiş olduğu yanıtında Kıbrıs Helenizmi  adına 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarına imza koyan kişiyim.  O günkü şartlar altında başka çarem de yoktu. Bu Anlaşmalardan kurtulma zamanı gelmiştir. Siyasi ve askeri alandaki   mücadelemiz şimdi başlıyor , ilk adımları attık……” diyordu.

 

Günümüzde de Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyor…Batı Trakyadaki kardeşlerimiz gibi Kıbrıs Türk halkına ‘azınlık haklarından öte haklar verilmek istenmiyor. Girit örneğinde olduğu gibi Kıbrıs Türk halkı yok edilmek isteniyor.

 

Megali-İdea hayali içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi Enosisten vazgeçmiş değillerdir.  Hala daha okullarında öğretmenler ve Kiliselerde papazlar çocuklarına Türk düşmanlığı aşılamaktadırlar.

Anavatanımız Türkiyenin Navtex ilanını bahane ederek görüşme masasından kaçan Anastasiadisin hiçbir şekilde masaya davet edilmesine gerek yoktur. KKTC , tanınmadan görüşmelerin başlanmasına gerek yoktur. Kıbrıs Türk halkı bir 50 yıl daha görüşme masasında kalamaz…

Kıbrıs Türk halkı bugünlere büyük bedeller ödeyerek gelmiştir. Bugünkü özgürlük ortamının değerini iyi bilmeliyiz ve çok iyi algılamalıyız.

 

Kıbrıs Türk halkına düşen görev  temelinde şehitlerimizi canı ve kanı olan devletimiz  KKTCni anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde tanınmasını ve tanıtılmasını sağlamaktır….