Yaşatılanlar sayesinde, eskilerin deyişiyle “koyun can derdinde, kasap yağ derdinde” konumuna getirildik.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, böylesine toplumsal hayati tehlikelerle dolu bir süreç yaşanırken erteleme süresinin altı ay değil, bir yıl, hatta daha da fazla ileriye atılmasını savunanların haklılığı bir kez daha ortaya çıktı.

Vatandaşların Korona virüsü ile yatıp, Koron virüsü ile kalktığı bir dönemde sinekten yağ çıkarma hesabı içindeki politikacıların tevessül ettikleri şeylere bakın!

Alt tarafı 35 bin TL lik sağlık malzemesi için yapılanlara bakın !

Bu denli “yaygara” çıkarılmasına değdi mi?

Rum tarafı ile tüm istişareleri inhisarına almış konumdaki Cumhurbaşkanının desteğinde oluşturulan İki toplumlu sağlık komitesi Türk tarafına ilaç ve tıbbi malzeme yardımı kararı alır.

“Yardım” ağıza alınmayacak, birkaç valize sığabilecek boyutundadır ama dostlar iş başında görsün yaklaşımı ağır basmaktadır. Zira KKTC de ilaç ve tıbbi malzemeye duyulan ihtiyaç diz boyundadır.

Terslik bu noktada başlar !

KKTC de devlet icraatlarının başında olan bir hükümet vardır ve sınır kapılarından giriş çıkışlar var olan yasalara uygun olarak bu organlar tarafından yapılmaktadır.

Gel gör ki iki toplumlu Sağlık komitesi muhatap olarak Cumhurbaşkanını tanımaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı konu ile ilgili açıklamalarında , yardımdan ilgili komite tarafından haberlendirilmeleri sonrasında ilaç ve tıbbi malzemeyi kuzeye aktarabilecek uygunluktaki aracın Cumhurbaşkanlığında bulunmaması nedeni ile en yakınlardaki LT Belediye Başkanından araç rica edilir.

Böylelikle hükümet kanadı tamamıyla “yardım” çalışmasının dışında tutularak ilaç ve malzemeler kuzeye getirilir.

Görüldüğü üzere büyüklüğüne, küçüklüğüne bakılmaksızın “yardım”ın sağlanmasına dönük bir çalışma!

Hükümetin bu kadar büyük “papara” çıkarmasına ne gerek vardı? Güneye akıtılan yardımlar karşısında kuzeye gelen yardım dünya basınına yansıtılırdı! Böylesine kritik bir dönemde bile Türklerle olan paylaşımın boyutu bir kez daha ortaya çıkardı.

Sayın Cumhurbaşkanının her başlıkta hükümet ile dayanışma içinde olmaması ya da Başbakanın ilişki kurmakta ağır davranması sağlıklı olabilir mi?

Hele arada görüş ve yaklaşım farklılıkları yaşanıyorsa , alınganlık yaratan olaylar yaşanmışsa, bir de Cumhurbaşkanlığına dönük seçim rekabeti mevcutsa.

Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan la başlayan kırgınlıklar, alınganlıklar KKTC ye de sirayet etmiş durumda.

Ne var ki zaman herkesin aklını başına toplama zamanıdır!

Öküz altında buzağı aramanın, ya da girye Anastasiadisi “ Türklere yardım yapılıyor” konumuna taşıyarak aklamanın zamanı değildir.

Aklımızı başımıza alalım, kimilerinin sonsuz güven duyduğu, varlığına dayanarak egemenliğini bile gözden çıkardığı AB nin nazarında Kıbrıs Türkü yoktu, Korona virüs telaşı çıktı ya, artık hiç yok!

KKTC nin bu badirelerden kendi ayakları üzerinde durarak kurtulamayacağı aşikar. Güvencemiz, önce Allaha sonra Türkiye ye kaldı.

Siyasette, hele muhtaç konumdaysan alınganlıklar, kırgınlıklar bir yumruk gibi boğazında düğümlense bile dışa yansıtılması, kişiselliğe taşınması temsil edilen kitlenin zararınadır.

Nitekim Kıbrıs Türk halkı uzunca bir zamandır bunun sıkıntılarını yaşamaktadır!