21 Aralık 1963 le başlayan ve yıllar boyunca devam eden Kıbrıs Türkünün var olma kavgasında “Tekke bahçesi” bizim gibiler için son duraktı.

Orada yatanların kimisi katliamlarda, kimisi çarpışmalarda, kimisi kaza kurşununda can veren, şehitlik mertebesine yükselen insanlardı.

Halen Tekke Bahçesinde ve diğer şehitliklerde gömülenler dışında mezarı dahi olmayan kayıplarımız maalesef olmaya devam ediyor.

Yıllarca surlar içindeki Tekke Bahçesi en düzgün işleyen uygulamaların yapıldığı yer sanırdık.

Kalkıp ta “mezar taşıma yanlış ad yazdınız “diyen, diyebilecek nasıl olsa çıkamazdı, çıkamazdı!

Kimi aileler evladının, yakınının şehit düştüğünü günler, haftalar sonra duyardı.

Tekke bahçesi 1663-1974 e kadar geçen zaman içinde şehit düşenleri barındırdığı gibi rahmetli halamın ve dayımın oğlu gibi 1974 de şehit düşenleri de barındırmaya devam ediyor.

Şu farkla ki artık oradaki şehitlerimizin mezar taşlarında yazan isimlerin yatanlara ait olduğu konusunda kuşkular maalesef giderek büyüyor.

Bu konuyla ilgili olarak başta Şehit aileleri ve malul gaziler derneği olmak üzere ilgili birçok kuruluş, var olan 44 mezarın açılması ve kimlik tespitlerinin yapılmasını talep ediyor.

Haklı talepler olduğunu hepimiz biliyoruz!

Savaş günlerinde Tekke bahçesinde yatan şehitlerin defin olayının tam bir karmaşa içinde yapıldığı yıllar sonra ortaya çıktı.

Bir Hüseyin Rusonun, bir Osman Hüdaverdinin (Yangıncı Osman) yıllarca kayıp olarak aranır olmasına karşın Tekke bahçesinde başka isimlerde defnedilmiş olmaları,

Ecvet Yusuf un ve daha nicelerinin mezarlarının karıştırılmış olması affedilecek sorumsuzluk değildir.

Ya bir kişinin yattığı sanılan ama çoklu mezar olarak ortaya çıkan sıkıntılara ne demeli ?

Bunlar arasında “kayıp” olarak aranılanların var olmadığını kim söyleyebilir?

İşte bütün bu karmaşayı ortadan kaldırmanın ve şehit yakınlarını rahatlatmanın tek yolu Tekke Bahçesinde var olan 44 şehit mezarının açılarak kimlik tespitlerinin yapılmasıdır.

Aksi takdirde bu kuşku bir ömür boyu aileleri kemirmeye devam edecek, hep “acaba” sorusu zihinlerin bir köşesinde yer edecektir !

Bu büyük hatanın ve de sorumsuzluğun kimler tarafından yapıldığını, gömü düzenleme ve kimlik tespitlerinin kimler tarafından gerçekleştirildiği sorgulamasına girmeyeceğim.

Savaş ortamlarının yarattığı telaşlı durumları tahmin edebiliyorum.

Savaş karmaşası içinde yaşanan bu trajik ortamı temize çıkarmak, aileleri huzura kavuşturmak devletin öncelikli görevidir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönük seçim havalarına girilmiş olmasına rağmen bu konuya öncelik tanınmalı, şehitlerimize duyulan saygı sözde kalmamalıdır!