1960’lı, 1970’li ve 1980’li yılları yaşamış bir kişiyle konuştum. Konumuz, teknolojinin insan yaşamından alıp götürdükleriydi. 60’lı, 70’li ve 80’li yıllarda yaşamış bu kişi, o yıllarda yaşamın güzelliklerini anlattı. Bu kişi, o yıllarda insanların normal bir yaşam içinde, kötü sürprizlerden uzak, "herşeyi bilen teknolojilerden” uzak, internetsiz, cep telefonsuz mutlu olduklarını söyledi. Dijital gelişim içinde, hiçbir normal girişimin yer almadığı bir dünya düşünün. Teknolojiden yararlanmadan, insanların hiçbir şekilde başarılı olamayacaklarını savunanlar, maalesef 2021’de çoğunlukta... Bu insanlar, artık geçmiş yaşam tarzlarına dönmenin mümkün olmadığını iddia ederken, bu korkunç teknoloji ağının dışına çıkmak isteyenlerin, boş bir hayal peşinde olduklarını söylemektedirler. Belki de bunları söyleyenler haklı.
Hiç kuşkusuz yeni teknolojiler sayesinde tıp alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu gerçeği kimse inkar edemez. Ancak, her ülkede insanların sosyal yaşamını teslim alan teknolojilerden dolayı sosyal yaşamın hiçbir güzel, orijinal tarafının kalmadığını söylemek mümkün mü? Evet mümkün. En basit bir örnek ile başlayalım. Bir cafe’ye girdiğinizde, tüm masalarda oturan kişilerin önlerindeki cep telefonlarından başka birşey görmediklerini, sürekli mesajlaşmalarla vakit geçirdiklerini görmek hayal kırıklığı yaşatmıyor mu normal insanlara?... “Normal insanlar” denildiği zaman, evinde kullandığı internet ve özel durumlarda cep telefonuna ihtiyaç duyabilen kişilerden söz ediyorum.
Bugün insanlar, sürekli gelişen teknolojilere muhtaçtır. İnsan uygarlığı her türlü makineye muhtaç durumdadır. Yeni teknolojiler, eski teknolojilerin önüne geçtikçe, hem sosyal yaşamda hem de bir ülkenin politik arenasında , belki de aşılamayacak sorunlar yaratacaktır. Yeni teknolojiler içinde gerçekleri ve uydurma haberleri, görüşleri ayırmak da büyük bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. “Disinformation” yayanlar ile bunlara karşı mücadele verenler arasındaki güç kazanma savaşını belki de gerçekçi olanlar kazanacaktır. Ancak teknolojinin götürdüklerini ve getirdiklerini bir teraziye koyarsanız, götürülenler çok daha ağır basar. Sonuç olarak, “büyükler” ve “güçlüler” teknolojileri kontrolleri altında tutmaya devam etmektedir. İnsanlar, toplumlar, ülkeler teknolojiye karşı nasıl bir yol izleyecekler? Esas konu bu. Geçmiş ile şimdiki zamanı ve gelecek zamanı birleştirerek bir çıkış yolu bulmak olası mı?...