Kıbrıs sorununa çözüm bulma müzakereleri “tam gaz” devam ederken, Rum-Yunan ikilisinin Adadaki garantörlük sistemine ve tabiî ki Türk askerinin varlığına karşı saldırıları da durmaksızın sürüyor.
...Kıbrıs sorununa çözüm bulma müzakereleri “tam gaz” devam ederken, Rum-Yunan ikilisinin Adadaki garantörlük sistemine ve tabiî ki Türk askerinin varlığına karşı saldırıları da durmaksızın sürüyor.
Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı, Türkiyenin etkin ve fiili garantisinin olası bir çözümde vazgeçilmez unsur olduğunu ısrarla söylemesine karşın, Rum-Yunan tarafı da garantörlüğün gereksizliğine yönelik söylem ve propagandasına ara vermiyor.
Son iki gün içinde, Rum yetkilerin Türk askerine ve garantilerekarşı açıklamaları basında yoğun bir biçimde yer aldı.
Ne mi dediler:
Önceki gün, Rum Savunma Bakanı HristoforosFokaidis, Atinada Yunanistan Savunma Bakanı PanosKammenosla görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Kıbrıs sorunu, Türk askeri tamamen çekilmeden ve 1960 garanti sistemi kaldırılmadan çözülemez” iddiasında bulundu.
Dün de, Yunanistanda bulunan Rum Meclis Başkanı YannakisOmiru, Başbakan AleksisÇiprasla görüşmesinden sonra, “ Garantörlük devam edemez. Kıbrıs sorununda yakın zamanda çözümle ilgili aşırı iyimserlik belirtenler Türkiyeye yönelsin” dedi.
Omiru, Çiprasla mutabık kaldıkları çözümü tarif ederken, garantileri, “Kıbrısın sıkıntılarının kaynağı” olarak niteledi ve “1960 garantileri devam edemez, Yunan hükümetinin kesin tutumu budur” dedi.
Ne hoş tespit! Tüm sorunların kaynağı garantilermiş.
“ÇÖZÜMDE, HALK GARANTİLERE BAKACAK”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 2015in son günlerinde, tüm televizyon kanallarından canlı olarak ortak yayımlanan açıklamasında, garantörlüğün Kıbrıslı Türkler için vazgeçilmez olduğunun altını çizmiş; yapılan kamuoyu yoklamalarının Kıbrıs Türk halkının, Türkiyenin garantörlüğünden vazgeçmek istemediğini ve garantileri içermeyen bir anlaşmaya halkın evet demeyeceğini açıkça gösterdiğini söylemişti. Akıncı, “Çözümde, halk garantilere bakacak” demişti.
Kıbrıslı Türkler için garantörlük bu kadar önemli iken, Rum tarafı ısrarla, garantörlüğün olmaması gerektiği iddiasını canlı tutuyor ve bunu da kara propaganda ile besliyor.
41 YIL SONRA PARA İLE İFADE!
Güney Kıbrısta, 41 yıl aradan sonra gündeme getirilmeye çalışılan “tecavüz” iddiaları oldukça manidar.
Güneydeki bu gelişme, KKTCde son günlerde yaşanan, Türkiyeden deniz altından borularla Adaya taşınan suyu kimin yöneteceği ve 13. maaş tartışmalarının gölgesinde kaldı.
Rum tarafında, 41 yıl önce tecavüze ve şiddete maruz kaldığı öne sürülen kadınlar para ile ifade vermeye çağrılıyor. Ekonomik krizin yaşandığı bir ortamda, parayla verilen ifade ne kadar güvenli olur ki, onun da ayrıca düşünülmesi gerekiyor.
Konuyu kısaca hatırlatmak gerekirse; AKEL Milletvekili Sveki Kokouma, 1974 Barış Harekâtı sırasında “Türk askeri tarafından tecavüz ve şiddete maruz kalan kadınlara” ilişkin Rum Çalışma Bakanlığına şikayet dilekçesi veriyor. Dilekçesinde, “Rum yönetimin 41 yıldan beri uyuduğunu, 1974 savaşında tecavüz ve şiddete maruz kalan kişilere hiçbir yardımda bulunmadığını, bu kişilerin de utançlarından dolayı bu konuyu hiç dile getirmediklerini” aktarıyor.
Türk askerini toplu tecavüzle suçluyor.
HER YOLU DENİYORLAR
Aradan 41 yıl geçmiş, konu neden şimdi gündeme taşınıyor sormak gerekiyor. Rum yönetimi olan bir şeyi görmedi mi? Bunca yıldır kayıplar konusunu siyasi istismar yapıp, tepe tepe kullanan Rum yönetimi, bunu mu gözünden kaçırdı da şimdi fark ediyor?
Böyle bir gelişmenin 41 yıldır ilk kez gündeme getirilmesi ve işleniş biçiminin zamanlaması oldukça manidar.
Başta Rum Kilise ve Rum siyasi liderleri olmak üzere Rumların sarsılmaz hedefi, Türk askerinin Adadan gönderilmesi. Rum liderler, her platformda bunu sürekli ve açıkça dile getiriyor.
Garantiler konusunun, müzakerelerde diğer konularda anlaşmaya varıldıktan sonra, garantör ülkelerin de katılacağı görüşmelerde ele alınacak olmasına karşın, daha müzakerelerin başında Rum yönetimi garantörlük konusunu gündeme taşıdı. Sanki her şey de anlaşıldı da bir tek garantiler kalmıştı.
Rum tarafı, güvenlik ve garantiler konusunun görüşülmesi için sürekli zemin arayışında ve tecavüz iddialarını da planlı olarak kamuoyuna servis ediyor.
Tüm propaganda mekanizmalarını çalıştıran Rum tarafı, böyleceTürk askerini kötüleyerek,
uluslararasıplatformlarda baskı unsuru yaratmayı veTürk askerini itibarsızlaştırmayı hedefliyor, bunun için her yolu deniyor.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Akıncının Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, 26 Mayıs 2015de KKTCye yaptığı ziyarette,Cumhurbaşkanı Akıncı ile yaptığı basın toplantısında, konuyla ilgili sorular üzerine, “Garantörlüğü konuşmanın yeri ve zamanı değil. Şimdi garantörlüğü konuşmak sürece zarar verir, topu taca atmaktır” demişti.
ÇÖZÜM İSTEMİYORLAR MI?
Rumlar da pekâlâ biliyor ki, Türk tarafı garantiler konusunda taviz vermeyecektir. Türk tarafının kırmızı çizgisi garantiler iken, bu konu üzerine bu kadar gitmek, her konuda anlaşılsa da garantiler devam ettiği müddetçe sorunun çözümüne razı olmayacağız demek değil midir?
Kısacası, hemen herkes koro gibi, “Kıbrısta çözüme ilk kez bu kadar yakınlaşıldı” havası estirirken, Rum tarafı topu taca atmaya çabalıyor. Ve çözüm niyetinin olmadığını gösteriyor.
Bize göre, kan gölüne dönmüş yaşadığımız coğrafyaya ve konjonktüre bakınca, Kıbrısta Türkiyenin garantörlüğü ve Türk askerinin varlığı daha bir önem kazanıyor. Türk tarafı, garantiler konusundaki ısrarını her zamankinden daha titizlikle sürdürmeli.