KKTC küçük bir ülke olduğu için,sorunlarımız ve çözüm şekilleri, sade vatandaşlar tarafından bile biliniyor.
Bu nedenle, halen iktidarda bulunan ve en fazla milletvekiline...
KKTC küçük bir ülke olduğu için,sorunlarımız ve çözüm şekilleri, sade vatandaşlar tarafından bile biliniyor. Bu nedenle, halen iktidarda bulunan ve en fazla milletvekiline sahip olan iki siyasi partiden, yıllardan beri sürüncemede bırakılan önemli sorunlara el atması beklenir. Kişisel görüşüme göre, devlet kuruluşlarının başarılı çalışabilmesi ve sorunların çözülebilmesi için, öncelikle Üçlü Kararname yasası kaldırılmalı. Bu yasanın kaldırılmaması halinde, devletin makam ve olanaklarının paylaşımı, devlet kuruluşlarının politikacıların arpalığı olması, devlet olanaklarının oy avcılığında pazarlık aracı olarak kullanılması, hiyerarşik kargaşa, günü birlik plansız uygulamalar, beyin gücü israfı, laçkalık bundan sonra da, aynen devam edecek. Bu güne dek yaşanan acı deneyimlerden açıkça anlaşıldığı gibi, Üçlü Kararname Yasası ile,sırf partili olduğu için bir devlet kuruluşunun başına yönetici olarak atanan kişilerin, gerek halka gerekse maiyetindeki memurlara karşı tarafsız hareket etmesi mümkün olmamaktadır. Çünkü politik tercihe göre göreve getirilen kişi, vatandaşlardan önce, atamayı yapan politikacı ve partiye hizmet etmeyi ön planda tutar. Öte yandan parti kararı ile atanan yöneticiler, ne kadar başarısız olursa olsun görevlerinden alınmamaktadır. Böyle olunca da üçlü kararname ile atananlar için, başarılı hizmet vermenin hiçbir önemi ve gereği de kalmamaktadır. Üçlü kararname nedeniyle, devlet kuruluşlarında artık: deneyimin, akademik üstünlüğün, iş bitiriciliğin, vatandaşa iyi muamele yapmanın, yansız davranmanın, çalışkanlığın hiçbir önemi kalmamıştır.Çünkü herkes gerek yükselmek gerekse yönetici olabilmek için, bunların hiç birinin de dikkate alınmadığını ve önceliğin partirozetinde olduğunu bilmektedir. Yöneticilerin Üçlü kararname ile atanmasının bir sakıncası da, memurlar arasında kargaşaya ve huzursuzluklara sebep olmasıdır. Devlet kuruluşunun başına dıştan getirilenler, hem kuruluşun faaliyetlerine yabancı oldukları için, hem de o kuruluşa yıllarını verenlerin haksızlığa uğraması nedeniyle, huzursuzluğa sebep olmaktadır. Bütün idari,teknik hiyerarşik ve moral olumsuzluklar ve devletin çalışamayacak duruma getirilmesi yanında; üçlü kararname, küçük ülkemizin bütçesine de çok ağır bir yük getirmektedir.Değişen her iktidarla onlarca müdür ve müsteşar kızağa çekilmekte ve yerlerine partizanlar- yandaşlar atanmaktadır. Böylece bir taraftan devlet hizmetlerinden soyutlanan ve görev yaptırılmayan müşavirler sınıfı yaratılırken,yeni atamalarla da yüksek maaş çekenlerin oranı anormal derecede artırılmaktadır. Siyasi iktidarlar, bazı yöneticileri mutlaka kendileri atamak istiyorsa, bu makamlara getirilecek kişilere sadece görevde bulundukları süre içinde bir miktar makam ödeneği verilmeli.Böylece hiç olmazsa Müşavir sorunu daha da büyümemiş olur.