BM ,ABD ve garantör devlet İngiltere, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşmalarına rağmen , Güney Kıbrıs Rum Yönetimini BM Güvenlik Kurulunun 541(1983) ve 550(1984) sayılı kararlarıyla
BM ,ABD ve garantör devlet İngiltere, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşmalarına rağmen , Güney Kıbrıs Rum Yönetimini BM Güvenlik Kurulunun 541(1983) ve 550(1984) sayılı kararlarıyla Kıbrısta tek “meşru hükümet” ve “meşru devlet” olarak tanıdıkları sürece Rum tarafının bizimle yeni bir ortaklık devleti kurması beklenemez. 1990 yılında Rum Yönetiminin ABne Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yaptığı üyelik müracaatının kabul edilmesi ve 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak ABne tam üye olarak kabul Redilmeleri umların zamana oynamalarının en büyük nedenidir. Netice itibarıyla Kıbrısta uzlaşmazlığa giden yolda Ruma cesaret veren AB ve BM olmuştur. 1963-1974 yılları arasında 11 yıl boyunca Kıbrıs Türk halkına silahlı saldırılarda bulunan, kan kusturan , katliamlar yapan Rum Yönetimini Kıbrısta tek “meşru hükümet” “meşru devlet” olarak tanıyanlar , uluslar arası anlaşmalara rağmen , 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarına rağmen, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına rağmen, ABne tam üye olarak kabul edenler, Kıbrıs Türk halkını da işgal altında yaşayan azınlık olarak görenler , KKTCni tanımıyoruz diyenler, iyi niyet gösterisi olarak Türk askerinin azaltılmasını isteyenler veya Rumlar gibi Kıbrısta çözümün Türk askerinin adayı terk etmesiyle gerçekleşeceğine inanların hak ve adaletten bahsetmesi söz konusu olamaz…. Kıbrıs Türk halkını 2. Sınıf vatandaş olarak gören Rumlar, Kıbrıs Türk halkına ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyeti içinde azınlık hakları verip osmosis yolu ile yok etmek istiyor. Kıbrıs Türkü, Kıbrıs Cumhuriyetine yama yapılamaz…. Kıbrıs Türk halkı özgür ve egemen bir halktır, self-determinasyon hakkı olan bir halktır. Rumların istekleri doğrultusunda yapılacak bir anlaşmada KKTCne yer yoktur.Kıbrıs Türk halkı özgürlüğünden bağımsızlığından, egemenliğinden ve devletinden asla vazgeçemez… Anastasiadis ikide bir Türkiye ‘sözde, “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni tanımalı” diyor. Anastasiaidis, görüşme masasına dönmek için böyle bir “ön koşul” ileri sürmeye nasıl cüret edebilir? Arkasında kimler var? Kimlerden cesaret alıyor?... Çeşitli bahanelerle masadan kaçan Anastasiadisin anlaşmaya ve uzlaşmaya niyeti yoktur. Anastasiadis, bulunacak bir çözümde Birleşik Kıbrıs ve/veya Federal yapı ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin devamı olacak diyor. Anastasiadis Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir yetkiyi paylaşmak istemiyor. Anastasiadis Kıbrıs Türk halkını , Ermeniler ve Maronitler gibi azınlık olarak görüyorlar. Anastasiadis , kendi soruyor, kendi cevaplıyor. O halde Anastasiadis ile daha neyi müzakere edeceğiz. Anastasiadis, Türkiyenin ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetini tanımasını istiyor. Türkiye ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliğini tanımadığı sürece biz de Türkiyenin AB tam üyelik sürecini devamlı surette veto edeceğiz diyor. Türkiye, ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetini tanımadığını ve tanımayacağını çeşitli vesilelerle dile getirmesine rağmen bu ısrar neden? Türkiye , ABne girmek için Kıbrısta ödün vermeyeceğini defalarca açıklamıştır. Türkiye ABne girme uğruna Kıbrısı asla feda etmeyeceğini defalarca tekrarlamıştır. GKRY, Lideri Nikos Anastasiadis, 24-27 Ocak 2015 tarihlerinde yer alan Rusya ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putine anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğana iletilmek üzere mesaj verdi. Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis, Rusyayı deveye koyarak, Türkiyeye mesajlar gönderiyor ve Rusya arabulucu olarak kullanılmak isteniyor. Nitekim ,GKRY Sözcüsü Hristodulidis de Rusyayı Türkiyeye bazı mesajlar vermek için yeni bir iletişim kanalı olarak kullanıyoruz demişti. Özetle , Rum tarafının görüşme masasına dönmemekteki ısrarlarının nedeni Navtex değil, müzakerelerin al-ver aşamasına gelmiş olmasıdır. Anastasiadis, Kıbrıs Türk halkı ile herhangi bir uzlaşmaya varamaz ve de anlaşma imzalayamaz…. Değil Anastasiadis, hiçbir Rum lider Rum Ortodoks Kilisesinin onayını almadan herhangi bir anlaşamaya imza atamaz!.. Türk tarafı ile eşit ortaklık olarak güç ve yetki paylaşımı istemeyen ; Adanın doğal zenginliklerini Kıbrıs Türk tarafıyla paylaşmaktan kaçınan Kıbrıs Rum tarafı çeşitli bahanelerle , uzlaşma ve anlaşmaktan kaçınmakta ve bu aşamaya girme cesareti ve iradesini gösterememektedir. KKTC Cumhurbaşkanlığı sözcüsü sayın Osman Ertuğ, Hidrokarbon ve çözüm, konularında Rum Yönetiminin Rusya Devlet Başkanı Putinden aracılık istemesini eleştirerek mesaj gönderdi ve Rum tarafının muhatabı Türkiye değil , Kıbrıs Türk tarafıdır dedi. Osman Ertuğ Rum tarafının Türkiye ile muhatap olmak istiyorsa , bunun yolunun Kıbrıs Türk ve Rum, tarafları yanında garantör devletlerin 5li bir toplantı yapmasının olduğunu ifade ederek şöyle devam etti: Bu gerçekler ışığında Rum tarafının bir üçüncü devlet tarafından kendilerinin Türkiyeye mesaj iletmekle, aracılık talep etmesini , masayı terk etmiş olmanın üzerinde yaratığı siyasi ve diplomatik baskıyı hafifletmeye yönelik bir girişim olarak değerlendirdi. Maalesef Rum tarafı uzlaşmazlığa giden yolda uluslar arası alanda yalnız değildir!… Türk tarafı olarak yıllardan beri almamız gereken kararları alma zamanı gelmiştir, hatta geç bile kalınmıştır. Anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde KKTCnin tanınmasına giden yola çıkmalıyız. 40 yıl önce yapıldığı gibi çağrılara uyarak Federasyon görüşmelerine kesinlikle devam etmemeliyiz….Bir an önce KKTCnin tanınmasına giden yolda girişimlere başlamalıyız….