Vatandaşlık, ve buna bağlı nüfus konusu, adadaki varlığımızı sürdürmemiz bakımından önemli olup, hepimizin de bu yaşamsal ve belirleyici konuda

Vatandaşlık, ve buna bağlı nüfus konusu, adadaki varlığımızı sürdürmemiz bakımından önemli olup, hepimizin de bu yaşamsal ve belirleyici konuda  sorumlu, bilinçli,uzun vadeli,basiretli bir tutum benimsememiz gerektiği görüşündeyim.

Yeni vatandaşlık yasa tasarısı üzerinde değerlendirme yapılırken, Filistin örneği mutlaka göz önünde bulundurulmalı. Aksi halde Rumlarla federe yapıda birleşmeyi öngören bir çözüm gerçekleştirilmesi durumunda, aynen Filistin Araplarının  durumuna düşürüleceğiz.

Filistin Araplarının bu gün çektiği acılar; maddiyatın,ulusal değer ve bilinç önünde tutulması halinde, sonucun ne kadar tehlikeli,dramatik ve korkunç olduğunu gösteren ibret verici bir kanıttır.

Halen KKTCde olduğu gibi geçmişte Filistinde de yoğun propagandalarla, Arapların ulusal bilinçleri zayıflatılmış,yoğun beyin yıkama kampanyaları ile maddiyatın her şeyin önünde tutması sağlanmıştı.Bunun sonucunda Yahudiler, normal bedelinin çok üzerinde para teklif ederek, Arapların tapusundaki taşınmaz malları satın aldılar, Filistin topraklarına yerleştiler ve nüfus üstünlüğünü ele geçirdiler.

            Taşınmaz mal ve nüfus üstünlüğünü ele geçirdikten sonra da ,Filistin topraklarında  egemen oldular ve Araplar da kendi vatanlarında topraksız ve azınlık durumuna düşürüldü.

       Bilindiği gibi Rumlar da ayni Yahudiler gibi her koşulda emperyalistler tarafından korunan ve desteklenen bir ulus olup, 1878den beri Filistin senaryosu aynen Kıbrısta da uygulanmaktadır.

Yalnız, Türkiye faktörü, Filistinde alınan sonucun Kıbrısta da tekrarlanmasını geciktirerek zorlaştırmıştır.Buna rağmen plan aynen sürdürülmektedir.

Yakın geçmişte taşınmaz malların çoğunun vakıflara ve Türklere ait olmasına karşın,çeşitli entrikalarla,mal varlığı üstünlüğünün Rumların eline geçmesi sağlanmıştır.Yaşanan dönemde de güneydeki Türk mallarının Rumlar tarafından satın alınması sürdürülüyor.

Öte yandan da adadaki Rum nüfusun artırılmasına karşın, kuzeydeki Türk nüfusunun artması çeşitli beyin yıkama kampanyaları ile engellenmektedir. Bazı siyasilerin de buna yardımcı olduğu görülüyor.

Rumların nüfusu 1963te 360 bin iken, 2014te 900 bine çıktı ve  yıllık artış  10550 dolayında olmuştur.Öte yandan 1963te 150 bin olan nüfusumuz 2014te 280 bine çıktı,yıllık artış 3 bin dolayında olmuştur.Bu rakamlardan, yeni vatandaşlık yasa tasarısında yılda en çok 700-750 vatandaşlık verilmesinin öngörülmesinin,uzun vadeli çıkarlarımıza ne denli zararlı olduğu görülmektedir.

1963den beri güneye giden tüm Yunanlı asıllılara hiçbir engel çıkarılmadan vatandaşlık veriliyor.Bu çerçevede çok sayıda Pontuslu ve Arap ülkelerinden gelen Yunan asıllılara vatandaşlık verilmiştir.AB üyeleri arasında serbest yerleşim hakkı bulunması nedeniyle  de Yunanistandan isteyen herkes de  güneye gelip yerleşebiliyor.

Bu durumda aramızdaki açığın aleyhimize daha fazla büyümemesi için, kota ile nüfusumuzun artmasının engellenmesi yerine, gerçek Türk asıllı kişilere, vatandaşlık verilmesi kolaylaştırılmalıdır.

Halen güneyde ciddi ekonomik krize rağmen, hiçbir siyasi parti, yabancı düşmanlığı üzerine siyaset yapmıyor.Halkın ve medyanın da 1963den sonra güneye yerleşen Yunan asıllıları diline dolamadığı görülüyor.Çünkü Kıbrısta Rum-Türk nüfus oranının yaşamsal önem taşıdığını, sorumluluk duygusu içinde değerlendirip ,dikkate alıyorlar.

Aslında Yunanlı olduğu tartışma konusu olan güneydeki Rumların,  ülkelerine yerleşen Yunanlıları yabancı görmemesine karşın, atalarımızın 1571de Anadoludan geldiğinin tarihi belgelerle kanıtlanmış olmasına rağmen, içimizdeki bazı kişilerin kuzeyli soydaşlarımızın aramıza katılmasını, demografik yapının değişeceği safsatası ile kötülemesi ve engellemesi ibret vericidir.

Mevcut gerçekler nedeniyle,yeni vatandaşlık yasa tasarısında, ülkemizdeki gerçeklerin dikkate alınmadığı,ideolojik saplantıların etkisi altında hazırlandığı görüşündeyim. Onaylanması durumunda da Rumlarla aramızdaki  nüfus açığının daha da büyümesine,ulusal davada elimizin zayıflamasına ve Filistin Araplarının kaderini paylaşmamıza zemin hazırlayacağı inancındayım.

              Ayrıca, düz işçi sıkıntısı daha da artacak, talep azalacağı için, özel kesimdeki kesatlık daha da şiddetlenecek, bir çok işyeri kapanacak,binlerce konut ve dükkan boş ve atıl durumda kalacak. Devletin stopaj vergi geliri de azalacak.

Kuzeyli soydaşlarımızın baskılarla ülkemizden ayrılmak zorunda bırakılması nedeniyle, ortaya çıkan düz işçi boşluğunun doldurulması için ülkemize yerleşen Uzakdoğulu, Afrikalı, Arap vs. işçiler ise,gelecekte ciddi sorunlara sebep olacaktır.

             Yeni yasa tasarısında yabancı yatırımcılara vatandaşlık verilebilmesi için, ülkemize en az 3 milyon Euro kapital getirmesi ve bunun  1 milyonunu eğitim ve sağlıkta somut bir projeye hibe etmesi koşulu ise, açıkça ülkemize yabancı yatırımın ve istihdam olanakları yaratılmasının engellenmesi demektir.Ayrıca yasa tasarısında 3 yıl boyunca toplam 100 bin Euro vergi ödeyen yabancı kişilere vatandaşlık hakkı verilmesinin öngörülmesi de, yatırımı özendirici olmayıp caydırıcıdır.

Vatandaşlık konusunda değerlendirme yapan ve görüş ortaya koyanlar, son yıllarda Yüksek öğrenimini tamamlayan ve  ülkemizde istihdam edilemeyen KKTC vatandaşlarına  anavatanda,Türk vatandaşları gibi çalışma ve yerleşme hakkı tanındığı,mütekabiliyet ilkesinin uygulanması durumunda, bizim zararlı çıkacağımızı dikkate almalı.

Kuşkusuz dış güçlerin büyük desteğine sahip olan Rumların yürüttükleri yoğun propaganda faaliyetleri sonucu beyni yıkanan aynen robot gibi sadece programlandığı şekilde düşünebilen, çeşitli nedenlerle Rumların ulusal davasını destekleyen ve sapık ideolojik saplantıların etkisi altında olan kişilerin, görüşlerini değiştirmenin zor olduğunu biliyorum.

 

Buna rağmen Kıbrıs Türk halkının,Filistin Araplarının durumuna düşürülmemesi için gerçekleri anlatmayı vatani  bir görev kabul ediyorum.