20 Temmuz 1974 günü sabahının erken saatlerinde  Bayrak Radyosuna yapmış olduğu açıklamasında Rauf R. Denktaş, “1960 Anlaşmalarına dayanarak, Kıbrıs’ın bağımsızlığını, bütünlüğünü korumak için, Türk Silahlı Kuvvetlerinin adanın her tarafında denizden ve havadan çıkarma yaptığını, bunun bir polis Harekatı olduğunu” açıklıyordu.
..Yine Bayrak Radyosu sabah saat 06.00 sıralarında Türkiye Cumhuriyeti  Başbakanı Bülent Ecevit’in çıkarma ile ilgili ilk konuşmasını yayınladı. Başbakan Bülent Ecevit; “Diplomatik kanallardan, bütün barış yollarını denedikten sonra çıkarmanın başladığını” söylüyordu. O günde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit, kan dökülmemesi için, Rumların Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı durmamalarını tavsiye ediyordu..
..TRT’nin yayınladığı demecinde Başbakan Bülent Ecevit: “Bu harekat milletimize, bütün  Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı olsun. Umarım ki, kuvvetlerimize ateş edilmez ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, Türklere de Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz. Bu karara  ancak, bütün diplomatik, politik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık..
.. Bütün memleketlere, bu arada son zamanlarda yakın istişarelerde bulunduğumuz dost ve müttefikimiz Birleşik Amerika’ya ve İngiltere’ye, meselenin müdahalesiz halledilmesi, diplomatik yollardan  halledilmesi, yönünde gösterdikleri iyi niyetli  çabalar için şükranlarımı belirtmeyi bir borç bilirim.  Eğer bu çabalar sonuç vermediyse, sorumlusu   bu iyi niyetli gayretleri gösteren  devletler değildir.  Tekrar bu harekatın insanlığa, milletime ve bütün Kıbrıslılara hayırlı olmasını dilerim. Allah’ın milletimizi ve bütün insanlığı felaketlerden korumasını dilerim” diyordu..
..Başbakan Yardımcısı Necmeddin Erbakan ise şöyle diyordu: “Mukavemet görmez isek, herhangi bir kan dökülmesi olmayacaktır. Kıbrıs’ta , Dünya sulhunun teminine yardımcı bir harekat olacaktır. Cenb-ı Hak, bu harekattan dolayı, milletimize ve bütün insanlığa hayırlı neticeler versin . Tarihi  görevimizi ifa etmenin bahtiyarlığı içindeyiz.”
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar da mesajında şöyle diyordu: “Şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri ve Ulusu. Mesajımın yayınlandığı şu anda, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, milletimizin emrinde ve O’nun yüce varlığından aldığı güçle, devletlerarası antlaşmaların kendisine tanıdığı haklara dayanarak, Kıbrıs’ta ve bölgede barışı sağlamak, yavru vatanda yaşayan ırkdaşlarımızın güvenliğini sağlamak maksadıyla birleşik bir harekatta bulunmaktadır..
..Türkün kahramanlığını ve barışseverliğini bir kere daha cihana ispat eden silahlı kuvvetlerimiz, bu hareketimizde , şanlı tarihimize ve insanlığa unutulmayacak bir sayfa açmaktır. Kahraman  Türk Milleti’nin , yıllarca bu barışı gerçekleştirmek yönünde gösterdiği metanet de ayrı bir övgüdür. Yüce Türk Ulusu zafer haberlerimizi beklemekteyiz. Tarihimiz ve ulu Atamıza layık olacağınıza inancım sonsuzdur.”
Harekatın 1. Aşamasında  Türk Askeri Birlikleri, Kıbrıs’ta ilerlemeye devam ederken BM Güvenlik Konseyi  toplanarak Ateş-Kes çağrısında bulunmuştur.  Anavatanımız Türkiye bu çağrıya uyarak  askeri harekatı durdurmuştur.
Kıbrıs’ta çözüm için Cenevre’de toplanan konferansta güç dahi olsa bir sonuca varılmıştır. I. Cenevre görüşmeleri olarak anılan bu görüşmelerle  Kıbrıs’ta kurulan Türk Yönetimi tanınmış, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’taki varlığı kabul edilmiştir. 30 Temmuz 1974 akşamı sona eren görüşmeler, anavatanımız Türkiye’nin  isteklerinin büyük bir kısmının kabul edilmesi ve bir protokol imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.
Ancak , Birinci Cenevre görüşmelerinde ön görülen şartlar Rum-Yunan ikilisi tarafından yerine getirilmeyecek ve de Rum-Yunan Askerleri Türk bölgelerinde  kuşatmayı kaldırmayacaklardı.
20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, adaya 06.05’ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Kıbrıs’a ayak basan ilk Türk askerleri paraşütçülerdi. Hava İndirme  Tugayı’nın 1. Paraşüt Taburu, Pınarbaşı’na; 2. Paraşüt Taburu ise Gönyeli’ye indi. İlk taburlar inerken ciddi ateşle karşılaşmadılar. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayı’na bağlı askerlerce Karaoğlanoğlu  Plajı’na  yapıldı. Denizden çıkarma  harekatı başlamadan önce Pladini Plajı’nın ilerisindeki dağlarda önceden belirlenen hedefler  Türk Jet Uçakları tarafından bombalandı. İlk çıkarma aracı saat 08.50’de sahile kapak attı..
..Saat 11.15’te 3. Paraşüt Taburu, Pınarbaşı’na; 4. Paraşüt Taburu, Gönyeli’ye indi. 3 ve 4 . Taburlar, yoğun Topçu ve Havan ateşine  tutuldular. Bu nedenle dağınık olarak inebilen Taburlar bir hayli zor şartlarda toparlanabildiler.
Komando Tugayı da 20 Temmuz 1974 sabahı harekete geçti. 1. Komando Taburu , saat 08.20’de Pınarbaşı’na indi. Onu 2. Komando Taburu ile Gönyeli’ye inen 3. Komando Taburu ve  Hamitköy’e inen Nevşehir Komando Taburu takip etti.
Tank ve Zırhlı   araçlarla takviyeli Yunan Alayı, hava kararmak üzereyken  Kıbrıs Türk Alayı’na karşı taarruza başladı. Taarruz, Kıbrıs Türk Alayı tarafından geriye püskürtüldü.  Diğer taraftan Rum Milli Muhafız Kuvvetleri, Girne Boğazı’na hakim oldu. Ancak 1. Komando Taburu, Doğruyol Tepesi’ni ele geçirerek Girne Boğazı’nı kontrol altına aldı..
..Harekatın ikinci günü Rumlar, havadan inen birliklerle denizden çıkan birliklerin birleşmesini engellemek ve bu birlikleri imha etmek üzere harekat düzenlendi. Ada topraklarında savaş sürerken haberleşme ve koordinasyon eksikliğinden dolayı Kocatepe Muhribi, Türk Savaş Uçaklarınca batırıldı ve 54 Türk askeri  şehit oldu. Kocatepe olayı üzerine Pakistan, seyyar bir hastane; İran seyyar hastane ve sağlık malzemesi gönderirken, Türkiye’ye başta  yedek parça ihtiyacı, Libya tarafından karşılanmıştır.
Dış baskıların artması neticesinde Türk hükümeti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 353 sayılı kararını kabul ederek harekatın 3. Günü olan 22 Temmuz 1974 saat 17.00’den itibaren ateş kesmeye karar verdi ve bu karar Başbakan Bülent Ecevit tarafından saat 10.00’da düzenlenen basın toplantısında açıklandı.  Karar açıklandığı sırada henüz Kıbrıs’ta havadan inen birlikler ile denizden çıkan birlikler birleşmiş bir durumda değildi. 17.00’ye kadar bunun gerçekleşmesi beklenmekteydi..
22 Temmuz günü  10.30’da Pladini Plajı’na varan Bora Özel Kuvveti, 3. Komando Taburu ile birlikte saat 17.00’de Girne’ye girdi. Çatışmalar üç dört saat daha devam etti. Küçük Kaymaklı köyü, Lefkoşa Sancağı Mücahitleri  tarafından  18.30’da ele geçirildi. 22 Temmuz’dan 30 Temmuz’a kadar geçen süre içinde yaşanan Ateşkes ihlalleri sonucunda Türk Askeri Birlikleri Yukarı ve Aşağı Dikmen (Dikomo), Kaynakköy (Sihari), Taşkent (Vuno), Akçiçek (Siskilip) bölgelerini  ele geçirdiler ve ayrıca Lefkoşa Havaalanı çevresinde de ilerleme kaydettiler..
..Lefkoşa Havalimanı’nın durumu İngiltere ve Türkiye arasında bir krize yol açmıştır. İngiltere Başbakanı Harold Wilson ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit arasında Havalimanının durumu üzerine sert bir telefon görüşmesi gerçekleşti ve Wilson, Türklerin Havalimanına   herhangi bir taarruzda bulunmaması konusunda tehditkar bir tutum aldı.  24 Temmuz 1974 tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında Lefkoşa Havaalanı’nı kuvvet kullanmak suretiyle ele geçirmek için girişimde bulunmamayı kabul etti..
..2. ve 3.  Türk Komando Taburları da Girne’ye bağlı  Zeytinlik köyü  istikametinde ilerlemeye başladı. 22 Temmuz’da 3. Paraşüt Taburunun taarruzu sonucu, Deliktepe’nin ele geçirilmesiyle  Türk Birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da Lefkoşa’ya yöneldi.  Ateşkes başlamadan Girne-Lefkoşa hattı birleşti..
..Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu müdahalesinin sonucunda Yunanistan’daki Cunta İdaresi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Nikos Sampson Hükümeti görevini bıraktı. Yunanistan’da da askeri hükümet, idareyi sivillere  devretme kararı aldı ve 7 yıldır Fransa’da sürgünde bulunan Konstantin Karamanlis’i hükümet kurması için Yunanistan’a çağrıldı. Konstantin Karamanlis’in 24 Temmuz 1974’te Hükümeti kurması ile Yunanistan’da 1967’den beri devam eden askeri rejim son buldu.. YARIN DEVAM EDECEK..