20 Temmuz 1974 Barış Harekatının ardından, 22 Temmuz 1974  tarihinde BM tarafından verilen Ateş-Kes kararı, Türkiye tarafından uygulamaya konuldu.  Ateş-Kes kararının alındığı günün ertesinde  29 araçlık Askeri  Rum Konvoyu, Türk Hava Kuvvetleri tarafından imha edilir ve de  o günde Rumlar adım adım yenilgiye giderken Yunanistan’da Askeri Cunta Yönetimi ve de Kıbrıs’ta  Makarios’un yerine geçen EOKA’nın lideri Nikos Sampson istifa etmişlerdi.
..Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin  20 Temmuz 1974 tarih ve 353 sayılı kararının 5. Maddesine göre; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin Kıbrıs’ta anayasal düzenin yeniden kurulması amacıyla derhal görüşmelere başlanması gerekmekteydi. Bu sebeple düzenlenen I. Cenevre Konferansı, 25 Temmuz 1974’te toplandı ve altı gün  devam etti ve 30 Temmuz’da imzalanan Cenevre Antlaşması ile sona erdi. Üç Dışişleri Bakanı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Türk ve Rum olmak üzere iki Otonom İdarenin mevcut olduğunu kabul ettiler ve bundan doğan sorunları gelecek görüşmelerde görüşmek için anlaştılar..
..Protokolde garantör devletlerle Türk ve Rum halklarının temsilcilerinin katılacağı II. Cenevre Konferansı’nın 8 Ağustos 1974 günü toplanması öngörülmüştü. İkinci Konferansa kadar Rum ve Yunan Askerlerin Türk bölgelerinden çekilmeleri gerekiyordu, ancak bu olmadı.  Ayrıca Rumlar ve Yunanlılar, Türk bölgelerine saldırılarını sürdürüp  birçok Türk’ü  esir almış; özellikle Muratağa, Sandallar ve Taşkent gibi yerlerde Türkler kuşatma altına alınarak katliamlar yapılmıştı.
..İkinci Cenevre Konferansı, 8 Ağustos 1974’te başladı. Türk tarafı Kıbrıs’ta coğrafi esasa dayalı Federatif bir devlet biçiminin benimsenmesini önerdi, ancak bu öneriyi Rum tarafı kabul etmedi. Türk Askeri yetkililer; Rum Askeri Kuvvetlerine daha fazla zaman kazandırmamak, köprü başındaki Türk kuvvetlerinin ve Türk köylerinin güvenliğini sağlamak, Harekatın I. Aşamasında sağlanan üstünlüğü yitirmemek için;  Türkiye Cumhuriyeti  Hükümeti ise Türk köylerinde soykırıma devam edildiği haberlerinin gelmesi üzerine 14 Ağustos’ta Harekatın 2. Aşamasının başlatılması yönünde hemfikir oldular..
Neticede Cenevre’de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince  yeniden başlatılacağı anlamına gelen  “Ayşe Tatile Çıksın”  (Ayşe, Turan Güneş’in Kızı Ayşe Güneş Ayata’nın adıdır) parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit’e bildirdi.
Konferans, 14 Ağustos saat 02.20’de bir sonuç alınamadan dağıldı. 14 Ağustos  1974 sabahı saat 04.30’da Kıbrıs’taki Türk Askeri Birlikleri harekete geçtiler. Doğu yönünde başlayan bu saldırı harekatını 15 Ağustos 1974’te Komando Tugayı ve Kıbrıs Türk Alayı Kuvvetlerinin Batı yönündeki saldırı harekatı izledi ve Türk birlikleri , Kıbrıs’ın Kuzey Kıyısında doğudan batıya doğru bir dörtgen çizmeye başladılar. Bu dörtgenin bir tarafı Kuzey Kıyısı; öteki kenarı Atilla Hattı olarak bilinen, merkezi Lefkoşa olmak üzere doğuya ve batıya yayılan hattı.  Varılması planlanan son hedefler doğuda Mağusa, Batıda Lefke idi. Çarpışmalar daha çok ilk gün Omorfo, lefke ve Ortaköy’de oldu. Barış Harekatının 2. Aşamasının 3. Günü sonunda ada topraklarının %37’si ele geçirildi ve hedeflenen Mağusa-Lefke hattına ulaşıldı.
Konferans’ın , 14 Ağustos saat 02.20’de olumlu  bir sonuç alınamadan dağılmasının ardından 14 Ağustos 1974 sabahı saat 04.30’da Türk Ordusuna bağlı  28 ve 29’ncu Tümenler Mağusa ve Deniz Üssünü ele geçirmek için Doğu’ya  doğru taarruz ettiler. Kıbrıs’taki Türk Askeri Birlikleri harekete geçtiler. Doğu yönünde başlayan bu saldırı harekatını 15 Ağustos 1974’te Komando Tugayı ve Kıbrıs Türk Alayı Kuvvetlerinin Batı yönündeki saldırı harekatı izledi ve Türk Askeri Birlikleri, Kıbrıs’ın Kuzey kıyısında Doğudan Batıya  doğru bir dikdörtgen çizmeye başladı..
..14 Ağustos’ta 39’ncu Tümen Rumlar için hayati önem taşıyan İngiliz Tepe ve Kara Tepe’ye saldırıyorlardı.  39. Tümen saldırının ilk gününde saat 11.30 sularında İngiliz Tepe ve Kara Tepe’yi  ele geçirdi. Diğer taraftan 28. Tümen ise Timbu Havaalanını, 39 Tümen ise Değirmenlik’i  ele geçirdi.
Rumlar Türk Ordusunun önünden kaçarken Taşkent, Terazi, Atlılar, Muratağa ve Sandallar köyünde  bulunan çoluk, çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden adeta katliam yaptılar.  Fakat 14 Ağustos 1974’te Türk Ordusu bütün mezalime karşı koyarak Paşaköy ve Serdarlı’da vatandaşlarıyla kucaklaştı. Diğer yandan Paşaköy’ü geçen Türk Ordusunun bir kısmı ayni günün akşamında Vadili Tepesinde durarak sabahı bekledi. 15 Ağustos’ta  Türk Ordusu harekatına devam ederken geriye dönüp  baktığımızda 14-15-16 Ağustos  tarihlerinde Doğu ve Batı hattında ilerleyerek Mağusa , Lefkoşa ve Lefke  hattının Kuzeyindeki bölgenin hepsi ele geçirilmiş oldu.
  Bu dörtgenin bir tarafı kuzey kıyısı; öteki kenarı Atilla Hattı olarak bilinen , merkezi Lefkoşa olmak üzere doğuya ve batıya yayılan hattı.  Varılması planlanan son Harekatın üçüncü günü sonunda ada topraklarının %38’i ele geçirildi ve hedeflenen Mağusa-Lefke hattına ulaşıldı.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile  Kıbrıs Türk halkının Girit misali  yok edilmesinin  önüne geçildi.  20 Temmuz 1974 Barış Harekatının  2. Aşamasının ardından   Rum-Yunan ikilisinin  tarihin derinliklerinden gelen  “Enosis”  hayalleri tarihin derinliklerine gömüldü.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı günlerinde 415 Kara, 65 Deniz, 5 Havacı ve 13 jandarma olmak üzere 498 Türk Askeri şehit olmuş ve 1200  Türk Askeri ise yaralanmıştır. Bunun yanında 70 Mücahit, 270   sivil Kıbrıs Türkü hayatını kaybederken  24 Avustralyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Amerikalı asker yaralanmıştır.
Ne yazık ki; 20 Temmuz 1974 Barış harekatının 2. Aşamasının başlamasından önce, Cenevre’de görüşmelerin devam ettiği günlerde Barbar Rumlar, savunmasız durumda olan  Atlılar, Muratağa, Aleminyo, Terazi ve Taşkent köylerinde toplu katliamlarda bulundular.  En küçüğü 16 günlük, en yaşlısı 95 yaşında, 126  Türk katledildiler. Kıbrıs Türk halkı katliama maruz kalmıştır.  Muratağa ve Sandallar köyünde 89 ve Atlılar köyünde 57 kişi katledilmiştir ve toplu mezarlara gömülmüştür.
Şu bir gerçek ki;   Rum-Yunan ikilisinin 21 Aralık 1963 Kanlı Noel  silahlı saldırı ve katliamları sonrası  Kıbrıs Türk halkı; Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)  etrafında bütünleşerek, anavatanına güvenerek büyük mücadeleler vererek 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu yaşamıştır.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 2. Aşaması yapılmamış olsaydı, 1. Aşamada elde edilen kazanımlar da heba olacak ve de düzenlenen harekat amacına ulaşmamış olacaktı. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkının Girit misali yok edilmesinin önüne geçildi. Barış Harekatının 2. Aşamasının ardından Yunanistan’ın “Enosis” hayali adeta Akdeniz’in soğuk sularına gömülmüştür.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatının ardından Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşmuştur.  13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilmiştir.
Yakın geçmişe dönüp bakacak olursak;  Rumlar uzlaşma yerine BM’e sık sık başvurarak, Kıbrıs Türk Halkı aleyhinde kararlar çıkarmak suretiyle adayı tekrar tümüyle Rum egemenliği altına sokma  girişimleri yanında aşırı derecede silahlanma yoluna gitmişlerdir.
Yıllarca devam eden görüşme süreçlerinden olumlu bir sonuç alınamayacağının iyice anlaşılmasının ardından Kıbrıs Türk halkı, self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te kendi özgür,  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etmiştir.
Bu vesileyle Kıbrıs Türk halkının dünden bugüne gelinen noktada büyük mücadeleler veren başta Liderimiz Dr. Fazıl Küçük  ve KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı  Rauf R. Denktaş olmak üzere  dava arkadaşlarını, Mücahit halkımızı, kahraman Mehmetçiklerimizi, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla selamlıyorum..
Sonuç olarak; kabul edilmelidir ki; Kıbrıs’ta  dini ve dili  tamamen farklı olan iki ayrı halk vardır, bağımsız ve egemen iki devlet vardır.
Ne Mutlu 20 Temmuz 1974’ü Yaratanlara, Ne Mutlu 20 Temmuz 1974’ü Yaşatanlara. Ne Mutlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Sahip Çıkanlara. Ne Mutlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Yaşatmak ve Tanınmasını Sağlamak Azminde ve Kararında Olanlara ..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..