Günümüzde, Yunanlıların Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklandığı 25 Mart 1821’in  yıl dönümü, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta; Limasol, Baf, Larnaka, Güney Lefkoşa’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle milli bayram olarak kutlanmaktadır. Dünden bugüne her vesileyle Rum liderliği  25 Mart 1821 tarihinin  Helenizm için ebedi bir ilham kaynağı olduğunu  dile getirmektedir.
Fatih Sultan Mehmet, 1453’te Bizans’ı tarihten sildiği zaman bugünkü Yunanistan sınırları içinde sadece 60 000 Yunanlı yaşamaktaydı. Bunun da çoğu Roma Latin Venedik Frenk Haçlılar ve Cenevizlilerin çiğneyip geçtikleri köleler halinde çoğu çobanlıkla geçinen zavallı insanlardı. Kaynak (1) : Nurettin Türsan, Yunan Sorunu, s. 6, Ankara, 1987
Ahmet  Refik’in  Charles Seignobos’tan çevirdiği “Medeniyet Tarihi” adlı eserinin 441. Sayfasında şöyle deniliyor: Ortaçağ’da büsbütün yok olan Grek Ulusu Osmanlıların egemenliği altında yeniden ortaya çıkmıştı. Grekler Yunanistan’da bulunan Slavlar Arnavutları Da Yavaş Yavaş Grekleştirdiler.  Bunun üzerine Grekçe konuşan bir ulus meydana gelmişti. Kaynak (2): http://www.ekinoxcomputer.com/kktc/kibris-sorununun-kokeni.html
Gerçekten de Fatih Sultan Mehmet, Yunan Yarımadasındaki  tüm diğer işgalcileri kovarak Türk idaresindeki 433 yıl içinde engin hoş görüsüyle bir Yunan ulusunun doğmasına kültür ve ekonomilerinin gelişmesine imkan yaratmıştır. Yunanlıların 433 yıl Türk egemenliğinde kalmış olmaları Bizans’ın Türkler tarafından yıkılması ve hala “Konstantinopolis” diye adlandırdıkları İstanbul’un Türklerin elinde olması onların psikolojilerinde olumsuz bir şekillenmeye    neden olmuştur..
..Başta Ruslar olmak üzere İngiliz ve Fransızlar Osmanlı İmparatorluğu’na karşı sürdürdükleri yayılmacı  stratejilerinde Yunanlıların bu tarihi-psikolojik saplantılarını iyi değerlendirmişler ve yayılmacı Megali-İdea’yı    şekillendirerek onları Türkler üzerine saldırtmışlardır. Yunanistan’ın küçük bir yarımada devleti olarak büyümesinin Osmanlı İmparatorluğu’ndan daha sonra ise Türkiye’den toprak almakla mümkün olacağını düşünmüştür. Rusya’nın Boğazlardan sıcak denizlere inme, İngilizler ve Fransızlar’ın Akdeniz ve Balkanlarda  egemenlik kurma hesapları ile çakışınca  stratejik emellerini gerçekleştirmede  söz konusu üç devletin her zaman desteğini görmüştür..
..18. yy sonlarında Rusya’nın hedefinde İstanbul Boğazlarına sahip çıkarak Akdeniz’e inmek vardı.  Rusya, Rus ordusunda subay olan Yunan kökenli askerleri kullanarak 1769’da I. Mora ayaklanmasını 1787 Türk-Rus Savaşı sırasında 2. Mora ayaklanmasını ve 1821’de bağımsızlık ayaklanmasını organize etmiştir. Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu aleyhine yayılma stratejisi Türk Kurtuluş Savaşı’ndan ve daha sonra 2. Dünya Savaşından sonra Türkiye’yi kuşatma stratejisi olarak gelişmiştir.  Bu nedenledir ki 12 Adalar, Girit ve Rodos bin bir entrika ile Yunan egemenliğine sokulmuş ve Türkiye bir yay gibi Ege Denizi’nden  kuşatılmıştır..
..Kuşatmanın Akdeniz’den tamamlanması için Kıbrıs’ın da Yunan egemenliğine girmesi ve yayın güneyinin de tamamlanması stratejisi “Megali-İdea”nın  adını verdiği milli hedef üzerine oturtmuştur. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederek patrikliği yeniden kurması ile birlikte Megali-İdea fikri doğmuş ve 2. Katerina “Gerek Projesi” ile yürürlüğe girmiştir. Kaynak: 3- Nurettin Türsan, Yunan Sorunu, s.28, Ankara, 1987
Zaman içerisinde Ortodoks Kilisesi Yunanlı yazarlar, şairler ve Rusya tarafından beslenen bu fikir 1791’de bir harita şeklinde düzenlenmiştir. Rigas Ferreros adlı milliyetçi bir Yunanlı şair tarafından  1791’de  Bükreş’te hazırlanan ilk Megali-İdea haritası 1796 yılında Viyana’da basılmış ve daha sonra Yunan yayılmacılığının temel belgesi haline gelmiştir. Megali-İdea’nın öngördüğü temel fikir Bizans İmparatorluğu ile Pontus Rum devletinin yeniden ihyası, hatta bir Makedon olmasına karşın ısrarla Yunanlı saydıkları Büyük İskender’in fethettiği tüm yerleri yeniden fethederek Büyük Helen İmparatorluğu’nun kurulmasıdır. Bu büyük imparatorluğun başkenti de ısrarla “Konstantinopolis” diye adlandırdıkları İstanbul olacaktı!.. Kaynak:4- F.Kürşat-M.H.Altan-S.Egeli , Belgelerle Kıbrıs’ta Yunan Emperyalizmi, s.28-29, yıl  1978
Megali-İdea Haritası içinde yer alan bölgelerin Yunanistan’a katılması daha sonraları kurulan bütün gizli yer altı örgütlerinin hedefi olmuştur. Örneğin 1814 yılında Rus Çarı I. Aleksandır’ın Yaveri olan Aleksandır İpsilantis tarafından kurulan Filiki-Eterya’nın hedefi  Yunan Ulusuna bağımsız bir ülke sağlamaktır.
1-Batı ve Doğu Trakya ile Selanik’in  Yunanistan’a  ilhakı,
2-Ege Adalarının ilhakı
3-Girit ve Rodos adalarının ilhakı
4-Kuzey Epir’in ilhakı (Güney Arnavutluk)
5-Batı Anadolu’nun ilhakı
6-Kıbrıs’ın ilhakı
7-Pontus Rum devletinin kurulması  (Karadeniz Bölgesinde)
8-İstanbul’un ele geçirilmesi ve Grek-Bizans İmparatorluğu’nun  kurulması.    
Kaynak: 5-Selahattin Salışık, Türk-Yunan İlişkileri-Tarihi ve Etniki Eterya, 1968
Megali-İdea çerçevesinde hazırlanan bu program doğrultusunda 25 Mart 1821 Yunan İsyanı başlatılmış ve Yunanistan 1830 yılında bağımsız bir devlet haline gelmiştir. Yunanistan’ın daha sonra yukarıda belirtilen bölgelerin “İlhakı”  için uyguladığı stratejisi “Enosis” sloganı çerçevesinde sürdürülmüştür.  Yunan İsyanını hazırlayan Filiki Eterya 6 yıl içerisinde yani 1820’ye gelindiğinde 17 bini İstanbul’da olmak üzere Balkanlar, Avrupa, Türkiye, Suriye, Mısır ve Kıbrıs’ta 400 bine yakın üye yazmıştır. Kaynak:6- Nurettin Türsan, Yunan Sorunu s. 37, Ankara, 1987
Yunan bağımsızlığının kazanıldığı 1830’da 1 milyondan az nüfusu ve 50 bin km kare  civarında toprağı olan Yunanistan Megali-İdea hayalleri çerçevesindeki yayılmacı politikası sayesinde yüz yıldan az zamanda bugünkü toprakları işgal ederek kat kat büyümüştür.  15 Ocak 1840 tarihinde Mecliste yaptığı konuşmada Yunan Başbakanı Kolettis “Hedefimiz Türkleri Avrupa’dan Söküp Atmaktır” diyerek bu amaçlarını ortaya koymuştur. Yunanistan Kıbrıs’ta “Kuzey Epir” diye adlandırdıkları Güney Arnavutluk’ta  Makedonya’da hatta Doğu Bulgaristan’da yayılmacı faaliyetlerini sürdürmeye devam edecekti. Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Megali-İdea’nın resmen açıkça bir milli strateji olarak dile getirilmesi 1844 yılında olmuştur.  Ocak 1844  tarihinde Yunan Meclisinde konuşan Yanni Keletti adlı milletvekili şu ifadeleri kullanmıştı:
“Yunan Krallığı Yunanistan değildir. Sadece Yunanistan’ın en küçük ve en fakir bir parçasıdır. Yunanlı sadece Krallık ülkesi halkı değildir. İyonya Selanik Serez Edirne, İstanbul ya da Trabzon ve Girit, Sisam Adası ve Yunan tarihine ve Yunan ırkına bağlanan tüm bölge ve yörelerde yaşayan halklardır. Helenizmin  iki büyük başkenti vardır. Atina Krallığın başkentidir. İstanbul ise Büyük Başkent, tüm Yunanlıların ümit ve hayallerinin kentidir” deniliyordu..
..18 Ekim 1910’da iktidara gelen Yunan Başbakanı Venizelos ise “Büyük Yunanistan Programı” adını verdiği stratejisinde şu hususları öngörmüştür: 1-Ege denizi Yunan denizi olacak, 2-İki kıtaya uzanan (Avrupa-Asya) ve beş denize açılan Yunanistan kurulacak, 3-Bizans-Grek İmparatorluğu yeniden yaratılacak. Bu çerçevede, 1830-1913 döneminde ancak 63 bin km kare olan Yunan toprakları Balkan Savaşları sonunda 1913 Bükreş Anlaşması ile tam bir kat büyüyerek 120 000 km kareye çıktı. Balkanlarda en büyük Türk kenti olan Selanik’i ele geçirdi. 2 milyonluk nüfusu 45 milyona çıktı. Halbuki Balkan Savaşlarından  önce Balkanlarda 5 milyon Türk yaşamaktaydı. 
3 Şubat 1919’daki On’lar  Konseyi Toplantısında Kıbrıs’la ilgili yaptığı konuşmasında  Venizelos; Kıbrıs kesin demişti. Kıbrıs sorunun temelleri Kıbrıs’ı da “Büyük Yunanistan’ın” sınırları içerisinde gösteren 1796’da yayınlanan Megali-İdea haritasıyla birlikte atılmıştır. Kelime anlamı ile “Büyük Yunanistan” olan Megali-İdea, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederek, Bizans İmparatorluğuna son verdiği günden beri yürürlükte olan bir ülküdür.  Yunan halkı, bu hülyayı gerçekleştirmek için resmi ve gayrı resmi bir çok cemiyetler ve teşkilatlar kurmuşlardır. Yunan yayılmacılığının  güç aldığı en büyük kaynak tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea’dır.
Yunan ülküsünü besleyen, yayan esas örgütlü güç, Osmanlı Devleti içinde çok geniş imtiyazlar ele eden Rum Ortodoks Kilisesi idi. Kilisenin kuşaktan kuşağa aktardığı bu ülkü ile yoğrulan Yunan aydınları, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen İngiltere, Rusya ve Fransa tarafından verilen destekle, zaman içinde etkili bir hareket yaratmayı başarmışlardır. Megali-İdea  hedeflerini gerçekleştirmek için en etkin örgüt 1814 yılında Rusya’nın Odessa kasabasında kurulan Filiki-Eterya’dır.  Megali-İdea düşüncesi çerçevesinde şekillenen Yunan Milliyetçiliği  Kıbrıslı Rumlar  tarafından Kıbrıs’ta da bir ayaklanma hazırlığına girişilmiştir.
1821 Mora İsyanı, Enosis  için umut yarattı. Nitekim, 19 Haziran 1821’de Filiki-Eterya’nın liderlerinden Konstantin Kanaris Kıbrıs’a gelerek para, silah ve yiyecek topladı. Bu ziyaret sonrasında  Kıbrıs Başpiskoposu  Kiprianos, ayaklanma hazırlığına girişti. Ayanni (Aydın) köyünden “Dimitri” adlı bir Rum bu hazırlığı Vali’ye ihbar etti ve isyan başlamadan önlenmiş oldu.
Dimitri’nin mektubunda şunlar vardı: “Paskalya gecesi saat altıda Lefkoşa’da top atışı olacaktır. Başpiskopos Kiprianos Rumca yazılmış  mektubunu kendi adamına vererek adı geçen köyde (Ayanni/Aydın) okutmuştur.  Bu mektuba göre “Top atışı duyulduğu vakitte, bütün Hristiyanlar harp silahları ile Lefkoşa’ya hücum edeceklerdir. Tüm adayı almak için birlikte hareket ederek sözleşmelerini öneren Başpiskopos’a göre Hristiyanlar Lefkoşa’yı da ele geçirdikten sonra bütün Müslümanları katledip ortadan kaldıracaklardır”. Bu konuyu Hristiyanlara kesin olarak bildirip tembih eden, zikreden mektup diğer köylere de gönderilip  okutulmuştur.
Kıbrıs’ta isyan başarılı olmadı ama Mora Yarım Adasında silahlı saldırılar  bir kıyıma, hatta bir soykırıma dönüştü. Harward Üniversitesi Profesörü Rum asıllı Dennis Skiotis şu iki dizeyi çok anlatır.
“Ne Mora’da Ne Bütün Dünyada
Tek Bir Türk Bırakmayın Ayakta” 
Sonuç olarak; bu iki dize ve Yunan İsyanı sonrasında Mora’da hiç Türk kalmadığı düşünülürse bundan iyi ders almamız  gerektiği kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve de  tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..