Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde İngiliz Yönetimi döneminde 1955-1958 yılları arasında EOKA tedhiş örgütünün Enosis’i gerçekleştirme girişimlerine karşı  Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadelenin ardından  Kıbrıs sorunu ABD ve İngiltere’nin girişimleri sonunda 5-11 Şubat 1959 tarihleri arasında Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu  ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Averof  arasında Zürih’te yapılan görüşmelerin ardından   Zürih Antlaşması imzalanır.  
Bu anlaşmaları bir hafta sonra 19 Şubat 1959’da Türkiye Başbakanı Adnan Menderes, Yunanistan Başbakanı Karamanlis, İngiltere Başbakanı Mac Millan, Kıbrıs Türk halkı adına Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Rum halkı adına da Makarios III imzalamışlardı.
Bu gelişmenin ardından  16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile  Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitliğine dayalı olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilirken 950 kişilik Yunan Askeri Alayı ve 650 kişilik Türk Askeri Alayı Mağusa limanından Adaya ayak basıyorlardı.
Ancak ne var ki; 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacaktı. Nitekim kısa bir süre sonra Rum liderliği Kıbrıs Türk halkını devlet kurumlarından dışlamaya, izole etmeye , Kıbrıs Türk halkının Adadaki varlığını sona erdirmeye ve neticede Enosis’e  giden yolu açmaya yönelik olarak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını değiştirmek isteyecekti.
Nitekim Makarios bu  maksatla 22-26 Kasım 1962  tarihleri arasında Ankara’ya kadar gidecek  ancak hedeflerine  ulaşamayacaktı.  Neticede Makarios Enosis’e giden yolu açmak için 30 Kasım 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının  tadili için K.C Cumhurbaşkanı Yardımcısının ‘veto’ hakkının kaldırılmasını da içeren 13 maddelik önerilerini Dr. Fazıl Küçük’e ve garantör devletlere iletmesinin ardından anavatanımız Türkiye ve Dr. Fazıl Küçük’ün ret yanıtı sonrası  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Rum-Yunan ikilisinin 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılacaktı.
O günde Rumların hedefi Yunan Alayı desteğinde Lefkoşa’da Kıbrıs Türk halkını  8 saat içerisinde teslim almak ve  de 24 saat içerisinde  ada genelinde etkisiz hale getirmekti.
25 Aralık 1963’te  Rauf R. Denktaş’ın; Lefkoşa’dan Ankara’ya yapılan yardım çağrısında  son mermilerimizi atıyoruz, “Vatan Sağ Olsun”  deniliyordu.  Bu çağrının hemen ardından   Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı (KTKA), Garnizonundan çıkarak mevzilerine yerleşirken diğer yandan da Türk Savaş Uçaklarnını ayni gün, bir tek mermi bile atmadan gerçekleştirmiş oldukları ‘Uyarı Uçuşu’  ile Rum silahlı  saldırılarını sustururken bu ihtar uçuşunun hemen ardından ilan edilen  “Ateş-Kes”  uzun ömürlü olmayacaktı. Neticede  21-25 Aralık 1963 tarihleri arasında cereyan eden ve tarihe Kanlı-Noel olarak geçen bir hafta içinde 92 şehit ve 473 yaralı verirken, binlerce kişi göçmen durumuna düşerken  kayıpların sayıları ise belirsizdi.
Bu gelişmelerin ardından Kıbrıs sorunu Londra’ya taşınır.. 15 Ocak 1964’te Londra’da Marlbourg House’da düzenlenen Konferans’ta  yapmış olduğu konuşmada “19 Şubat 1959 Zürih ve Londra  Antlaşmalarından kaynaklanan  hak ve garantiler bizi koruyamadı.. Garanti Anlaşmaları daha da güçlendirilmelidir, biz buraya halkımızın güven  ve hürriyet içinde  yaşayabileceği bir çözüm için geldik” diyen Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş:
“..Kıbrıs’ta Rumlarla iç içe yaşamak artık imkansızdır. Bu nedenle iki halkın yan yana yaşayabileceği bir formül bulmalıyız. Bir başka çare yoktur, nüfus aktarması yapılmalı ve terör durmalıdır..” derken Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides:
“Adada yaşanan olaylar bir iç meseledir. Anayasa demokratikleştirilmeli ve çoğunluğun iradesine dayalı yeni bir sistem oluşturulması gerekir.  Kıbrıs’ın egemenliği ve bütünlüğü korunmalı, Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan çıkmalı” demişti.. 
15 Ocak 1964’te düzenlenen  Londra Konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Anavatanımız Türkiye’nin de istekleri doğrultusunda İngiltere Kıbrıs sorununu BM Güvenlik  Konseyi’ne taşıyacaktı.
BM Güvenlik Konseyi 4 Mart 1964 tarih ve 186  kararında: Birleşik Krallık, Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye ve Yunanistan hükümetlerine  danışılarak Kıbrıs adası üzerinde bir BM Barış Gücü’nün kurulmasına karar verildi.. Ayrıca Türkiye’ye yönelik olarak kararın 1. Maddesinde “uluslararası barışı  tehlikeye sokacak  her hangi bir  harekatın yapılmaması” istendi..  Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk amacıyla bir “Özel Temsilci” atanması kararı alındı.
 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının ardından ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı  Makarios:  “Uluslararası alandaki mücadelemizin ilk aşamasında bu kararı elde ettik.  Enosis’ten sonra alınabilecek en iyi karar..  Artık  Türkiye gelecekte  Garanti Antlaşmasını işleterek Kıbrıs’a müdahale   tehdidinde bulunamaz” demişti.
İşin ilginç yanı, Anavatanımız Türkiye de  BM Güvenlik Konseyi kararından memnundu. Türkiye Dışişleri Bakanlığına  göre  alınan karar, Garanti Antlaşması’nın  4. Maddesinde  yer alan  Türkiye’nin  müdahale hakkını ortadan  kaldırmamıştır. Türkiye’ye göre Kıbrıs’a gerekli gördüğünde  müdahale edebilmek hakkına sahiptir.
5 Mart 1964 tarihinde yapmış olduğu  açıklamada bulunan   Türk Dışişleri Bakanı Feridun  Cemal Erkin, kendisinin   Güvenlik Konseyi  kararından memnun olduğunu, dile getirerek “Bu bizim haftalardır üzerinde durduğumuz  bir hedeftir” deniliyordu. Türkiye Dışişleri Bakanlığı yapmış olduğu açıklamada konu karar   Türkiye’nin müdahale hakkını  ortadan kaldırmamıştır.  Türkiye Kıbrıs’a  gerekli gördüğünde  müdahale edebilmek hakkına sahiptir. Kararın, Kıbrıs’ta barış ve istikrarın  yeniden katkıda bulunacağını düşündükleri ifade ediliyordu.. 
 Türkiye’nin, 4 Mart  1964 tarih ve 186 sayılı kararını olumlu karşılaması son derece yanlış olacaktı. Kıbrıs sorunu Mart 1964’te  BM Güvenlik Konseyi’ne  havale edildiği zaman, ilk karar taslağında  “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne atıf  yapılmıştır” diyen ve  bu karar taslağına itiraz eden Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş: “Kıbrıs  Cumhuriyeti’ni  Rumlar yıkmıştır; ortada  yoktur. Rumlar silahlı saldırılar düzenleyerek   Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin  Türk kanadını  hükümet dışına  atmışlardır. Bu nedenle kararda  Kıbrıs Cumhuriyetine atıfta bulunulursa   Rumlar buna sahip çıkacak, sorun daha  da büyüyecektir” demiştir.
 Rauf R. Denktaş: “Kimseye sözümü dinletemedim. Sadece kararın  çıkarılması bir hafta geciktirilmiş oldu.  Araya İngilizler ve Amerikalılar girdi. Kıbrıs’ta akan kanın   Türk kanı olduğunu,  durdurulması gerektiğini , kendilerinin   Kıbrıs hükümeti kompozisyonunun  nasıl olması gerektiğini bildiklerini  ve bunu  garanti ettiklerini, kelimeler ve deyimler üzerinde  oynayarak  daha fazla  zaman kaybedilmemesi gerektiğini söylediler” dedi. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la ilgili Aldığı Bazı Kararların  Özellikleri ve Analitik Değerlendirmesi, s 1245, (1964-1992)
Sonuç olarak; BM Güvenlik Konseyi, 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararını Kıbrıs Türk halkını 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinden dışlayarak almıştır.. Ne yazık ki konu  186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı;  Kıbrıs Cumhuriyetini yıkmak için yola çıkan  Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin meşru Hükümeti olarak kabul eden bir karardır.. DEVAM EDECEK..