21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkan Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs Türk halkına karşı giriştikleri toplu katliamların ardından25 Aralık 1963’te Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş’ın Ankara’ya yapmış olduğu yardım çağrısının ardından ayni gün Türk Savaş Uçaklarının gerçekleştirmiş oldukları ihtar uçuşlarını bahane eden Makarios; 1 Ocak 1964’te, “Türk jetlerinin25 Aralık’ta Lefkoşa üzerinde ses hızını aşarak alçak uçuş yaptıkları için” Türkiye’yi dünya devlet başkanlarına göndermiş olduğu telgraflarla şikayet ediyordu.
Yine o günde Lefkoşa’da konuşlu Türk Alayı’nın kışlasından ayrılarak, Girne yolu üzerinde mevzilendiğini, Türk Deniz Kuvvetleri’nin Kıbrıs’a yöneldiğini dile getirenMakarios, “Garanti ve İttifak Antlaşmalarını tek taraflı feshettiğini” açıklayacak kadar ileri giderken, o günde yayınladığı bildiride Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı liderimiz Dr. Fazıl Küçük “Rumların hedefinin 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile kurulan düzeni ve ortak devleti yıkmak istediğini” dile getiriyordu..
Makarios’u ve Rum Bakanları Kıbrıs’ın Hükümeti olarak gören İngiltere’nin İngiliz Sömürgeler Bakanı DucanSandy; Kıbrıs’taki İngiliz Yüksek Komiserliğine 4 Ocak 1964’te gönderdiği telgraftaBM Genel Sekreteri U Thant’ın Kıbrıs’a BM Temsilcisi göndermek istediklerini ve bunun da Kıbrıs Hükümeti’nin onayından geçmesi gerektiğini bahane ederek kararın, Dr. Küçük’ten gizli tutulması talimatını veriyordu..
21 Aralık 1963’te Rumların Kıbrıs Türk halkına karşı Yunan Askeri Alayı desteğinde gerçekleştirdiği Kanlı Noel saldırılarının ardından Kıbrıs sorununun15 Ocak 1964’te önce Londra’ya daha sonrasında da BM Güvelik Konseyine taşınmasının ardından alınan ve Kıbrıs sorununun bugünlere taşınmasına neden olan 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararındaBarış Kuvveti ile ilgili 4. Paragrafında “Kıbrıs Hükümetinin muvafakati ile Kıbrıs için BM Barış Gücü kurulmasını tavsiye edilmiştir.
BM Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararını, ‘Enosis’ dışında elde edilebilecek en iyi sonuç olarak değerlendiren Makarios: “Artık Türkiye, gelecekte Garanti Antlaşmasını işleterek müdahale tehdidinde bulunamaz” demişti.
1980’li yıllarda ABD’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi olan Nelson Ledsky’nin Rauf R. Denktaş’la arasında geçen bir diyalogta Rauf R. Denktaş, Ledsky’ye BM Güvenlik Konseyi’nin Rumları meşru hükümet olarak tanıyan 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararın haksızlığından bahsetmesi üzerine Ledsky: “1964’ün dosyalarını incelettim. BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan bu kararın hukuki temellere dayanan bir karar olmadığı, siyasi mülahazalarla alınmış bir karar olduğunu tespit ettim” demesi dikkat çekiciydi… Kaynak: SoyalpTamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la ilgili Aldığı Bazı Kararların Özellikleri ve Analitik Değerlendirmesi, s 1245 , (1964-1992)
BM Güvenlik Konseyinin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından oluşan Rum Yönetimini; 16 Ağustos 1960 Anlaşmalarıyla oluşan “iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak kabul etmesidünden bugüne Rum-Yunan ikilisini çözümsüzlükte ve Enosis’e giden yolun açılması mücadelesinde cesaretlendiren en önemli etkenolmuştur.
Aslında BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının ihlalinden başka bir şey değildir. Kaldı ki bu karar “Egemen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne atıfta bulunarak, tüm tarafları adanın toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına” saygı duymaya davet ediyordu.186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı; Kıbrıs Cumhuriyetini yıkmak için yola çıkan Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin meşru Hükümeti olarak kabul eden bir karardır. 186 sayılı karar; Kıbrıs Türk halkını Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlayarak alınan bir karardır.
BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararının ardından 4 Nisan 1964’te Kıbrıs’ta göreve başlayan BM Barış Gücü , Rum-Yunan silahlı saldırıları karşısında etkisiz kalır ve de Barış Gücü askerleri şahitlikten öte görev yapmazken; Rum-Yunan ikilisinin Ada genelinde yer alan silahlı saldırıları nedeniyle Kıbrıs Türk halkı yüzlerce şehit ve binlerce yaralı verirken Kıbrıs Türk halkı 103 köyden göç etmek durumunda kalırken, yine ayni günlerde gizlice adaya çıkan Yunan askerlerinin sayısı 20 000’ne ulaşacaktı..
Ne yazık ki o günde 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitliğine ve ortaklığına dayalı olarak ilan edildiğini BM Güvenlik Konseyi aldığı 186 sayılı kararı ile gözden kaçırmasıyla birlikte Kıbrıs sorununun bu günlere taşınmasına yol açacaktı..
BM Güvenlik Konseyi’nin konu 186 sayılı kararı ile, Kıbrıs sorununu yaratan Rum tarafını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınması, meşru devlet olarak kabul etmesinin ardından Rum liderliği Kıbrıs’ta siyasi bir çözüme ihtiyaç duymayacak, çözümsüzlükten rahatsız olmayacak ve silahlı saldırılarını ve katliamlarını tüm adaya yayacaktı..
Ne yazık ki Rum liderliği, dün olduğu gibi bugün de Makarios’un hedeflediği Enosis’e giden yolda yürümeye devam etmektedir. Makarios, Kıbrıs’ta Enosis’i hedefleyen yolda Akritas Planını uzun vadeli bir mücadele stratejisini öngören esaslar üzerine oturtmuştu.
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından Kıbrıs Türk halkı, Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek TMT etrafında bütünleşerek 11 yıl boyunca büyük mücadeleler vermiştir. 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile uygulamaya konulan Akritas Planının son perdesi Iphestoss Planı idi.. 1974’te uygulamaya konulan Iphestos Planının hedefi Kıbrıs Türk halkının evlerindeki evcil hayvanlarına varıncaya kadar imha edilmesi ve Adanın Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmekti.
Enosis’e giden yolda Türkiye’nin tepkisini çekmek istemeyen ve zamana oynamaya başlayan Makarios’a karşı Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı 15 Temmuz 1974’te düzenlediği darbenin ardından göreve getirilen EOKA’cıNikosSampson tarafından 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devleti ilan edilir.
Büyük Türk Milletinin 2. Bir Girit faciasını göze alması mümkün değildi. Nitekim Başbakan Bülent Ecevit ve başbakan Yardımcısı Necmeddin Erbakan’ın işbirliğiyle TBMM’nin oy birliğiyle aldığı kararın ardından Garanti Antlaşmaları çerçevesinde Anavatanımız Türkiye’nin düzenlediği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu.
Yıllarca devam eden görüşme sürecinden olumlu bir sonuca varılamaması üzerine 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Sonuç olarak; 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmanın verdiği rahatlık içinde olan Rum liderliği 3 Haziran 1968’de Rauf R. Denktaş ve Klerides arasında başlayan toplumlararası görüşme süreci ilerleyen günlerde federasyon görüşme sürecine dönüşecek ancak Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle konu federasyon görüşme süreci 07 Temmuz 2017’de bir kez daha başlamamak üzere sona ermiştir.
Gelinen noktada Kıbrıs Türk Halkına düşen görev Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını sağlamaktır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…