Fransız Lider Macron’un Çin ziyaretindeki açıklamalarında, Avrupa için ABD’den ayrı özerk politikalar istemesi AB’yi böldü. Macron, bazı liderlerden destek almasına rağmen, özellikle Doğu Avrupa ülkeleri ABD ile birlikte hareket etmek istediklerini sert bir biçimde dile getirdiler. Macron’un AB için ‘Stratejik Otonomi’den söz etmesi büyük tartışmalara yol açtı. AB’nin askeri gücü ABD ve NATO müttefiklerinin gücü ile kıyaslanamayacak derecede zayıf... AB’nin ABD ile olan ittifaka bağlılığı bayağı yüksek. Orta ve Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri ABD ile daha da yakın bir ittifak kurulmasını istiyor.  Yani, Macron’un görüşlerine karşı çıkanlar çoğunlukta. Macron gibi düşünen AB liderleri ise azınlıkta. Ancak, AB adlı kuruluşda bir politik kavga, belirgin bir siyaset tartışması, bir çatlağın habercisi.
AB kuruluşu içindeki büyük ekonomik sorunların gün geçtikçe artmasına bir de dış politikadaki belirsizlik eklenince  bu kuruluşta çatlağın başladığı görüşü gün geçtikçe daha da ağırlık kazanmaya başladı. Macron’un açıklamasına rağmen, AB’nin ABD ile olan bağlılığının yüksek seviyede olduğu kesin. Ancak, Macron açıklamasının AB içinde siyasi bir bunalıma yol açtığını ve bu bunalımın bir siyasi krize dönüşebileceği de bir olasılık olarak düşünülebilir. Rusya-Ukrayna çatışmasını sonlandırmak için Çin’in de aktif bir rol alma olasılığı yok gibi. Bu konuda Çin’in hiçbir adım  atmayacağı da söylenebilir. Macron olayı, falso üstüne falso yapan bir lider imajına çok yaklaştı. AB’nin dış politikada etkin olamadığını ve bu yeni gelişmenin kuruluş içinde çatlağın büyümesine yol açabileceğini göstermektedir. Azınlıkta olsalar bile, AB içinde bir kesim ise ABD’yi sürekli desteklemekten daha başka bir politika uygulama zamanının geldiğini iddia etmekte... Kesin olan şu ki, AB içinde bir bölünme başlamıştır. Ancak, diğer bir görüş ise Macron’un  açıklamasının kısa sürede unutulacak bir politik gelişme olarak değerlendirmekte...