Anavatan sayesinde refah içinde yaşayan, sefa süren, şan şöhrete kavuşan ,makam elde eden , özel sektörde sivrilen, istikrarlı bir gelire sahip olan,can ve mal korkusu içinde olmadan güven ve huzur içinde yaşayan kişilerin, her...

Anavatan sayesinde refah içinde yaşayan, sefa süren, şan şöhrete kavuşan ,makam elde eden , özel sektörde sivrilen, istikrarlı bir gelire sahip olan,can ve mal korkusu içinde olmadan güven ve huzur içinde yaşayan kişilerin, her ne pahasına olursa olsun Rumlarla birleşmemizi sağlayacak bir anlaşma yapılmasını şiddetle savunmalarını anlamakta gerçekten zorlanıyorum.

Güneydeki yetkililerin açıklamalarından, bizimle eşit ortaklık kurmaktan yana olmadıklarını, sadece Türkiyeyi adadan uzaklaştırmak ve böylece egemenliklerini kuzeye yayabilecekleri bir çözümü dayatmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Rumlar, ,istek ve  niyetlerini gizlemek gereği bile duymamaktadır.

Rum siyasi partileri, Akıncının ‘ KKTC Federal Kıbrısın eşit üyesi olacaktır (halkinsesikibris.com 17/11/2015) sözlerine bile tepki göstermiştir.

Ayrıca Akıncının, Annan Planının reddedilmesi nedeniyle, bu plana atıfta bulunarak beğenilen maddelerin kazanılmış hak olarak kabul edilemeyeceğini açıklamasına güneydeki siyasiler, ‘Tahrik edici ve uzlaşmaz diyerek ( halkinsesikibris.com23/12/2015)tepki gösterdi.

Bir de Rum tarafı bizimle masada görüşürken, yabancı ülkelerle askeri tatbikat ve  işbirliği anlaşmaları yapıyor. Yabancı ülkelere askeri üs vermeye kalkışıyor.

Kuşkusuz Türk tarafında, dengeli ve adadaki varlığımızı sürdürmemizi risk altına sokmayacak bir çözümü istemeyen yoktur.

Ancak KKTCde  bir çok kişi bizim müzakerecilerin,1958li yıllardan beri Rumların sebep olduğu kayıplarımızı ortaya koymakta çekingen davrandığı inancındadır.

Rumlar,1955, 1963 ve 1974 olaylarını başlatmasalardı hiçbir can ve mal kaybı olmayacaktı. Bu nedenle sebep oldukları kayıplar için, bedel ödemeyi kabul etmesi gerekir.

Öte yandan Rum saldırıları başarılı olsaydı, kazanımlarından vazgeçmeyecek ve kayıplarımız için bizimle görüşmeye bile yanaşmayacaktı.

Nitekim Rum lider Kleridis,Küçük Kaymaklıyı, 1963te savaşta kazandığını ileri sürerek, oradan ayrılmak zorunda kalan  Türklerin geri dönmesi için liderlerimizin talebini reddetmişti

Bu nedenle Rumların geçmişte yaptıklarını göz ardı etmesi mağduriyetimizi dikkate almaması ve şimdi mülkiyette ilk  tercih hakkına sahip olmakistemesi ,kabul edilemez.

Rumların gizlemek ihtiyacı bileduymadığı  niyeti karşısında; KKTC de aklı başında olan ve gerçekleri göz ardı etmeyenlerin, eyalet yerine iki eşit kurucu devleti, iki bölgeliliğin sulandırılmamasını,anavatanın fiili  garantisini, ayrı egemenliğe ve ayrılma hakkına sahip olmamızı isteyenlerin, çözüm düşmanlığı ile suçlanarak susturulmak istenmesi iyi niyetli bir davranış değildir.

Çünkü Rumların dayatmaya çalıştıkları çözümün, bize hiç bir şey kazandırmayacak. Aksine devletimizi, özgürlüğümüzü, kaybetmemize, Rum çoğunluğun hegemonyası altına girmemize ve adadaki varlığımızı risk altına sokacak. Rum mallarında oturanlar suçlu ve borçlu oldukları gerekçesiyle yargılanacak, Üniversiteler gayri yasaldır gerekçesi ile kapatılacak, ayni ülkede iki acente olamayacağına göre, Türk şirketlerinin elindeki dış acentelikler iptal edilecek. Ekonomimiz çökertilecek, göç  ile azınlık olmak seçenekleri ile karşı karşıya kalacağız.

Halen, KKTCnin yıkılmasını, bizi rakip ve düşman gören Rumlarlaher nasıl olursa olsun, birleşmemizi savunanların, öte yandan anavatanın kendi kendimize yeterli olmamız için bize yardım elini uzatmasını, hatta su getirmesini bile iç işlerimize karışmak, irademizi elimizden almak ve bağımlılığımızı artırmak olarak göstermesi, iyi niyetli bir tutum olmaması yanında,çelişkili bir  davranış, vefasızlık, ve ikiyüzlülüktür.

 

Halen, bize ait bir coğrafyada,can ve mal korkusu olmadan rahat ve barış içinde yaşayabilmemizi sağlayan anavatanla aramızı açmak çabasında olanlar, halkımıza hizmet etmemekte, aksine zarar görmesine sebep olmaktadır.