Kıbrıs sorununa ilişkin müzakereler 1968de Beyrutta başladı .Bazen
Kıbrıs sorununa ilişkin müzakereler 1968de Beyrutta başladı .Bazen kısa süreli duraklamalar oldu, bazen koptu ve neticede müzakere süreci Denktaş-Makarios, Denktaş Kiprianu, Talat-Hristofyas, Eroğlu-Hristofyas, Eroğlu-Anastasiadis ve günümüzde sayın Akıncı ile Anastasiadis arasındaki görüşmelerle bir noktaya kadar geldi. Yakın geçmişte görüşmelerde geçmişe kıyasla ilerlemeler kaydedildiğine dair beyanatlar var!...
Anastasiadis, Akıncının seçilmesiyle görüşmeler bir ivme kazandı ancak Türkiyeden elle tutulur tavizler beklediklerini dile getirerek “Dikenli konular mevcudiyetini koruyor. Mülkiyette ilerleme vardır , ancak ilerlemeyi engelleyen sorunlar var olmaya devam ediyor…” demişti.
Sayın Akıncı, İlerleme çok, ancak daha gidilecek engebeli yol var, can alıcı konular üzerinde uzlaşıya varılmış değil, ama umutlar tükenmiş değildir, diyor.
Yakın geçmişte yine GKRY lideri Anastasiadis: “…Karşı taraf mantıklı olursa ve gerekli, tavizleri yapılarsa Kıbrıs sorunu yarın bile çözülebilir…” dedi.
Garantiler Kıbrıs Türk halkı için , KKTC için çok önemli bir konudur. Yunanistan garantör devlet olmak istemiyor. İngiltere öteden beri “siz kendi aranızda anlaşınız, ben size uyarım” diyor. İngiltere sadece kendi üslerini düşünüyor. Çok iyi bilinmelidir ki garantiler, Kıbrıs Türk halkının olmazsa olmazıdır.
Rum-Yunan ikilisi Türkiyeyi ikna edebilmek için AB üyesi olmanın avantajlarını kullanmaya çalışıyor. Rumlar sadece ABni değil, ABD ve diğer büyük güçleri de devreye koyuyor.
Garantiler , Rum-Yunan ikilisinin korkulu rüyasıdır.Unutmayalım ki 15 Temmuz 1974de Yunan askeri Cunta Yönetiminin desteğinde RMMOnunEnosisi bir an önce gerçekleştirmek amacıylaMakariosa karşı gerçekleştirdiği darbenin ardından devlet başkanlığına getirilen Sampson daha ikinci gününde Kıbrıs Helen Cumhuriyetini ilan etmesiyle birlikte Rum Radyoları “Burası Kıbrıs Helen Cumhuriyeti” diyecek kadar ileri gitmişlerdir.
1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkı TMT etrafında bütünleşerek , anavatanına güvenerek mücadele vermeseydi, anavatanımız Türkiye 1974de Kıbrıs Türk halkının imdadına yetişmeseydi, Kıbrıs Türkü bugün Atlılar, Muratağa, Sandallar, Türkeli ve Taşkentte olduğu gibi toplu mezarlarda olacaktı…
Kıbrıs Türk halkı ve anavatanımız Türkiye için garantiler önemlidir. Kıbrıs Türk halkının güvenliği yanında anavatanımız Türkiyenin Kıbrıs üzerindeki hakları söz konusudur. Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçmeyecektir.
Uluslararası anlaşmalara rağmen, Güney Kıbrısta türlü askeri anlaşmalar yapılmıştır. Bazı ülkelerin Doğu Akdenizde çeşitli nedenlerle Savaş Gemileri ve uçakları dolaşmaktadır. GKRYnin Yunanistan, Mısır ve Israil ile yaptığı savunma İşbirliği anlaşmaları vardır, şimdilerde Rusyaya Bafta askeri üs verilmesi düşünülüyor. Güney Kıbrısı kısa süre ziyaret eden Fransa Baf Havaalanını Suriye için kullanma karşılığında Kıbrıs sorununda size her türlü desteğe hazırız demiştir.22 Aralıkta Güney Kıbrısla Fransa arasında , Kıbrısın Güney Doğusundaki deniz bölgesinde uluslararası bir ortak arama-kurtarma tatbikatı icra edildi. Tüm bunlar uluslararası anlaşmalara aykırıdır…
Sonuç olarak ; Kıbrısta hakları bulunan anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisi mutlaka devam etmelidir. Türkiyenin Ortadoğu ve Doğu Akdenizdeki hakları vardır, bunlardan vazgeçemez, Türkiye Doğu Akdenizden dışlanamaz.
Anastasiadis , “…Karşı tarafın mantıklı olur ve tavizler vermesi durumunda çözüm bir günde de olabilir…” sözü, hayalden öte birşeydir….
Ne kadar da kolay söylemler!…..