Ekim 2020 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde “Kıbrıs’ta Federal Çözüm Arayışına Hayır.. Çözüm, Eşit Egemenlik Temelinde Ada’da  Bağımsız ve Egemen İki Devletin Varlığı Olgusu Üzerine Kurulmalı” diyen  ve  bu  söylemleriyle 18 Ekim 2020’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5’nci Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından Lefkoşa Saray Önü’nde UBP binası balkonundan  yapmış olduğu konuşmasında sayın Ersin Tatar:
“Masada Ezik değil, Başımız Dik Duracağız. Anlaşmaya Varız, Ancak Şartları Biz Belirleyeceğiz” demişti..
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve tanınması gerektiği yönünde verdiği mesajların arkasında duran sayın Ersin Tatar ilerleyen günlerde  27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleşen 5+BM Konferansında Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğine, egemenliğine, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkan bir tavır sergilemeye devam edecekti.
Yine o günde  gerçekleşen  5+BM gayrı resmi  Kıbrıs Konferansının sona ermesinin ardından KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu “KKTC’nin  Egemen Eşitliğe Dayalı , İki Devletli Siyasi Çözüm Önerisine  Çok Güçlü Bir Destek Vermeye Devam Edeceğiz, KKTC’nin  Bağımsızlığı, Egemenliği ve Siyasi Eşitliği Konusunda Ödün Vermeyeceğiz” demişti..
O günde ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis: “BM kararları, Uluslararası Hukuk ve AB Hukukuna  uygun olarak Cenevre’ye gidiyoruz.  Kıbrıs’ı iki bölgeli, iki toplumlu bir Federasyon’da  yeniden birleştirme müzakerelerini sürdürmeye kararlıyız” ifadelerini kullanmıştı..
Netice itibarıyla   Megali İdea hayalleri içerisinde yaşamaya devam eden Kıbrıs  Rum halkı ile Kıbrıs Türk halkının ayni devlet çatısı altında yaşaması söz konusu olamaz..  Rum-Yunan ikilisinin hedeflediği siyasi çözümde öncelikli hedefleri Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmektir.
Rum-Yunan ikilisinin ve onlara destek verenler;  Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devletin varlığını görmezden gelemezler ve de gelmemelidirler ve  iki devletin  iki devletin yan yana yaşaması gerektiğini  kabul etmek durumundadırlar..
1 Ocak 2022 tarihli Halkın Sesi gazetesinin 8. Sayfasında  yer alan habere göre “Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin yazılı önerileri ile Kıbrıs’ın ikiye bölünmesi ve tam olarak kontrol altında bulunan, tırnak içinde, bağımsız bir Kıbrıs Türk devletinin kurulması olan tarihi hedefleri resmileşti, resmileştirildi” diyen Anastasiadis;  “Hedefinin Cumhuriyetin yapısını korumak olduğunu” vurguladı.
Anastasiadis’in mesajı özetle şöyle: “Maalesef , işgalin sona ermesi ve yurdumuzun yeniden birleşmesine yönelik kararlılıkla harcadığımız  çabalarda herhangi bir ilerleme olmadan bir yıl daha geçti.” Dedi.. Nisan ayında  Cenevre’de yapılan resmi olmayan toplantı ve Eylül ayında iki liderin Genel Sekreterle  ortak toplantısı, çıkmazın sona ermesine yol açmadı. Çünkü Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin yazılı önerileri ile Kıbrıs’ın  ikiye bölünmesi ve tam olarak kontrol altında bulunan, tırnak içinde, bağımsız bir Kıbrıs Türk devletinin kurulması olan tarihi hedefleri resmileşti, resmileştirildi..
.. 2017 yılının Temmuz ayında Crans Montana’da olup bitenler için BM’nin   tutanaklarının  son dönemde aynen yayınlanması ve 13 Aralık’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşması sırasında bunların Türkiye  Dışişleri Bakanı tarafından teyit edilmesi, aksini söyleyen bazı çevreleri yalanlamaktadır. Ayni anda  Kıbrıs sorununun çözümü için yıllarca süren müzakerelerdeki zaman zaman meydana gelen çıkmazların sebeplerini ispatlamaktadır. “Hedef; Cumhuriyetin Korunmasıdır”.
..Değerli Vatandaşlar, “Türkiye’nin kabul edilemez taleplerine ve hem işgal hem de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin denizdeki haklarının tartışma konusu yapılmasıyla Birleşmiş Milletlerin kararlarını ihlal eden olup bitenlere rağmen, “size yurdumuzu yeniden birleşecek ve işgal ordusundan veya üçüncü ülkelere her türlü bağımlılıktan kurtaracak işlevsel ve sürdürülebilir bir çözümün bulunmasına yönelik kararlılığımız ve ısrarımızın geriletilemeyeceğini temin etmek istiyorum…
.. Avrupa Birliği’nin bize sağladığı imkanlarının değerlendirilmesi, geleneksel olarak dostumuz olan ülkeler ile  bağlarımızın muhafaza edilmesi, bölgedeki tüm ülkelerle  geliştirdiğimiz  stratejik işbirlikleri ve Atlantik ötesi yeni dostlarla izlediğimiz  çok yönlü dış politika, bu kapsama dahil edilmektedir..
.. Hedef, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası ve ayni anda bizi Üst Düzey Antlaşmaları, BM kararları ve Avrupa müktesebatı temelinde kalıcı bir çözüme götürecek yaratıcı bir diyaloğun yeniden başlamasının  koşullarının  yaratılmasıdır. Her iki toplumun beklenti  ve endişelerine cevap verecek bir çözüm” denilmekteydi.
Ama ne yazık ki hala daha  Rum-Yunan ikilisi “Kıbrıs sorunu 1974’te başlayan bir işgal sorunudur” demeye devam ediyorlar. Tarihi gerçekleri, Megali İdea hayalleri nedeniyle ortaya çıkan Kıbrıs sorununun nedenlerini saptırarak Kıbrıs sorununun 20 Temmuz 1974’te başladığı yönündeki söylemlerine ısrarla devam ediyorlar.
12 adalar, Girit, Rodos, bin bir entrika ile Yunan egemenliğine sokulurken, Türkiye bir  yay gibi Ege Denizi’nden kuşatılmıştır. Kuşatmanın Akdeniz’den tamamlanması için  Kıbrıs’ın da Yunan egemenliğine  girmesi ve yayın Güney’inin de  tamamlanması gerekmektedir.  İşte Kıbrıs’ta “Yunan Sorununun”  temel nedeni budur ve Yunanistan da bu  yayılma stratejisini Megali İdea adını verdiği Milli bir hedef çerçevesine  oturtmuş bulunmaktadır..
Kıbrıs sorunu, Rum-Yunan ikilisinin  Megali-İdea hayallerinden  kaynaklanan  Kıbrıs sorundur,  Rum liderliğinin iddia ettiği gibi 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile başlayan bir sorun değildir..
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ile Kıbrıs’a Barış Gücü askeri gönderilmişti!.. Neden ? Çünkü Rum-Yunan ikilisi 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile  Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmek için silahlı saldırılara ve katliamlara başlamış ve Kıbrıs sorunun BM Güvenlik Konseyi’ne taşınmasının ardından bu karar alınmıştı..  Rum-Yunan ikilisinin gerçekleştirmiş oldukları 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları Kıbrıs Türk halkına yönelik soykırım girişimidir..
 Sonuç olarak;  Rum-Yunan ikilisi dün olduğu gibi bugün de Megali İdea hayallerinden kaynaklanan Kıbrıs sorununu gözden kaçırmaya çalışmaktadırlar. Kıbrıs sorunu, GKRY Başkanı Anastasiadis’in iddia ettiği gibi  20 Temmuz 1974’te başlayan bir sorun değildir, Rum-Yunan  ikilisinin Megali İdea hayallerinden kaynaklanan bir sorundur.
Kıbrıs sorunu ile ilgili  uzun yıllar devam eden federasyon görüşme süreci 07 Temmuz 2017’de Crans Montana Konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasıyla birlikte tarihin derinliklerine gömülmüştür..
Kıbrıs Türk halkı, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde yaşatmak ve tanınmasını sağlamak azminde  ve kararındadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..