Adayları tanıyoruz ama özellikle Kıbrıs sorununa çözüm arayışındaki görüş ve yaklaşımlarının doğuracağı sonuçlarının farkında mıyız emin değilim.
Anketler de bir yerde toplumun bunlara odaklanmasının ve sorgulamasının önüne perde çekiyor.
Örneğin, ilk anda abartılı bir cümle gibi geliyor ama düşünürseniz, Akıncı ile Tatar Kıbrıs konusuna çözüm arayışında durdukları noktada sonuç olarak ‘’4x3’’ ile ‘’6x2’’nin farkı kadar fark vardır.
Akıncı’nın Türkiye ile olan ilişkisi ve Rum’un kabul etmeyeceğini neredeyse tasdiklediği ortak federal devletteki ısrarı ile Tatar’ın herhangi bir anlaşmaya uzak duran söylemleri ve sırtında taşıdığı parti yükü ayni sonucu verecektir.
Bir düşünün lütfen.
Çok farklı söylem ve zıt görüşlere sahip olsalar da sonuç olarak dönüp dolaşıp ayni noktada, statükonun devamında buluşuyorlar. Farklı rakamların çarpımı ile ulaşılan ayni sonuç misali.
Seçim gününe kadar yapılacak anketlerin ne dediğini bir kenara koyun.
Anketlerde farklı bir şekilde önde olduğu söylenen Akıncı ve Tatar gerek söyledikleri ve gerekse sırtlarında taşıdıkları bohça ile çözüme yönelik en ufak fark yaratacak siyaset yürütmeleri mümkün müdür?
Görmek isteyen için bu sorunun cevabı ayan beyan ortadadır. Bunu biliyoruz. Denedik ve gördük.
Biz yapacağımız tercih ile bir tekrarı mı hedefliyoruz?
Seçim sürecinde derinlemesine bunun sorgulanması lazımdır.
Anketler bir yerde buna engel teşkil etmek işi oldubittiye getirmek için araç olarak kullanılmaktadır.
Bundan dolayı anketlere rağmen ikinci tura kalma şansı olan diğer adayların ne dediğini iyi dinlemek ve sorgulamak için onlara alışılagelmiş yöntem dışında toplum önünde fırsat vermek lazım.
Söylenen ve yazılanlara göre federasyon dışında çözüme kapalı olan Erhürman, Akıncı ile ayni noktadadır. Erhürman’a, Akıncı ile arasındaki farkın özde mi yoksa yaklaşım ve Türkiye ile olan ilişkilerde mi olduğunu anlatması için fırsat verilmesi yerinde olur.
Örneğin Akıncı-Erhürman arasında yapılacak ikili bir açık oturum her iki aday adına farkın nerede olduğunu anlamak adına ciddi katkı sağlamaz mı?
Adayların içinde Özersay farklı çözüm modellerini konuşmaya en yatkın ve fikir zenginliği açısından en donanımlı olanı algısı taşımaktadır.
Özersay tecrübesi ve ilişkiler açısından adaylar içinde Türkiye ile eşgüdüm içinde rahatlıkla çalışabilecek konumdaki aday olduğu düşünülmektedir.
Vadettiklerini nasıl yapacağını bunların ne derece gerçekçi olduğunu anlatması ve savunması için fırsat verilmelidir.
Bunu da Özersay’ı tek başına televizyona çıkartmak ile değil ‘’ikili’’ açık oturumlarla sınayarak görebiliriz. Özersay’ın, Tatar, Akıncı ve Erhürman ile ikili açık oturumlarda örneğin Maraş açılımını tartışmasını istemez misiniz?
Özersay, federasyon çerçevesindeki görüşmelere bırakıldığı yerden devam etmek yerine ‘’iş birliği’’ diye adlandırdığı bir yöntem ile devam edilmesini önermektedir.
Bunu Rum ile neye dayanarak nasıl yapacağını, ‘’iş birliği’’ ifadesiyle neyi kastettiğini ikili açık oturum ile tartışarak anlatmasını beklemek hakkımız değil mi?
Aynı durum Federasyon fikrini çözüm modeli olarak görmeyen Arıklı ve son anda aday olan Denktaş için de geçerlidir. Tatar ve Özersay’dan görüşlerinin ve yaklaşımlarının ve hatta yetkinliklerinin nerelerde ayrıştığını anlatmaları için ikili açık oturumlarla onlara da fırsat verilmesi gerekmez mi?
Tatar’ın tek başına Akıncı ve Erhürman ile ayrı ayrı katılacağı ikili açık oturumlarda Kıbrıs konusuna hakimiyetini görmek istemez misiniz?
Arıklı’nın söylemlerinin gerçeğe ne derece yakın olduğunu karşısındaki aday ile birebir yapacağı ikili açık oturumlarda test etmek istemez misiniz?
Anketlerin ortaya çıkardığı algı operasyonları ile bir yerde tüm bunların ortaya çıkmasının önüne geçilmek isteniyor.
Demokrasimiz adına buna fırsat vermemek adına ikili açık oturumlar ile buna önlem almak ilerisi için de doğru bir adım olur. Bize özgü bir gelenek hayata geçmiş olur.
***
Halk kendi derdinde sinmiş açık oturumlarda adayları görmeyi bekliyor durumdadır.
Hayat bir öncelikler mücadelesi olduğu için içinde olduğumuz görülmemiş ekonomik şartlar altında son derece makul ve doğru olan da budur.
Bunun için anketlerde Akıncı-Tatar ikilisi önde gözükseler de diğer adayların son ana kadar şansı olacaktır.
Toplum nezdinde adayların boyunun ölçüsü ve özgün ağırlığını taşıyıp taşıyamadığının ortaya çıkacağı er meydanı yapılacak olan açık oturumlar olacaktır.
Klasikleşmiş tüm adayların katılımı ile yapılan açık oturumlar zaman yönetimi ve konuların dağılması açısından efektif olmama ihtimali yüksektir.
Bunun için tüm adayların katıldığı açık oturumlar yerine adayların süre olarak çok daha kısa ama ‘’ikili’’ olarak çıkıp özellikle Kıbrıs sorununa çözüm arayışında örtüşen ve farklı olan görüşlerini karşılıklı sorgulayarak tartışması son derece faydalı olacak bir öneri olarak değerlendirilmelidir.
Sosyal mesafe kurallarına uyum açısından da böyle bir yönteme ağırlık verilmesi günümüz koşullarına çok daha uygun olmaz mı?
Anket şirketlerinin yapılan anketleri manipüle etmeye açık olduğu mesajı vererek adaylar arasında dolaşmaları ve bunu kendilerine birer para kapısına çevirdikleri dedikodunun ötesine geçmiştir.