Biat kültüründe yaratılan güç algısı ile iş görülür. Bir noktadan sonra söze gerek kalmaz.
Yaratılan algı kazanan ile kaybedenler arasında marjinal de olsa fark yaratan güç olgusundan çok daha önemlidir.
Güç zehirlenmesi ile örneğin bir seçim öncesi hiyerarşinin tepesindekilere bir söz verilmiş ve başarılamamışsa bunun zafiyet göstergesi olarak görülebilecek olmasına ciddi kafa yorulur. İş şansa bırakılmaz.
Biat kültürü yaratılan güç algısından beslendiği için kazara da olsa çomak sokuldu mu emsal olur diye orantısız derecede büyük reaksiyon gösterilir. Biat kültüründen habersiz olanlar buna pek anlam vermezler. Haberi olup sahada seçmeni korku ile canlı tutanlar, tehdit ile harekete geçirenler, mağduriyet ile işaret ettiklerine yönlendirenler de arka plandaki maddi çıkar ilişkisinden bihaber milli bir hedefe hizmet ettiğini düşünür. Biat kültüründeki görevler ayrılığı ilkesinin bir gereği de budur.
Örneğin UBP genel başkanlığını kimin kazanacağı ya da Cumhurbaşkanının kim olacağı yüksek tepelerde oturan birilerine söz verilmişse ve bunun tersi bir sonuç tecelli ederse, biat kültürü dünyasında problem olur.
En son yapılan kurultay sonrasında ve yaklaşan kurultay öncesinde aday olmaya niyet edenlere uygulanan yaklaşımı gördünüz. Konu mevzu bahis olan genel başkanın kim olduğu değil murat edilen siyasi bir sonucun alınamamasıdır.
Bunun sözünü verenlerin yerine “yeni santrafor” arayışına kadar yolu olan bir konu kategorisindedir biat kültüründe.
Hani hepsi bitti de niye böyle davranıyorlar hiç mi koskoca ülkenin uzun vadeli çıkarlarını düşünmüyorlar diye rasyonel bir açıklama arayışındaysanız bunu da dikkate alın derim.
Bir önceki seçimli kurultayda seçilmiş ve sonrasında topal ördek konumuna sokulmuş Başbakana yapılan muamelenin belki ilk anda akla gelmeyen başka bir sonucu daha vardır.
UBP’nin başına istenilmeyen bir kişi seçildiğinde maruz kaldığı muamelenin ayyuka çıkması yalnızca UBP’lilere ibret olsun diye yapılmıyordur.
Ola ki UBP değil de başka partilerden oluşacak bir koalisyon cephesi karşısında olacak olanları varın siz düşünün mesajı da verilmiş oluyor.
Son bir nokta daha vardır ki biat kültürünün olmazsa olmazıdır.
Seçilmesi tüm telkinlere rağmen engellenemeyen kişi seçilirse görevde onu
manevi açıdan cezalandıran farklı bir muameleye tabii olur. Bu vesileyle desteklenen diğer adayın da gönlü alınmış olur. Kazananı olması gerektiği şekilde yeni görevinde bir kucaklama algıda güç kaybına sebep olduğu düşünülür. Racona terstir çünkü biat kültürüne uygun olacak şekilde Türkiye devletini temsil edenlerin ipiyle bir yere çıkmaya insan bulmakta zorlanılacağı düşünülür.
O ipin bir ucu da seçmenin elindedir. Sandık önüne geldiğinde ben değil de başkası yapsın demeden ipin diğer ucuna sıkı sıkıya asılsa, bu “garagözlüğe” son verilmiş olur. Gel gör ki ipin bir ucunu biz ellemediğimiz için gördüğümüz muamele de bize revadır.