Değerli okurlar, tasada ve kıvançta birlikte ağlayıp, birlikte güldüğümüz ve özellikle ekonomik olarak nerdeyse tamamen bağımlı olduğumuz  ve oradaki her gelişmenin biz Kıbrıs Türk halkını derinden etkileyen ülke olarak Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti`nin  mevcut ekomomik tablosunu kısaca irdelemek gerekir kanısındayım.

Özellikle son on yılda dış ticaret açığı alabildiğine artmıştır. Dış ticaret açığı bir ülkenin bir yıl içerisinde yapmış olduğu ihracatı ile ithalatının farkına  “dış ticaret dengesi denilmektedir “. Eğer söz konusu ülkenin ihracatı ithalatından büyük ise  “dış ticaret fazlası “ ortaya çıkmakta iken ,tam tersi durumda yani ,söz konusu ülkenin ithalatı ihracatından fazla ise “ dış ticaret açığı ortaya çıkmaktadır.

Türkiye İstatistik kurumunun  hazırlamış olduğu yıllara göre dış ticaret rakamları incelendiğinde Türkiye Cumhuriyeti; nin 1947 yılından itibaren kesintisiz olarak dış ticaret açığı verdiği görülmektedir.

Bu şu anlama gelmektedir:

Türkiye 1947 yılından itibaren her sene ihraç ettiği ürünlerden daha fazlasını ithal etmiştir.

1995 yılında 14.Milyar dolar olan Türkiye nin dış ticaret açığı, 2014 yılı sonunda bu rakam 85. Milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Yukarıda kısaca belirtmiş olduğum dış ticaret açığı rakamları da göstermektedir ki  Anavatanımızın ekonomisi hiçte yurttaşlarımıza anlatıldığı gibi değilmiş.

Çok bilmiş bazı yöneticilerin var olan durumu manipüle ederek halktan gerçekleri gizlemeleri hangi akla hizmettir anlamak mümkün değildir. Çünkü ekonomi canlı bir organizma gibidir. Sürekli geliştirilmeli ve güncelleştirilmelidir.

Ancak bu yapılmayıp Türk halkına mayıs 2013 tarihinde  420. Milyon dolar olan İMF ye son taksidin  ödenmesiyle Türk ekonomisinin dış borçtan kurtulduğunu iddia etmek insanlarımızın zekasıyla alay etmeyle EŞDEĞERDİR diye düşünmeliyiz.

Değerli okurlarım;

 Mevcut bu sürdürülemez durumu  kamufle etmek için  son yılarda özellikle İRAN ve bazı ARAP ülkelerinden kayıt dışı para akışına  izin verilerek TÜRKİYE , mayalı hamur misali kabarık HORMONLU suni büyüme rakamları ile şişirilmiştir.

Türkiye’ye son 10 yıldır giderek artan miktarda kaynağı belirsiz döviz giriyor. Paranın nereden geldiği açıklanmıyor. Merkez Bankası’nın “ödemeler dengesi” tablosunda kayıt dışı para “net hata ve noksan” kalemi altında gösteriliyor. 

 Kaynağı belirsiz para girişi son 10  yıldır Türkiye’deki siyasi değişim ve Arap coğrafyasında yaşanan olaylarla da yakından ilgilidir.  Çünkü bu sürede Irak, Libya, Mısır, Tunus gibi birçok ülkede diktatörler devrildi. Suriye hala  iç savaş yaşıyor.  Diğer Arap ülkelerinde tedirginlik var.

 Örneğin  ekonomist  Mahfi Eğilmez in  vermiş olduğu rakamlarda,  2002 yılında Türkiye’den 758 milyon dolarlık çıkış olurken, 2003’te tam 4 milyar 489 milyon dolarlık giriş olmuş. 2004’te 838 milyon dolar, 2005’te 1 milyar 964 milyon dolarlık giriş olurken, 2006 yılında 228 milyon dolarlık çıkış yaşanmış.

2007 yılında 517 milyon dolar düzeyinde olan kaynağı belirsiz para girişi 2008 yılında yaklaşık 6 kat artarak 3 milyar dolara yükselmiş. 2009 yılında 2 milyar 879 milyon dolar, 2010 yılında 1 milyar 405 milyon dolar, 2011 yılında ise büyük bir patlamayla 9 milyar 433 milyon dolara ulaşıp rekor kırmış. 2012 yılında 1 milyar 235 milyon dolar, 2013 yılında 3 milyar 837 milyon dolar  kayıt dışı para girişi olmuş.

2003-2013 yıllarını kapsayan 11 yıllık dönemde toplam 29 milyar 380 milyon dolarlık kayıt dışı para girişi  olmuş,  2014 yılının ilk 6 ayında gerçekleşen 6.4 milyar dolarlık giriş de eklenince kaynağı bilinmeyen paranın toplamı 36 milyar dolara yükselmiştir.

 Değerli okurlarım, Son iki yılın kaynağı belirsiz para  miktarının  belirtmiş olduğum rakamlara eklendiğini  bir  düşünün.

Sonuç itibarı ile  Cumhuriyet   tarihinin  en büyük kayıt dışı girişlerini ifade eden bu kadar büyük rakamı “muhasebeleştirme hatası” olarak görüp “net hata ve noksan” diye geçiştirmek, üstünü örtmekten başka bir şey değildir kıymetli  okuyucularım.

NE  DERSİNİZ ?...

                          MESAJ  KUTUSU

     Sayın Hamza Ersan Saner ,Bugün meclisten geçen  sosyal sigorta borçlarına af yasası ile  bir çok işletmenin önünün açılacağı beklentisi mevcuttur. Umarız  küçük esnaf bundan yeterince faydalanır.

Sayın Tekin Birinci, Birinci medya kuruluşunda televizyon proğramcılarınızın  tümü  gazetecilik okulu mezunudur. Genç bir girişimci olarak vizyonunuzu böyle sürdürmekte haklısınız.

Sayın Meral Çakmak, Ülkede kadınları örgütlemede üstünüze kimseyi tanımıyorum.Maşallah  bir çok insana yardımcı olmak için canla, başla gayret gösteriyorsunuz.

Sayın Hakan Uygun ,Dernek faaliyetleriniz nasıl gidiyor. Kısa süre önce  önemli  faaliyetlere imza atmıştınız. Devamının gelip ,gelmeyeceği  merak edilmektedir.

Sayın Özdemir Gül, Artık sizi önemli aktivitelerde göremiyoruz. Yoksa enerji depolayıp ilk genel seçimlerde  meclise  girmenin  hesaplarınımı yapıyorsunuz?.

Sayın Rağıp Öztüccar , Gönyeli ilkokulu olarak elektrik sorununu tamamen çözebildinizmi?.  Zira çocuklarımız  ve öğretmenleri  ısınma  konusunda  kış aylarında epey sıkıntı çekmekteydiler.

Sayın Halit Özbek , Yılların  deneyimli   doktoru olarak emeklilik günleriniz nasıl geçmektedir?. Yoksa Hatice hanımla  yılların özlemini çektiğiniz seyahatlerimi gerçekleştiriyorsunuz?.

Sayın Mustafa Akıncı, Bugün parti liderlerine gelinen son aşama ile ilgili bilgi aktarmışsınız. Yalnız şu bir gerçek ki artık halkımızın  büyük bir bölümü görüşmelerden  umudunu  kesmiş  durumdadır.

Sayın Hüseyin Özgürgün , Kabine değişikliği konusu artık kabak tadı  vermiştir. İradeli ve idealist biri olarak  kararsızlığın en kötü şey olduğunu sanırım  çok iyi bilirsiniz. Dolayısı ile özellikle size kafa tutan  bir bakanı görevden almanız  beklenmektedir.

Sayın  Nazmi Pınar , Antalya ya KKTC turizm ateşesi olarak mı  atandınız?.  Bu yönde söylentiler vardır.  İşin doğrusunu sizden öğrenmek istiyoruz.