Değerli okurlar,
COVID-19 pandemisi ile ilgili iyi haberler almaya nihayet başladık ancak bu iyi haberlerle kesinlikle rahatlamamak ve gerekli tedbirleri uygulamaya devam etmek gerekiyor. Yine de iyi haberler eski hayatımıza geri dönmemize giden tünelin ucundaki ışık gibi yüreğimizi ferahlatmaktadır.
Nelerdir iyi haberler? Birincisi iyi düzeyde aşılama yapabilen ve yüksek oranda bulaş ve hastalık görülen ülkelerdeki tedbirlerin ve kısıtlamaların yavaş yavaş gevşetilmeye başlanmış olması pozitif yöndeki haberlerden birincisini oluşturmaktadır. Demek ki kısıtlamaların azaltılacağı ve hatta ortadan kaldırılabileceği günlerimize dönme şansımız giderek artmaktadır.
Bu uygulamalardan çıkaracağımız ikinci güzel haber ise aşıların etkili olduğudur. Öyle görünüyor ki verilen çabalar boşa gitmemektedir ve devletlerin bütçelerine eklenen milyonlarca dolarlık harcamalar, ülkelerin ekonomilerine vurulan darbeler en azından bu çabaların sonunda azalabilecektir. Tüm dünya ülkelerinde işsizliğin artmasına, şirketlerin küçülmesine, sosyal dalgalanmalara neden olan bu pandemi nihayet biraz da olsa kontrol altına alınabilir hale gelmeye başlamıştır ve uygun adımların atılmasıyla daha da alınacaktır diye düşünüyorum.
Peki haberlerin hepsi iyi mi? Madalyonun her zaman iki yüzü vardır ve bir yüzünde iyi haberlerin yanında öbür yüzünde bizi üzen ve rahatsız eden haberleri da taşımaktadır. Hepimiz aşı sonrası oluşan komplikasyonları ve ölümleri gerek medya gerek sosyal medya kaynaklarından okuduk, üzüldük ve hatta endişelendik. İlk zamanlarda oluşan aşı karşıtlığı dalgası tam da azalmışken bu kez de aşı komplikasyonları nedeniyle güven zedelenmesi başgösterdi. Özellikle Finlandiya, Almanya ve İngiltere’de Astra Zeneka aşısı sonrasında oluşan pıhtılaşma nedenli ölümlerin aşıyla ilintilendirilmesi bu aşıya karşı ciddi bir kuşku ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kuşku nedeniyle onlarca hastam gerek mesaj gerekse telefonla bu aşıyı olup olmama konusunda fikrimi sormuş durumda ve hâlâ devam ediyor. Ölümlerin akabinde her ne kadar öncelikle firma tarafından yapılan ve pıhtılaşmaların aşıya bağlı olduğunun kanıtlanmadığını belirten açıklamalar olsa da Danimarka, Slovakya gibi bazı ülkelerin aşıyı askıya alması nedeniyle güven düzeyi iyice düşmüştür. Hatta Danimarka o kadar ileri gitmiştir ki elindeki aşıları başka ülkelerle paylaşabileceğini duyurmuştur*. Daha sonra yapılan açıklamalarda ise bazı hastalarda pıhtılaşma hücreleri olan trombositlere karşı antikorlar geliştiği ve bu nedenle beklenmedik pıhtılaşmalar olabileceği açıklaması gelmiştir. Hal böyle olunca yeni kararlar ve açıklamalar birbirini takip etmiş ve İngiltere Astra Zeneca aşısını 30 yaş altı kişilere yapmama kararı almıştır**.
Diğer taraftan Pfizer BionTech aşısıyla ilgili komplikasyon bilgileri İsrail Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşıldı. Bakanlığın yaptığı açıklamalara göre özellikle ikinci doz aşıdan sonra çoğunluğu 30 yaş altında olan onlarca hastada miyokardit bulgusuna rastlandığı ve konunun araştırıldığı bilgisi verildi***. Yine verilen bilgiler içerisinde firma ile birlikte konunun araştırıldığı ve henüz aşı bağımlı bir problem saptanamadığı açıklamaları da geçtiğimiz günlerde yapıldı. Süreç içerisinde konunun hassasiyetle takip edildiği ve gelişmelerin kontrol altında dikkatle inceleneceği BionTech firması tarafından açıklandı.
Şu ana kadar komplikasyon yönünde en az sorun çıkaran aşı Çin’in Sinovac aşısı olarak görülüyor. Bu aşı için de koruyuculuk endişeleri uzun süre gündemi meşgul etmişti. Oysa son çıkan haberler normal popülasyondaki koruyuculuğu hakkında daha öncekilere göre daha olumlu sonuçlar bildiriyor****
Bu durumda neler oldu?, Neler yapıldı? Neler yapılmalı?
İngiltere Astra Zeneca aşısını 30 yaş altına yapmaktan vazgeçip yine de aşılama programına bu aşıyı da katarak devam etti. Şu anda dünyada nüfusunun en büyük çoğunluğunu aşılayan iki ilküden biri İngiltere. Bu nedenle de tedbir ve yasakları ilk başta yumuşatan ülkelerin başında İngiltere geliyor. İkinci Ülke ise İsrail. İsrail de nüfusunun %60 kadarını aşılamış durumda ve onlar da BionTech aşısını da kullanıyorlar. Yani aşılama programlarına ara vermediler. Halen aşılar üretilmeye ve uygulanmaya devam ediliyor ancak uygulanırken ortaya çıkan yeni bulgularla stratejiler değişebiliyor. Yeni uygulamalar bu strateji değişikliklerine göre geliştiriliyor ve daha da değiştirilecek.
Unutulmamalıdır ki bu aşıların neredeyse hepsi durumun aciliyeti nedeniyle ön onaylarla kullanılmaya başlamışlardır. Neredeyse hiç bir aşıda kesin kabul onayı yok çünkü Faz III ve Faz IV çalışmaları aşılar insanlara yapıldıktan sonra araştırılmak zorunda kalındı. O nedenle komplikasyonlarını da ancak bu yolda yürürken görebiliyoruz. Bu nedenle öyle anlaşılıyor ki daha önümüzdeki dönemlerde COVID-19 aşı stratejilerinde başka değişiklikler de söz konusuı olabilecektir.
Özetlersek; yapılan milyonlarca doz aşı ile ilintili olsa da komplikasyonlar bilim adamları tarafından kabul edilebilir sınırlar içerisinde olarak görülmektedir ve aşı programlarının aksamadan devam edilmesi tavsiye edilmektedir. Gelişmeler yakından takip edilecek ve ve stratejiler uygun şekilde değiştirilecektir. Mevcut şartlarda Astra Zeneca aşısının 30 yaş üstü hatta bazı kaynaklarda 60 yaş üstüne yapılması tavsiye edilmekte diğer aşılarda henüz bir değişiklik öngörülmemektedir.
Sağlıklar günler diliyorum.
* https://www.medscape.com/viewarticle/949350
** https://www.medscape.com/viewarticle/948934
*** https://www.medscape.com/viewarticle/949925
**** https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/turkiyede-de-kullanilan-sinovacincovid-19-asisiyla-ilgili-carpici-sonuc-6426466/
Panikle daha kötü oluruz, bilgiyle ve uygulamayla güçleniriz.