Batılı haçlı devletler, ayni Girit adası gibi, Kıbrısı da ezeli düşman gördükleri Müslüman Türkiyenin kontrolü altında olmasını istemiyor. Bu gerçek nedeniyle, aynen Girit senaryosu ile Kıbrısı da masada Yunanistana vermek için her yola başvurmaktadırlar. Yunanistan,batılı emperyalist haçlılar ile Ortodoksların koruyucusu olan Rusyanın teşvik ve desteği ile her iki adaya da silah, provokatör, ajan ve gerilla uzmanı göndererek Türkleri katletti ve terör ile göç etmek zorunda bıraktı. Buna rağmen haçlı devletler, Giritte olduğu gibi sivil Türk halkını katlettiği halde, mağdur olan taraf yerine, Yunanistan ile Rum tarafının yanında oldular onları desteklediler. 1960ta kurulan iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyetini Aralık 1963te Rumların silah zoru ile bozmasına rağmen, Türk halkına yapılan haksızlığa karşı çıkmadılar. Tam aksine, saldırgan ve ortaklık yönetimini bozan Rumları yasal Kıbrıs cumhuriyeti olarak tanıdılar. Kıbrıs cumhuriyetinin kurucu ve eşit ortağı olmasına rağmen, Kıbrıs Türk halkının kurduğu KKTC devletini tanımadılar. 1878de Türk egemenliğinin sona ermesinden sonra, sürekli olarak Rum silahlı çeteleri Türklere saldırdı ve katletti. 1974den sonra oluşan iki bölgeliliğin her iki halkada barış, huzur getirdiğinin ve yaşam kalitelerinin iyileşmesine katkıda bulunduğunun görülmesine rağmen, sırf Türkiyenin adadan dışlanması amacı ile, iki halkın yeniden birleştirilmesi isteniyor. Bütün dünyada Federasyonların bozulmasına rağmen, sürekli olarak birbiri ile çatışan aralarında kan davası olan, asırlarca yan yana yaşadığı halde birbiri ile kaynaşmayan, dini, dili, ulusal kimliği farklı iki halkı, haçlı devletler yeniden birleştirmek çabasındadırlar. Girit adasının, görüşme masasında Yunanistana verilmesini sağlayan Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD bugün yine ayni amaç için yoğun çaba harcamaktadır. 1897de Osmanlı ordusunun ayrılmasını sağlayarak, oradaki Türklerin katledilmesine ve Giritin Yunanistana ilhak edilmesine zemin hazırlayan devletler, şimdi de ayni oyunu Kıbrısta tekrarlamaya çalışıyor. Kıbrıs sorunu ile hiçbir bağlantısı olmayan haçlı devletleri, Türkiyeyi sözde Avrupa Birliği üyeliği; Kıbrıs Türk halkını da uluslararası toplumun yasal parçası olmak,dışa açılmak safsatası ile aldatarak, adayı Yunanistanın egemenliği altına sokmağa çalışıyorlar. Kalıcı barış ve istikrar bakımından dili, dini, ulusal kimliği ayrı olan iki halkın iki ayrı bölgede şimdiki şekli ile yan yana yaşamasını sağlayacak iki devletli ve /veya Konfederal çözüm şeklinin ideal olduğunun anlaşılmasına rağmen, iki halkı yeniden birleştirmek istemektedirler. Rum tarafının ayrı egemenlik ve ayrılma hakkını tanımamakta ısrar etmesi, olası bir anlaşmayı, yine 1963de olduğu gibi sıçrama tahtası olarak kullanılmak istediğini gösteriyor. Girit tezgahı ile Kıbrısın da Yunanistanın egemenliği altına sokulmaması için; Anavatanın fiili askeri garantisi, sulandırılmamış iki bölgeli, iki yönetimli çözüm şeklinden ödün vermemeliyiz.