Geçtiğimiz Cumartesi malum UBP’de olağan üstü bir kurultay süreci yaşandı.
Pandemi nedeni ile katılım konusunda kuşkularım vardı. Kuşkularımın boşuna olduğunu insan selini gördüğümde anladım.
Geçtiğimiz dönemde Hüseyin Özgürgün’le Ersin Tatarın yarıştığı kurultaya katılım 7 bin kusur civarındaydı. Cumartesi günkü kurultaya katılım da hemen, hemen aynı oranlardaydı. Altı bin sekiz yüz bir delege oy kullandı. Hem de büyük bir disiplin içinde, karşılıklı sevgi ve saygı seli içinde.
Sonuçta iki Lefkoşa milletvekili ikinci tura kaldı. Dr. Faiz Sucuoğlu ve Hasan Taçoy’un rakiplerine oranla aldıkları oy epeyce fark attı.
Oy oranlarına etki yapan etkenler konusuna girmek niyetinde değilim. Sonuçta adayların uyguladıkları strateji kendilerinin ve de akıl hocalarının tercihi.
Beş adayın hepsi de devlet deneyimi olan ve çevreleri tarafından sevilen insanlardı ama seçim bu.
Önümüzdeki Cumartesi nihai sonuca varmak için bir yarış daha yapılacak ama içinde bulunduğumuz hafta tam bir pazarlıklar haftası olacağı kesin.
Kaybeden diğer adaylara oy verenlerin ikinci turda yönlendirilmesi, kime oy verme konusunda ikna edilmeleri pazarlıklara önemli bir ivme kazandıracak.
Bu pazarlıkların “tamamen duygusal” olmayacağı kesin.
Bilhassa bakanlıklar konusundaki karşılıklı talep kar muhabbetler olacak.
Hatta ikinci tura kalan ve rakibine oranla altı yüz civarında daha az oy alan Hasan Taçoy’un ikinci turdan feragat etmesi bile söz konusu.
Yeter ki o duygusal muhabbetlerin tatmin edici seviyelerde gerçekleşmesi bunda önemli etken olacak.
İlçe Başkanlarının seçime olan etkisinden söz ediliyor. Bir defa ilçe başkanları adaylar konusunda tarafsız durmak zorundadırlar. Aksi takdirde kaybeden tarafla birlikte taraf olan İlçe Başkanı da kaybeder. Halbuki UBP deki birçok İlçe Başkanı Genel Seçimlerde Milletvekili adayı olma hayali içindedirler. Yanlış atılacak bir adım, adaylık konusundaki tüm hayallerini silebilir. Sonuçta Kurultayda seçilecek Başkan sade bir başkan değildir. Aynı zamanda ülkenin Başbakanı da olabilir.
Halisane dileğim ikinci tura fırsat verilmeden bir an önce çığ gibi üzerimize, üzerimize gelen ekonomik ve sosyal sorunlarla ilgilenecek bir hükümet yapısının ortaya çıkması.
Çok zor günlerden geçiyoruz! Bir belirsizlik içine düşürülmüş durumdaki vatandaş, bilhassa sabit geliri olmayan, devletten maaş çekmeyen kesim çok zor koşullarda ayakta durabilme mücadelesi vermektedir.
Halk UBP ne kim Genel Başkan olacak derdinde değildir.
Artık görmek lazım, ülke bir felaketin eşiğine gelmiş vaziyettedir!