Bu yazıya başlamadan önce herhangi bir firma ile çıkar ilişkimin olmadığını açıkça beyan ederim.
Değerli okurlar,
Önemli değişiklik veya gelişmeler olmadıkça COVID-19 konusundan ziyade kalp ve damar sistemimizi ilgilendiren içeriklerden söz etmeyi tercih ediyorum ancak son günlerde meydana gelen değişikler yine bu konuda yazmamı gerekli kıldı.
Dikkatinize sunmak istediğim konulardan bir tanesi artık kısaca varyant (variant) dediğimiz farklılaşmış grupların da alt gruplarının oluışmaya başlaması ve bulaşıcılık konusunda korona virüsün giderek azgınlaşmasıdır. Tedbirlerin sıkılaştırıldığı dönemlerde hız kesen ve kapatılmış sınırların dahi açılmasını sağlayan şartlar, küçük önlemleri önemsemediğimiz zamanlarda tersine dönmekte ve pandeminin tüm hızıyla yeniden alevlenmesine neden olmaktadır.
COVID-19 çıktığı günden beridir dünya üzerinde bugün itibarıyla yaklaşık olarak 260 milyon kişiye bulaşmış durumdadır. Ne yazık ki bu kişilerden neredeyse 5.2 milyon kişi hayatını kaybetmiştir*. İlk başlarda ölüm oranları %5-7 bandında iken son zamanlarda aşıların yaygınlaşması ile bu oran azalmaya başlamıştır ancak yine de aşı yapılmayanların sayısı dünya yüzeyinde yeterli ve arzu edilen rakamlara ulaşmadığından pandemi varyantlar ile dalgalar şeklinde maalesef devam etmektedir. Bu da ölümlerin tamamen durdurulmasına veya iyice azalmasına bir engel oluşturmaya devam ediyor.
En çok korkulan varyantlardan bir tanesi olan Delta varyantı kendi içerisinde yeni bir alt varyant (AY.4.2 alt varyantı) oluşturmuş ve bulaşıcılığını artırmıştır. Delta varyantına karşı Phizer-BioNTech aşısının etkili olması nedeniyle bu alt grup da bir şekilde Delta varyantı kapsamında değerlendirilebildi ancak şimdi Nu varyantı çok daha hızlı hastalık yapabilme kapasitesiyle bazı Afrika ülkelerinde ortaya çıkmış ve bulaşından önce saldığı korkuyla ülkeleri tedbir almaya teşvik etmiştir. İngiltere başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi Nu varyantının görüldüğü ülkelerden uçuşların durdurulması yönünde kararlar almaya hazırlaıyorlar. Günümüzde teknoloji sayesinde mesafelerin kısalması maalesef hastalıkların da hızla yayılmasına zemin hazırlıyor. Henüz Anavatan’da ve KKTC’de görülmeyen Nu varyantının dikkatli olunmazsa çok kısa zamanda bize de ulaşması işten bile değildir.
Değerli okurlar daha önceki yazılarımda şu an Türkiye’de görülen vakaların %90-95’inin Delta varyantı olduğu bilgisini aktarmıştım. Maalesef günde ortalama 200 kişinin COVID-19 nedeniyle vefat ettiğini resmi rakamlardan görüyoruz. Ülkemizde ise günde 300’ün üzerinde pozitif vaka saptanmakta. Üstelik bu pozitiflerin içerisinde başta üniversite öğrencileri olmak üzere öğrenciler de yer almakta. Varyant çalışmaları ülkemizde çok fazla bildirilmediğinden an itibarıyla hangi bulaşın ön planda olduğu konusunda çok bilgili değilim ancak Anavatan ile olan yakın ilişkilerimiz ve öğenci harekeleri nedeniyle burada da Delta varyantının giderek daha etkin hale geleceğini öngörmekeyim. Bundan dolayı önümüzdeki süreçte adamızda 90’ın üzerinde olan ölüm sayısının daha da artmasından ciddi olarak endişe etmekeyim. Yaşlılarımızın ve kronik hastalığı olanların bu listede daha ön sıralarda yer alacakları kuşkusuzdur bu nedenle bilhassa genç nüfusumuzun ve çalışma hayatımızda görev alanların aşı konusunda gösterecekleri hassasiyete dikkat çekmek isterim.
Aşılar ilk olarak piyasaya sürüldükleri zamanlarda ayırım yapılmaması ve hangi aşı ülkemize ulaşırsa o aşının yapılması konusunda bu köşeden çağrı yapmış ve ben de ilk gelen aşı Sinovac olduğundan iki doz aşımı yaptırarak çağrımın arkasında durmuştum. Daha sonra Dünya Sağlık Teşkilatının önerileri doğrultusunda 3. doz aşımı Phizer-BioNTech aşısı ile devam ettirmiştim. Değerli okurlar Amerikan Hastalıkları Önleme Merkezi (CDC) sayfasından yaptığım son araştırmalara göre şu anda yine Amerikan Yiyecek ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onay verilmiş Phizer-BioNTech aşısı ile aşılamalara devam edilmesi tavsiye edilmektedir. Sinovac aşıları üzerinden 3 ay geçmiş olanlar ve diğer aşılar üzerinden 4-6 ay geçmiş olanların bu aşı ile rapel yapılmaları uygun olacakır. Bu aşının Nu varyantına olan etkisi henüz kesin olarak  bilinmemekle beraber en azından şu anda Anavatan ve ülkemizde görülen Delta varyantına karşı etkinliği bilinmektedir ve öyle anlaşılıyor ki yeni araştırma sonuçları gelinceye kadar önümüzdeki kısa dönemde bu aşı tavsiye edilmeye devam edecektir.
Değerli okurlar, bir m-RNA aşısı olan Phizer-BioNTech aşısı hücre içerisine girmeke, buırada hücre zarında oluşturduğu odak ile bağışıklık sistemimizi tetiklemekte ve tetiklenmiş bağışıklık sistemimizin oluşturduğu antikorlar ile 48-72 saat sonra vücudumuzdan yok edilmektedir. Bir protein zinciri yapısında olan m-RNA’nın hücrelerimizin içindeki DNA’larımızın bulunduğu çekirdeğe girmesi ve onları değiştirmesi söz konusu değildir. Bu anlamda aşı hakkında çıkan spekülasyonlar bilimsel gerçekleden uzaktır.
Özetlemek gerekirse, yoğun öğrenci hareketleri, yurt dışından ve yurt dışına olan seyehatlerde kısıtlama olmaması ve giderek artan pozitif vaka çokluğu karşısında aşılarımızı zamanında yaptırmamız, hiç ödün vermeden maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymamız hem sevdiklerimiz hem de kendimiz için hâlâ en önemli kıstaslardır.
Sağlıklı günler diliyorum.
Panikle daha kötü oluruz, bilgiyle ve uygulamayla güçleniriz.
* https://www.worldometers.info/coronavirus/?utm_campaign=homeAdvegas1?