Kıbrısta bir barış anlaşması yapılamamasının tek nedeninin Rum tarafının adanın tümüne sahip olmak ideali olduğunu, beleklerdeki çocuklar bile biliyor.
Kıbrısta bir barış anlaşması yapılamamasının tek nedeninin Rum tarafının adanın tümüne sahip olmak ideali olduğunu, beleklerdeki çocuklar bile biliyor.
Hal böyle iken, KKTCde ve anavatanımız Türkiyede bazı kişi, köşe yazarı hatta sorumlu makamlarda bulunan siyasilerin bile anlaşılması çok zor nedenlerden dolayı, çözümsüzlükten liderimiz rahmetli Denktaşı suçlamaktadır.
Rum ve Yunanistanın sorumluluktan kurtulmak için ve suçlanmamak için çözümsüzlüğün Türk liderlerden kaynaklandığını ileri sürmesi, yalan olmasına rağmen belki fazla yadırganamaz.
Çünkü ulusal davaları uğruna her yola başvuran ve suçsuz sivil Türkleri öldürebilen Rum ve Yunanlıların yalana da başvurması garipsenemez.
Fakat Türkiye Cumhuriyetinin sorumlu makamlarında bulunan bazı siyasilerin, haksızca ve dayanaksızca çözümsüzlükten Kıbrıs Türk liderlerini sorumlu göstermesi büyük bir talihsizlik olması yanında, affedilemeyecek kadar büyük bir hatadır.
Bu kadar büyük hata yapanlara, Kıbrıs Türkü olarak söyleyecek söz bulmak gerçekten çok zordur.
Böyle dayanaksız ve haksız açıklamalar, Kıbrıs Türk halkı yanında, anavatanın çıkarlarına da zarar verilmektedir.
Tarihe mal olmuş bir çok belge çözümsüzlükten Kıbrıs Türk liderlerinin sorumlu gösterilemeyeceğini kanıtlamaktadır.
Yakın geçmişte Rum yönetiminin eski dışişleri bakanı Rolandis, Kıbrıs sorununun çözümlenmemesinden Rum tarafının sorumlu olduğunu açıklamıştır.
Ayrıca Kleridis yayınladığı kitabında, görüşmelere sırf zaman kazanmak amacı ile katıldıklarını, açık bir şekilde itiraf etmiştir.
Yaklaşık yarım asırdan beri yürütülen toplumlar arası görüşmelerde hazırlanan tüm anlaşma taslaklarının Rum tarafınca kabul edilmediği, inkar edilemeyen gerçektir.
1974de 1.Viyana anlaşmasını Denktaşın kabul etmesine karşın, Rum tarafının reddetmesi nedeniyle, Anavatan 2. Barış harekatını yapmak zorunda kalmıştı.
1977’de Makarios’u ve 1979’da Kiprianu’yu masaya oturmaya zorlayan ve hala en temel çözüm parametreleri olan, doruk anlaşmalarını imzalayan ve Rum liderlere kabul ettiren Denktaş değil miydi?
Rum tarafı hala bu parametrelerden kurtulmaya çalışmıyor mu?
1985 ve 1986 Cuellar Planlarını kabul eden Denktaş ve reddeden Kyprianu değil miydi?
1992’de Gali Planı’nın 92 maddesini kabul eden 8 maddesini de görüşelim diyen, ve 1994 GYÖ paketini kabul eden Denktaş değil miydi?
Klerides, Gali Planını ve GYÖ Paketini reddetme vaadiyle seçimleri kazanmadı mı?
2004 Annan Planı’nı Türk tarafının kabul etmesine karşın,Rumlar %75 oyla reddetmedi mi?
Kişisel ve/veya duygusal nedenlerle çözümsüzlükten rahmetli Denktaşın sorumlu gösterilmesi,çözüme kesinlikle katkıda bulunmamaktadır.
Aksine Rum tarafının,bir teslim anlaşmasını kabul edebileceğimiz umudunu ve beklentisini güçlendirmekte ve bir barış anlaşması yapılmasını zorlaştırmakta hatta engellemektedir.