"Kıbrıs Türklerini toplumlararası görüş masasına mahkum etmekle, kendilerini uluslararası arenaya rakipsiz bir propaganda galerisi haline getirmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında 1977-1979 ilke anlaşmalarının da Rum liderliği için bir anlam taşımadığı görülür. Bunlar imzalarını “vatan millet” adına atarlar ve yine “vatan ve milletin üst çıkarları öyle gerektirdi” diye reddetmekten çekinmezler"1983
                  Dr.Fazıl KÜÇÜK
 
Amerika ile Çin arasındaki ekonomik savaş dünyadaki gerilimi de arttırmaya devam ederken Amerika'daki başkanlık seçimi konusunda da gerilim yaşanıyor. Hele ki Demokrat Partinin Başkan adayı Bay Joe Biden'in yardımcılığına Asya-Afrika kökenli siyah olan Kaliforniya Senatörü Bayan Kamala Harris'in seçilmiş olması Türk Amerikan ilişkilerinin iyice gerilmesine neden olacaktır. Amerikan yönetimleri bugüne değin bölge dengelerini kısmen de olsa korumaya özen gösteriyorlardı.
Kamala Harris'e gelince, özgeçmişindeki perdeyi fazla aralamadan kötü kokuların geldiğine tanık oluyoruz.1915 olaylarının Ermeni Soykırımı olarak tanınmasına destek veriyor olmasının yanı sıra Türkiye'nin aleyhine olan bazı eylemlerde adeta başrol oyuncusu gibi davranıyordu. Trump ise Bayan Harris'in adaylığının belirlenmesi sonrasında "Doğru olmayan pek çok hikaye anlatan kişi" tanımlamasını yapıyordu. Bu söylem tencerenin dibinin siyahlığı ile birebir örtüşüyor. Birini alıp ötekine vurmaya gerek olmadığını düşünüyoruz.
Orta Doğu her zamankinden daha fazla kaynıyor. İsrail’in bölgede Araplarla yaşadığı çatışmaların şimdilerde Amerikan yönetiminin baskısı ile barışa doğru yön almaya başladığını çekinceli olarak da belirtmek istiyoruz. Arap İsrail ilişkilerinin Filistin ekseni ile şekillendiği biliniyor. İsrail Batı Şeria'daki bazı bölgeleri ilhak etme girişimlerini şimdilik ertelediğini açıklıyor. Temel gerekçe olarak bazı ülkelerle imzaladığı barış anlaşmasının yanı sıra esas nedeninin işgal altında daha fazla Filistinlinin olmasının kendi güvenliği için tehlike oluşturacağını gösteriyor.
Arap ülkeleri arasında var olan çekişmelerle birbirleri ile olan kavgalar bugüne dek oluşturulan Filistin uyuşmazlığının çözümünü esas alan politikaları da zaafa uğratacaktır. Bazı Arap ülkelerinin İsrail'le işbirliği yapıyor olmalarının ilk kez yaşanmadığı biliniyor. Bu yönlü yaklaşımın devam etmesi Filistinlilerin yeniden ihanete uğramalarının yeni bir göstergesi olarak tarihin kayıtlarına geçecektir.
Kıbrıs Rumlarının AB üyeliğine alınmasını Türkiye'yi sürekli olarak tehdit etmeye başladıklarının başlangıç tarihi olarak okunması gerektiğini düşünüyoruz. Arkalarına taktıkları ülkelerden başta Yunanistan olmak üzere kraldan fazla kralcılık türküsü çığıranların önde gideni olan Fransa'yı da saymak gerekiyor. Adanın güneyinde askeri bir limana sahip olduktan sonra yukarıda yazdığımız tavrını her fırsatta sergiliyor. Bay Emanuel Macron'un batı Akdeniz'de sahili var diye Doğu Akdeniz'e sahip olmaya çalıştığı bu oyunun artık görülmesi kaçınılmazdır. Fransa'nın daha fazla mendil büyüklüğündeki ülkenin oyuncağı olmaktan vazgeçeceğini ummak istiyoruz.
Güneydeki Rum yönetiminin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de attığı adımlar konusunda AB'ni yardıma çağırması fos çıktı. AB'nin ordusu olmadığından müdahale etme gücü bulunmuyor. Amerika ve Rusya ise ucu kendilerine dokunmadığı noktaya kadar kıllarını bile kıpırdatmayacaklarını kibarca açıkladılar. Buna karşın Fransa ise kendisine verilen üs nedeniyle ayakaltında dolaşmayı yeğlediği ve Türkiye'yi hedef alarak 'Ben güçlüyüm' mesajını Rumlara vermek için konuşuyor.
Bölgemizin yeni şekillendirilmeye çalışıldığı bu dönemde bizler Ekim ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyoruz. Yapılacak olan seçim bugüne değin yapılan seçimler dikkate alındığında en bol adaylı seçim olacak gibi görüntü veriyor. Bu görüntü toplumun ne kadar parçalara ayrıldığının da bir göstergesi gibidir.
Her olasılığa karşı adımlarımızı daha dikkatli atarak kalıcılığımızın pekiştirilmesi gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...