Sanayi Odası Başkanı Sn. Ali Çıralının görüşlerine bir bakalım. “1.KKTC belgelerinin kabul edilmemesi ihracatta büyük sorunlar yaratmaktadır. 2. Havaalanları ve limanların ambargo altında olması, turizmin...

Sanayi Odası Başkanı Sn. Ali Çıralının görüşlerine bir bakalım. “1.KKTC belgelerinin kabul edilmemesi ihracatta büyük sorunlar yaratmaktadır. 2. Havaalanları ve limanların ambargo altında olması, turizmin gelişmesini engellemektedir...” Sn. Çıralının bu iki doğrusunu götüren yanlış ne biliyor musunuz? Ben söyleyeyim. Rumlarla hiçbir zaman ortak olamayacağımız yeni ortak devletle 32 yıllık kökleşmiş KKTC devleti ortadan  kalkacak ve Kıbrıslı Türkler  yüzde 82 (Rumlar) ve yüzde 18 (Türkler) oranlarıyla azınlık durumuna düşürülecek. Tüm ekonomik, ticari konularda Rumun eline bakacağız ve çoğunluk Rumların alacağı kararlar altında ezileceğiz.  Sn.Çıralıya sormak lazım. Hani KKTC 80 ülke ile ticaret yapıyordu ?... Bilinen bir gerçek var. Bugüne kadar KKTC dış ülkelerle ticari ilişkilerini  sürdürmüştür. Bunu geçmişte de yaptık, şimdi de yapıyoruz.

İşadamları Derneği Başkanı Sn. Metin Şadi aşağıdaki yorumları dile getirmiş.  “1. Akıllı  olursak, her iki taraf olarak geçmişin yanlışlarını bilerek bir düzen kurarsak, bu düzen yürür. 2.Çözüm her iki kesimin de menfaatine olacaktır.”  Sn. Metin Şadinin  görüşlerini  yorumlarken yine  32 yıllık kökleşmiş KKTC Devletinin ortadan kalkacağını   ve  Kıbrıs Türklerinin Rumlara muhtaç bir azınlık durumuna getirileceğini vurgulamak lazım. Biz, işadamlarımıza güveniyoruz. Geçmişdeki başarılarından dolayı onları takdir ediyoruz. Kendi  işimizi kendimiz yapalım lütfen. Bu güce ve tecrübeye sahibiz.

İşadamı Sn. Günay Çerkezin açıklamasına gelince: “1. Kuzey Kıbrısın  ekonomisinin  en kısa zamanda Güneyin seviyesine çıkması lazım.  2.  AB standarlarına uyum sağlamamız gerekiyor...”  Bu yorumlara verilecek cevap  şöyledir. Güney ekonomisi çok zor durumda. KKTCnin  güney seviyesine çıkması demek, onların  batmış ekonomisine benzer ve üstelik Rumlarla “ortak”  bir ekonomiye geçmek anlamına gelir. “Kıbrıs Sorunu”nun en önemli   bölümü siyasal çözüm bölümüdür. 32 yıllık kökleşmiş KKTC Devletinin ortadan kalkması, Rumların insafına, çoğunluğuna ve kabul edilemez isteklerine teslim olacağımızı gösterir. KKTC  bağımsız, egemen devletinin olmadığı, yaşamadığı, yaşamına devam  etmediği bir çözüm  gerçekleşirse, Rum çoğunluk içinde kaybolup gideceğiz. Böyle bir durumda, KKTC ekonomisi, ticareti ve turizminden söz etmek mümkün değildir. AB KKTCyi  tanımıyor. Bizi Kıbrıs Cumhuriyetinin kuzey bölgesinde yaşayan azınlık  toplumu olarak görüyor. O halde neden AB standartlarına uyum sağlayalım ? AB yasalarına, standartlarına uyum sağlamak demek, Rumların Kıbrıs Cumhuriyetinin tüm ada üzerinde egemen olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Bu da Rumları memnun edecek “federasyon” çözümünün  en  önemli  parçalarından biri....

 

Demek oluyor ki, burada en büyük yanlış  “federasyon” çözümü ile  32 yıllık kökleşmiş KKTC bağımsız, egemen devletinin bu statüsünü kaybetmesidir. “Ortak” bir yeni ” Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” içinde, sadece “azınlık statüsü” ile yaşayan Kıbrıslı Türkler, eninde sonunda çoğunluk Rumlara boyun eğecektir. Böyle bir çözüme KKTC devleti ve halkının ihtiyacı yoktur. Kıbrıslı Türkler için birinci ve vazgeçilmez koşul 32 yıllık KKTC Devletinin aynı bağımsız, egemen statüde yaşamını sürdürmesidir.