Türk lirasının döviz karşısındaki değer kaybı giderek büyürken Kıbrıs Türkleri olarak fakir bir konuma geldiğimizi artık açık, açık kabullenmemiz ve çok radikal önlemlere bir an önce baş vurmamızgerekmektedir.

Ekonomiyi yumuşak karnımız olmaktan kurtarmamız şart!

Gelin görün ki dövizle ilişkilendirilerek akaryakıta devlet eliyle yapılan zam vatandaşın bütçesinin daha da alevlenmesine neden oldu.

Tarihe varlıkları ”aciz ve çaresizler” adı altında kaydı yapılacak olan hükümetin elinden gelen bu kadar!

Yılın ilk yedi ayında Türklerin Güney Kıbrıs tan kredi kartlarıyla yapmış oldukları alış verişlerin toplam tutarı 11.5 milyon Euro, buna mukabil Rumların aynı dönem içinde Kuzeyden kredi kartları ile yaptıkları alış verişlerin toplam tutarı 6.5 Euro.

Yaklaşık yarı yarıya bir fark gözlemleniyor!

Nüfuslar arasındaki farkı da dikkate aldığımızda rakamsal oranların uçurumlar kadar derinleştiğini görürüz.

Hele Euro ile Kuzeyde alış verişlerin cazip hale gelmesi sonrasında,

güneyden gelerek bu şartlar altında alış verişte bulunanların yoğunluğu karşısında mutlu olmak ancak akıldan münezzeh olanların, yani delilerin yapabileceği bir davranış biçimidir.

Zira bu alış verişler normal seyrinde meydana gelen alış verişler değildir!

Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özalın Başbakanlığı dönemlerinde ortaya attığı serbest bölge uygulamasını bu gün başarıyla yürüten ne Honk Kong’ uz, ne Dubai, ne Kore, ne Japonya.

Olsa, olsa, irademiz dışında değer artışı alan dövizin  elinde perişanları yaşayan bir ülke.

Dövizin yükselmesiyle birlikte milli servetin oluk, oluk güneye taşınması anlamı taşıyan bu alış verişlerin hükümet edenleri çoktan alarma geçirmesi gerekiyordu ama ne var ki heyhat,  hükümet edenlerden tık yok !

Onlar şu sıralar ek mesailerin derdinde!

Sarı sendikalarla kumpaslarını pekiştirmekte!

Üstelik güneyden gelenlerin alış verişindeki artışlara bakarak seviniyorlar, el çırpıyorlar!

Geçtiğimiz gün güneyde raflardaki rakamları Euro karşılığı olan 7.5 ile çarpan bir arkadaşım bana “gardaş biz batmış durumdayız” dedi.

Evet batmış durumdayız. Buna bir de elimizdeki malı güneyden gelenlere yerel vatandaşa yapılan satış üzerinden sunduğumuzda milli serveti güneye kaptırmış konumdayız!

Biz hala uyuyoruz, güneyde, kuzeydeki ekonomik çöküntüyü nasıl değerlendire biliriz hesapları yapılmaya başlandı bile!

Halbuki bunu fırsata dönüştürmek elimizde.

Serbest bırakın Türkiye ile olan gümrük kapılarını, bir de deniz taşımacılığını devlet üstlendi mi, Türkiye de bir malın bedeli ne ise KKTC de de aynı rakamlar geçerli olsun. Hem vatandaş TC de 2 TL olan domatesi 8 e 9 a yemekten kurtulur hem de üç beş fırsatçı tüccara teslim olmamış olur. Hem de güneyle olan ticari bağlarımız bu yolla sürekli ve pekişmiş olur.

Yoksa çoktan gerçekleşen entegrasyondan mı korkuyorsunuz?