Siyaset Biliminde geleceğe bakmak, problemler yerine fırsatları görmek, politikanızı kararlı biçimde düzenlemek, hedeften şaşmamak, diğer taraflara karşı pozisyona geçmek, politikanızı disiplinli bir biçimde uygulamak ve duyarlılık demektir. Tüm bunlar socio-political context’e girer. Federasyon defteri çoktan kapanmıştır. Kıbrıs adası için böyle bir çözümü konuşmak, tartışmak abes... Şimdi iki devletli çözüm zamanı. Çözüm derken bu çözümün şu anda var olduğunu, yürürlükte olduğunu, iki devletin kendi sınırları içinde bağımsız, egemen birer devlet olarak yaşamaya devam ettiğini ve en önemlisi bu çözümün kalıcı olduğunu dıştan bu adaya bakanların da gördüğünü kabul etmek gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve KKTC Devlet ve Hükümetinin iki devletli çözüm konusunda göstermiş olduğu kararlılık sayesinde eski defterleri rafa kaldıran yepyeni bir politika şu anda yürürlüktedir. KKTC bu politika ile eninde sonunda istediği hedefe ulaşacaktır. Geleceğe bakmak ve bu politikanın daha da güçlenmesini sağlamak kaçınılmazdır. İçteki sorunların sonlanması için dış politikanın ve şu anda tek çözüm yolu olan iki devletli çözüm politikasının daha da güçlenmesi şart...
BM yeni bir görüşme sürecinin başlaması için uygun bir zaman olmadığını açıklamıştır. Yani kısaca ve açıkcası, o eski görüşme süreçlerinin başlama olasılığı yoktur. Görüşme yapılacaksa bu görüşme iki devletli çözüm zemininde gerçekleşecektir. Bu konu net bir biçimde belirlenmiştir. BM böyle bir zeminin oluşturulması için çaba harcar mı? Bilinmez... Ancak BM, başka yeni bir oluşumun gerçekleşmesi için temaslar yapabilir. BM’nin başka bir yola sapması veya eski federasyon çözümü görüşmelerinin başlaması için insiyatifi ele alması olası değildir.
Gelelim AB’ye... Bu kuruluşun üyesi olan Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adada tek devlet ve hükümet olduğunu ikide bir açıklaması ve bugünkü gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan, daha doğrusu yalan, yanlış bir AB görüşünün KKTC açısından hiçbir değeri yoktur. Varsın AB, üyesi Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’ni desteklemeye devam etsin. AB’nin bu politikası ve adadaki iki devlet gerçeğini inkar etmesi geleceğe bakarken bu gerçeğin hiçbir zaman değişmeyeceğini görmemesi veya görmek istememesi hiçbir şeyi değiştirmez. AB’nin de uluslararası hukuk çerçevesi içinde KKTC’nin tanınması gerektiğini eninde sonunda kabul etmek mecburiyetinde kalacağı şimdiden bellidir...Geleceğe hiç mi hiç bakmayan, sosyo-politik gerçekleri görmek istemeyen AB’nin açıklamalarının hiçbir önemi yoktur.
Geleceğe bakmak, geçmişi unutmak anlamına gelmez. Ancak Türkiye ve KKTC’nin iki devletli çözüm önerisinin kabul görmesi için sürekli geleceğe bakmak gerekir. Kararlı ve değişmez bir biçimde bu politika yürütüldüğü takdirde engeller teker teker aşılacaktır.