Ülkemizde bazı siyasiler ile kişiler, sorunlarımızın, çözümsüzlükten kaynaklandığını, bir anlaşmadan sonra, tümünün ortadan kalkacağı masalını dilinden düşürmemekte.

Oysa somut...

Ülkemizde bazı siyasiler ile kişiler, sorunlarımızın, çözümsüzlükten kaynaklandığını, bir anlaşmadan sonra, tümünün ortadan kalkacağı masalını dilinden düşürmemekte.

Oysa somut örnek ve gerçekler, Kıbrıs Türk halkı için sürdürülebilir bir geleceğin, kesinlikle ve sadece kuzeyde olduğunu göstermekte.

Belki,1960 ortaklık yönetiminde Rumların bize yaptıklarını bilmeyen ve sorup öğrenmeyi de geçmişte yaşamak olarak yutturmağa çalışanlar, tüm olumsuzlukların çözümsüzlükten kaynaklandığı masalına ve yalanına inanmaktadır.

Fakat bir anlaşma yapılması durumunda,bu masal ve yalanları halkımıza yutturmak için yoğun çaba içinde olanlar ile bunlara inananlar, büyük hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalacak.

 Halen seçim propagandalarında da bazı adaylar, sanki sadece bizim istememizle Rumlarla anlaşabilmemiz mümkünmüş gibi, sorunun çözümlenmesini sağlayabileceklerini ve böylece sorunlardan kurtulacağımızı belirtmektedir.

Oysa gerçekte, son yirmi yıl içinde milyarlarca dolar dış yardım almasına rağmen, halen nüfus oranına göre olağanüstü dış borcu olan ve çok ciddi ekonomik sıkıntı içinde bulunan Rumlarla birleşmemizin, bize  yararı olacağını düşünmek hayaldir.

Ayrıca 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde yaşanan acı deneyimler,Rumlarla birleşmemiz durumunda, şimdikinden de büyük ve zor sıkıntılarla karşılaşacağımızı ortaya koymakta.

1960 ortaklık yönetiminde, Rum tarafı hem anlaşmada bizim çıkarımıza olan maddelerin uygulanmasını engellemiş, hem de  bizimle işbirliğine yanaşmış, hatta bize karşı hep ekonomik ambargo uygulamıştı.Türklerin Rum malı satın almasına bile tapu vermeyerek, engel oluyordu.

 Yaşanan dönemde ise barikatların açılmasından sonra, güneydeki yönetimin ve komşularımızın tutumu, bizimle bu topraklarda eşit iki komşu olarak yaşamayı akıllarının ucundan bile geçirmediklerini gösteriyor.

Kuzeye gelen komşularımızın içecek sularını ve yiyeceklerini bile yanlarında getirmesi ve barikatlarda Türk tarafından satın alınan eşyalara el konulması da, ekonomik kalkınmamızı önlemek niyetlerinin değişmediğini göstermektedir.

Rum tarafı ile bir anlaşma yapılması durumunda,gençlerimizin yeni kurulacak yönetimde  veya Rum kesiminde istihdam olanağına kavuşacağı söylemleri ise, halkımızı bilerek aldatmaya yönelik uydurulan hayali masaldır.

Çünkü,halen güneydeki yönetimde de, KKTCde olduğu gibi devlet memurları sayısı ihtiyacın çok üzerindedir.Özel kesimde ise, tüm alanlarda istihdam kapasitesi doyum noktasındadır.

Halen güneyde de yüksek öğrenimini tamamlayan  gençler istihdam edilememekte ve çoğu göç etmek zorunda kalmaktadır.

Kısaca belirtmek gerekirse adanın her iki tarafında da, gerek devlette gerekse özel kesimde yeni istihdam olanakları yaratılması ve yeni yetişecek olan nesillerimize iyi bir gelecek hazırlanmasını beklemek aşırı iyimserlik olur.

İşte bu nedenle Kıbrıs Türk halkı için hatta komşularımız  için bile, en güvenli ve sürdürülebilir gelecek kuzeydedir.

Türkiye dev alım gücü nedeniyle, tüm üretimimizi kolayca satabileceğimiz çok değerli bir pazardır.

Ayrıca, büyük bir ülke olan Türkiyede iş olanakları hem devlette hem de özel kesimde bizdeki ile kıyaslanamayacak derecede fazladır.

Bir de yetişkin insanlarımız, sanatçılarımız, iş adamlarımız bakımından ülkemizin ufkunun çok dar olmasına karşın, Türkiyenin ufku oldukça geniştir.

Örneğin  bir tiyatro sanatçısı,Türkiyede sadece birkaç diziden elde ettiği geliri, ülkemizde yaşamı boyunca kazanamaz.

Ayrıca ne kadar değerli olursa olsun, ülkemizdeki bir sanatçının, akademisyenin veya özel girişimcinin ulaşabileceği en üstün başarı düzeyi, Türkiyedeki muhatapları ile kıyaslanamayacak derecede düşüktür.

üretimimizin pazarlanması, turizmde işbirliği yapmamız,gençlerimizin istihdamı bakımından da Türkiye, adada yaşayan tüm halklar  için çok önemli bir fırsat ve avantajdır.

Bilindiği gibi 1960 ortaklık yönetimi döneminde de ülkemizde  gençlerimizin  ve özellikle de yüksek öğrenimini tamamlayanların istihdamında ciddi sıkıntılar vardı. Üniversite mezunlarının çok az olduğu O dönemde bile, işsizlik sorunu,gençlerimizin anavatanda istihdam edilmesi ile  çözümleniyordu.

Halen de, yüksek öğrenimini tamamlayan ve ülkemizde istihdam olanağı bulmayan binlerce gencimiz, anavatanda istihdam olanağına kavuşmakta.

 

Yoğun beyin yıkama kampanyalarının etkisi altında olanlar ile geçici maddi çıkarları nedeniyle bazı kişiler, Anavatanla bütünleşmemizi kötülemektedir.Ancak somut örnekler bizim için en hayırlı, güvenli ve sürdürülebilir geleceğin  sadece  anavatanın gölgesi altında olmamızla mümkün olabileceğini kanıtlamaktadır.