Değerli okurlarım tarihe bir kez daha not düşülmesi ve ülkeyi yönetenlere tekrar hatırlatma yapılması gayesi ile çok önemli ve hayati olarak gördüğüm husus olan ve geç kaldıkça da telafisi mümkün olamayacak duruma geleceğine inandığım yabancıların  ülkemizde mal  edinme  iştahı  MAYALI   HAMUR  misali  giderek  kabarmaktadır.

 Türk  Yurdu    olmasından   gurur   ve  mutluluk  duyduğumuz  ve   toplamda   3355 km2   KKTC   toprakları  maalesef   özellikle  İSRAİL liler   başta   olmak  üzere   İngiliz   ve  Rus   orjinli  şahıs   ve   işletmelere   kapişari   misali  satılmaktadır. Yeni Erenköy de   inşa  edilen   Marina ,  Girne nin   önemli  yerleşim  yerlerinden  KARMİ  ve  LAPTA  gibi  gölgelerimizde  yabancılara   has   MÜNHASIR  bölgeler   oluşturulduğunu   görmeyen  veya   bilmeyenimiz  varmı  değerli   okurlarım?

Bu arada  KKTC  vatandaşı   olan   MARONİTLERİN  sayısı da   yaklaşık  7.000.  civarındadır.  Bu   maronitlerin  çok  büyük   bir  bölümü  Güney  Kıbrıs ta  yaşıyor   olsada  burası   ile   ilgili   bağlarını   hiç   kesmediklerini   görebiliriz. Maronitlerin  KKTC  nüfus   dairesi  kayıtlarında  mevcut  olan  kök   kayıtlarından  anlaşılacağı   üzerede  bizlerle  aynı   haklara   sahip   olduklarını  söyleyebiliriz.  Zaten   kendilerinin  olduğunu  iddia  ettikleri  topraklarını  ve  bazı   malları   hükümetlerimizden talep  etmeleri de   bunu   göstermektedir.

KKTC  olarak  bazı  stratejik  kurumlarımızı da  Anavatan  Türkiye nin  doymaz  iştahlı    çeşitli  sermaye  gruplarına YA  BELEŞ  tahsis  etmemize   ne  denilmelidir? Altın   yumurtlayan  ERCAN  hava   limanının   13  maaşların   yalnızca   o   dönemde     reel    olarak  ödenebilmesi   dışında   henüz   ülke   ekonomisine   herhangi   bir   artı  değer   sağlayabildiğini   kim   söyleyebilirki?.

  Bunun  yanında  49  yıllığına  bedava  vermiş  olduğumuz  turistik   otel   yatırım   arazileri   üzerine   inşa  edilen  yapıların  kentsel   imar   planlarına   aykırı  bir  şekle   bürünmeleri   ve   bu   işletmelerde  kullanılan   işgücünün  yabancı   menşeli   olması da   apayrı  bir    sorun   olarak   karşımızda  durmaktadır.  Örneğin bafra bölgesinde bulunan otellerin o bölge insanına  yeterli iş imkanı verebildiğini kim iddia edebilir.

Anlaşılan  şimdi de  sırada   elden   çıkarılması  düşünülen  kurumların  en  başında   Kıbrıs  Türk  Elektrik  Kurumu   bulunmaktadır.  Zaten  yıllardır  AKSA  denilen  özel   bir  kuruluştan  garanti  odaklı  elektrik  enerjisi  alımı  mevcudiyetini   korur   iken  KIBTEK in  elinde   kalan  dağıtım,  iletim  ve   pazarlama ,satış  birimlerinin de   özele  devrine  dair   takvim  işletilmektedir.

Bankacılık   ve  finans   sektörünün   uygulamış   oldukları  yöntemlerle ülkemizdeki  FAİZ  ve KREDİ  konularında   KKTC  insanını    acımasızca  iliklerine   kadar  sömürmesi  zincirleme   olarak   bir  çok    olumsuz  sosyal olaylara  yol  açmaktadır.

Ülkede   yıllardır   var   olan  üretim  sektörlerinin  bazıları  gözden  çıkarılmış,  bazıları da  kendi   kaderleri   ile   baş başa  bırakılmıştır.  Bu  topraklarda  üretim  olmaz   ise  toplumsal   yokoluş ta  kaçınılmaz   olacaktır.

 Toplumsal   yokoluşa   giden   yolun  aralanması   neticesinde de  olanları  ifade  edersek:

Kısaca   ÜRETMEYECEKSİN.

Yalnızca   TÜKETECEKSİN.

Tükettikçe BORÇLANACAKSIN.

Borçlandılça  AİLE  KURUMU  HASAR  GÖRECEKTİR.

Alacak   verecek  davaları    ZİRVE   YAPACAKTIR.

Güvenlik  ve  Asayiş  HAKGETİRE   OLACAKTIR.

Elde   avuçta  bir  şey   kalmayınca da  var  olan   TOPRAĞINI   SATACAKSIN.    Toprağını da    sattıktan   sonra da  ortada çırılçıplak   kalacaksın… 

Toprak  olmayınca da   vatansız   kalacaksın. 

Vatansız   kalınca da   rüzgarda   savrulan   yaprak   misali   kaybolacaksın.

Londra lara veya  Kanada lara   göç      katarları  halinde  dizi ,dizi   dizilirsin.

Kaybolunca da   eski topraklarını   yeni  sahiplerine yani  ülkeni   ANAHTAR   TESLİMİ   YAPARSIN…

TIPKİ       FİLİSTİN   ÖRNEĞİNDE   OLDUĞU   GİBİ…

Uyarmadı demeyin...

                    MESAJ KUTUSU

 Sayın Hüseyin Özgürgün , Ajda pekkan size  nazar boncuğunu taktı, ama sanırım yinede nazardan kaçamıyorsunuz. Anlaşılan dilek taşı bile çatladı. Allah yardımcınız olsun.

Sayın Kansu Aksu, ülkemizin önemli teorisyenlerinden biri olarak iletişim ağlarınızın çok geniş olduğunu sanırım bilmeyen yoktur. Bu geniş ağlara sahip olmak nasıl bir duygudur sizce?

Sayın Özdemir Berova,  KTÖS sizi alabildiğine eleştirmeye devam etmektedir. Özellikle Girne den uyuşturucu ile  alakalı ilişkilendirilen bir öğretmene arka çıktığınız konusunda  sendika gerekli  aleyhte kamuoyunu oluşturmuş durumdadırlar.

Sayın Mert özdeş , Televizyon proğramcılığında  marka olduğunuz dile getirilmektedir.Azimle ve inatla çalışmanın sonucunda gelen mutlak başarı olur değilmi ne dersiniz?.

Sayın Hasan hastürer, Kanal T de  proğramlarınıza olan ilginin  giderek artığı görülmektedir. Özellikle tüm kesimlerin sesini duyurmayı prensip edinmeniz toplumun genelinde dikkatle  not edilmektedir.

Sayın Osman Korahan ,Sayıştay başkanlığı olarak  bir çok dosyayı ileri götürmediğiniz iddia edilmektedir. Bazıları bunu siyasete bazıları ise personel yetersizliğine bağlamaktadırlar.

Sayın İbrahim Benter, Öncelikle çok geçmiş olsun.Sevenlerinizi biraz korkuttunuz ancak iyi haberleriniz gelince kaygı sevince dönüştü. Vakıflar idaresinde son dönemlerde gözle görülür bir şekilde bir çok toplumsal proje hayat bulmaktadır.Başarılı çalışmalarının devamı beklenmektedir.

Sayın Sadık Gardiyanoğlu ,UBP Lefkoşa ilçe başkanı olarak sizin çok mütevazi olduğunuz bilinmektedir.Bunun yanında tecrübeli abilerinizden  faydalanma yönüne gitmenizinde size olumlu yansıyacağı söylenmektedir.

Sayın Nihat Ramazanoğlu (berber nihat) Toplumda var olan saygınlığınız özellikle Mağosa ve İskele de kendini  fazlasıyla hissettirmektedir. Sevenleriniz sizi  artık mecliste görmek istemektedirler. Bizden iletmesi.

Sayın Erçin Şahmaran , Hiç ara vermeden dolu dizgin çalışmalara devam ettiğiniz görülmektedir. Bu kadar enerjiyi nereden bulduğunuz merak konusu olmaktadır. Sevenleriniz bu konuda  bir ipucu vermenizi istiyorlar.

                   GÜNÜN FOTOĞRAFI

Özgürlük ilkokulu futbolda şampiyonluğa ulaştı. Bu başarıda emeği geçen başta öğretmen,okul idaresi ve bugünün çocukları,yarının gençleri olan bu yavrularımızı yürekten kutluyoruz.

LEFKOŞA DEVLET HASTANESİNDE  DÖRT SAAT

Bu hafta sonu 25 Mart Cumartesi akşamı  göğüs ağrısı şikayetiyle Lefkoşa Devlet Hastanesi acil sevisine müracaat ettim.

İlk önce hasta kabul bölümünde görevli  serkan bey gerekli kaydı yaparak yaklaşık onbeş dakika beklemeden sonra sıram geldikten sonra içeriye alındım. İçeride tansiyon ölçümü sonrası,kalp elektrosu çekilmiş,ve kan alınarak tahlil için labaroratuvardan sonuçları bekledim.

İlk gelen tahlil sonuçları sanırım doktorları tam tatmin etmemişki   bir saat sonra ikinci kez kan alınarak tahlile gönderildikten sonra çıkan ikinci sonuçta da herhangi bir olumsuz durum görülmediği için  yaklaşık dört saat sonra acil servisten taburcu olmam öngörülmüştür. Bu arada nöbetçi kardiyolog doktor Levent bey ve diğer doktorlara, acil servisin tüm hemşirelerine ve özellikle pınar hemşireye  içten teşekkürlerimi iletirim. Bu yazıyı kaleme almamın asıl sebebi devlet hastanesi ile alakalı çıkarılan olumsuz haberlere bir cevap olması içindir.