DPÖ Müsteşarlığı döneminde sekiz Başbakanla çalışmış ama dokuzuncusunun hışmına uğramış Ödül Muhtaroğlu’nu çocukluğundan tanırım.
Babası rahmetli Savaş Muhtaroğlu yakın ahbabımdı.
Ödül, o parti, bu parti ayırt etmeden görevini yapan bürokratlardan.
Neden aktif görevden alındı, anlayabilmiş değilim ama böylesine donanımlı bürokratların aktif görevlerden alınmalarını her zaman devletin kaybıdır diye düşünürüm!
DPÖ eski Müsteşarı hayat pahalılığından sehven hesaplama adı altında yapılacak %2 lik kesintiye karşı çıkıyor ve uzman gözüyle nedenlerini anlatıyor.
Bu açıklama karşısında hükümet kanadından ne gerekçe gösterilirse gösterilsin, inandırıcı bulmak oldukça zor!
Var olan sendikalarımızın bir çok icraatlarına, zırt-pırt ortaya koydukları eylem havalarına pek itibar gösteren biri değilim ama bu %2 lik kesintiye gösterdikleri tepki var ya , yerden göğe kadar hak verenlerdenim.
Kardeşim, ülke yangın yerine dönmüş durumda, daha iki gün önce en temel ihtiyaç maddesi olan süte okkalı sayılacak oranda zam getirilmiş.
Siyasi tatminsizlikler içinde kıvranan, benden değil hezeyanları içinde davranan politikacıların ürünü olan müşavirlik kavramına son vermek şunda dursun, çapını giderek büyütmekte bir sakınca görmeyenlerin devlet bütçesine yüklemiş oldukları mali yükü hoş görüyle karşılamak, olağan bir şeymiş gibi algılamak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Kimi yetişmiş, kimi ham kalmış yüzlerce bürokrat, müşavir adı altında elini oynatmadan, karşılık vermeden, devlete hiçbir hizmet vermeden her ay milyonlarca lirayı cebine indirmekte, zamanını kişisel işlerinde ya da kulüp köşelerinde harcayabilmektedir.
Böyle bir uygulama içindeki hükümet, devleti zarara uğratmamak gayesiyle “yanlış hesaplama” adı altında vermiş olduğu hayat pahalılığı ödeneğinden kısıtlamaya gitmektedir.
Bu ülkede hayat pahalılığı bu güne kadar gerçek anlamda adil bir şekilde mi hesap edilmektedir?
Ben aksini düşünüyorum!
DPÖ nün verdiği hesaplamaların her dönemde hükümetler tarafından aşağılara çekildiği görüşündeyim.
On yıl önce kaba bir hesaplamayla, asgari ücretin hemen üzerinde devletten emekli maaşı çeken bir vatandaş bu gün asgari ücretin de altındaemekli maaşı çekmektedir!
Geçtiğimiz yılın Eylül aynına kadar en temel ihtiyaç maddelerini çok aşağılarda satın alabilen vatandaş bu gün o rakamların çok üzerinde ödemelerde bulunmak mecburiyetinde bırakılmıştır.
Devlet gerçek anlamda hayat pahalılığı tahsisatlarına meydana gelen farklılıkları uygulamış mıdır? Verilen hayat pahalılığı ödenekleri hiç te o düzeylerde gözükmemektedir.
KKTC de gelmiş geçmiş bütün hükümetler ( emeğin yüceliğini savunan CTP de dahil) güçlüden yana, yüksek maaş çekenden yana bir uygulama içinde hareket etmiştir. Halbuki hayatın pahalılığı düşük maaş çeken çalışanları daha çok etkilemiş vaziyettedir. Ne yazık ki sendika ağaları işlerine gelmediği için bu konulara hiç eğilmemişler, gündeme getirmek zahmetine girmemişlerdir!
Başta devlet olmak üzere, çalışan asgari ücretlinin, düşük maaş çekenlerin içine düşmüş olduğu zor durumlarla ilgilenilmemiş, çok maaş alana çok, az maaş alana az vererek işin içinden çıkmayı tercih etmiştir!
Bilinmelidir ki böyle bir uygulama vatandaşa reva görülen en büyük adaletsizliktir!