Önce bozdular Enosis için, bizi de o ortaklıktan attılar... O atılışın az kalan, o günleri yaşayan canlı şahitlerdenim ben... On bir yıl yani 1963 Aralık ayından 1974 senesi sonuna kadar giriştikleri silahlı saldırılarla Kıbrıs Türklerine yaşatmadıkları korku da kalmamıştı... İstemiyorlardı bizi ne ortak olarak ne de Ada sakini olarak... Kimler mi? Kıbrıs Cumhuriyeti Ortaklarımız Rumlar...!
Garantör Türkiye'nin Başbakanı rahmetli Ecevit'in bütün çabalarına rağmen bir garantör olan fakat ancak Üslerinin güvenliğini düşünen İngilterenin ortak müdahaleye yanaşmaması yüzünden de yalnız başına müdahale hakkını kullanan üç Garantör devletten biri olan Türkiye'nin tüm barışçıl çağrılarına da silahla karşı duran Enosisçi Rum ve Yunan güçleri Kıbrıs Ada'sının bu günkü gibi bölünme sebebini yaratmışlardır..!
Bölünmekten ve ayrılmaktan başka çare kalmadığını da 1974 sonrası Rum tarafının liderleri Türk tarafı ile ayrılma anlaşması yapıp, Türklerin Kuzey'e Rumların da Güney Kıbrısa yerleşimini kabul etmişlerdir.. Kabul ettiklerini sonradan inkara geçtiler, Güney'e yerleşen göçmenlerini baştan Kuzey'e göndermenin hukuki ve siyasi yollarını halihazır günümüze kadar arasız arayıp durdular...! Durmadan dinlenmeden tüm barış çabalarımıza "OXİ" dediler, barışmayı engellediler Ak Deniz ve Ege'de Türk Yunan dostluğuna karşı oldular. Enosis olmayınca ikinci bir ELEN Cumhuriyeti yaratmak için dünyayı da kandırma yoluna koyuldular... Ve AB'ye yalan ve sahte kimlikle girmeyi, bizim de ahmaklığımızın yardımı ile girdiler...
AB üyesi oldukları günden zaman kaybetmeden biz eski ortaklarını her toplumda, kurumda ve kurulda ambargolarla diz çöktürmek için uğraşıp durdular... Bizlerin yaşamına gereken her şey için Garantörümüz ve Anavatanımız Türkiye'ye sığınmaya zorladılar... Sonra baktılar ki bir hata idi bizleri Türkiye'nin koltuğu altına zorlama, politika değiştirip bizleri o koltuk altından çıkarıp AB koltuğu altına, yani kendileri ve Yunanistan'ın insafına itecek girişimler icat ettiler... İçimizden çatlak sesler çıkınca cesaret aldılar, bizi Türkiye'ye düşman etme yollarına baş vurdular... AB ve Dünya milletlerinden bize de pay olarak gönderilen yardımları tek başlarına sahiplendiler Türk tarafına zırnık vermediler ya da şartlı verdiler...Onlar modern bir kıvama ve refaha kavuşurken ellerindeki imkanlarla bizlere günlük dahil, düşmanca süründürme politikakarı icat ettiler..!
Ve şimdi bayram değil seyran değil, Anastasiades efendi, ne kurnazlık gelmişse aklına : "Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığınıza dönün" teklifi yaptı...
Haydi babom, yutalım mı? Yutalım da nasıl yutalım? Aslında, şu AB'nin pazarına girip tüm ambargolardan kurtulmak, her nimetten payımızı almak, tanınmak ve hatta Ege'yi ve Ak Denizi barışa kavuşturmak, Cumhuriyet Anayasasının verdiği % 30'luk pay haklarımıza erişmek için geri dönmemiz akıllıca bir karar olur...
Tamam da, nasıl döneceğiz geri Mr. Anastas? 1975' ten bu güne tasarladığınız her hile ve düzene göre mi yoksa liderlerin yaptığı ikamet anlaşmalarının kalıcı çerçevesi içinde mi? Yani şimdiki kalıcı halinde mi yoksa "herkes yerine" diye dayattığınız tarzda mı? Şayet dayattığınız tarzda bir dönüş istiyorsanız sizin bu teklifiniz de sahtedir, tuzaktır.. Ama herkes artık otırduğu yerden Kıbrıs Cumhuriyetini baştan inşa etsin diye düşünüyorsanız ben varım ve Cemaatım da aklını kullanarak elbet vardır...
Hade bakalım anlaştık sayılır, otur masaya ve at imzayı...
Dönme hazırlıklarımız başlasın...