Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Güven ve İşbirliği için Hareket Programı ve Sürdürülebilir Barış ve Demokratik Kalkınma Merkezi (SeeD)ortak projesi olan ve USAID Amerikan Uluslararası...
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Güven ve İşbirliği için Hareket Programı ve Sürdürülebilir Barış ve Demokratik Kalkınma Merkezi (SeeD)ortak projesi olan ve USAID Amerikan Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) tarafında finanse edilen Score Endeksi (Toplumsal Yakınlaşma ve Uzlaşma) sonuçları ve yapılan siyasi öneriler kamuoyuyla paylaşıldı. Bu aslında “Toplumsal Yakınlaşma ve Uzaklaşma Endeksi” diye adlandırılan araştırmanın ikincisi. İlki incisi benim de katıldığım bir toplantıda detaylı olarak bizlerle paylaşılmış ve bana gayet normal gelmekle birlikte paylaşılan sonuçlar bazı katılımcılarda şok etkisi yaratmıştı. Şok etkisinin nedeni de bu kişilerin gönlünde yatan “birleşik Kıbrıs” hayaline tam ters sonuçların çıkmasıydı. İşte yukarında finansmanını kimlerin paylaştığının belirtildiği araştırmanın ikincisi de kamuoyu ile paylaşıldı ve iki halk arasındaki mesafenin daha da büyümekte olduğu sonucu kesin olarak ortaya çıktı. Kıbrısın Kuzeyi ve Güneyi arasında geçiş noktaları on yılı aşkın bir süredir açık. İsteyen istediği tarafa geçip oradaki halkla kaynaşabilir, sosyal yaşamlarının bir parçası yapabilir. Ancak tüm dünyanın “siz birleşmeye mecbursunuz, başka yol yok” demesine rağmen, kendi özgür iradesine bırakılan Kıbrıs Türk halkı ve Kıbrıs Rum halkı bir türlü kaynaşmak istemiyor. BMden kararlar… ABden kararlar, tehditler, Kıbrıs Türküne insanlık dışı ambargolar… Yüzümüze güler gibi yapan AB başka ülkelerle eskiden olan ticaretimizi de engellemekte. Gerekçe de bizi birleşmeye zorlamak… Her fırsatta ABD yetkilileri, hatta Başkan Obama bile “Birleşik Kıbrıs”ı savunduklarını ve hedeflediklerini vurgulamakta. Özellikle Kıbrıslı Türklere dış güçlerden Rumlarla kaynaşmaları ve ileride birleşik bir ülke yaratmaları gerekliliği yıllardır devamlı empoze edilmekte. Bizim özgür irademize düpedüz tecavüz edilmekte, her halkın doğal hakkı olan “self determinasyon”, yani “kendi kaderini kendisinin belirlemesi” bize bir türlü nedense layık görülmemekte. Mutlaka onların yaptığı planın parçası olacağız. Mutlaka bize çizilen yolda uslu uslu yürüyecek ve onların öngördüğü “Birleşik Kıbrıs”ı yaratacağız. İşte kendi paranızla, birleşik Kıbrıs hayalinizi gerçekleştirmek için kurduğunuz kurumlarınızın yaptırdığı araştırma açıkça bu hayalden dönülmesi gerekliliğini vurgulamakta. Kapılar açık… İsteyen kuzeye veya güneye gidebiliyor. İsteyen istediği ile görüşüp kaynaşabiliyor. Sadece bir sorun var; sizin bu kadar zorlamanıza rağmen Kıbrıslı Türklerin özgür iradesi Rumlarla kaynaşmamayı getiriyor. Aynen Rumlar da Türklerle kaynaşmak istemiyorlar. Araştırmaya göre olası bir referandumda Kıbrıslı Türklerden beklenen “evet” oranı gün geçtikçe azalmakta. Hatta önlerine konulacak planla bu oran çok daha gerileyecektir. Peki Rumlar? Onların “hayır” duruşları ayni oranlarda devam etmekte. Yani olası bir referandumda Rumlarda %75-%80 oranında “hayır” bekleniyor. O zaman birleşin diye bu kadar zorlama niye? İki halkın özgür iradesi ayrı yaşamayı öngörüyorsa bırakın ayrı yaşasınlar. Yoksa Kıbrıs adasında tekrar kan dökülürse bunun sorumlusu da bu zorlamayı “barış adına” yapanlar olacaktır.