15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası tarafından düzenlenen darbe ile ilgili olarak bir değerlendirme yapıldığı zaman bu darbenin esas amacının Enosis’i gerçekleştirmek olduğu çok açık ve seçik ortadadır.
Darbeden sağ kurtulan ve 19 Temmuz’da BM Güvenlik Konseyi’nde konuşma yapan Makarios “Darbe, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ve egemenliğinin açık ihlalidir. 15 Temmuz darbesi bir istiladır. Ülkem Yunanistan’ın işgali altındadır. Bu darbe Yunan Cuntası tarafından düzenlenmiştir. Kıbrıs’ta Yunan subayları bulundukça bu istila devam edecektir” diyordu.
“Darbeye maruz kalan Makarios Enosis’e karşı mıydı” diye soranlar vardır. Kesinlikle hayır!.. “Hayatını Enosis’in gerçekleşmesine adayan” Makarios için “Enosis’e ihanet etti” diyenler vardır. 15 Ocak 1950 Enosis Plebisiti günlerinde Makarios’un önemli bir rol üstlendiğini bilmeyen yoktur. Makarios’un Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u olurken de Enosis yemini ediyordu. Makarios bu yeminine bir ömür boyu sadık kalır ve bu yolda mücadele ederken acaba Yunan Cuntası Makarios’u neden hedef almıştı?
Gerçek şu ki Makarios şiddet kullanarak Enosis’in gerçekleştirilemeyeceğini anlamış ve zamana oynamaya başlamıştı. Yunan Cuntası’nın da Makarios’un da hedefi sadece ve sadece Enosis’ti. Ama gelinen noktada Enosis’e giden yolda aralarında bir strateji farkları vardı… O günde, Makarios zamana oynamayı tercih eder ve Kıbrıs Türk halkını yavaş yavaş yok etmeyi hedeflerken Yunan Cuntası ve Yunan Subayları komutasındaki RMMO ve de Grivas komutasındaki EOKA-B’ye göre Enosis’in gerçekleştirilmesi zamanı gelmişti!... Darbe için planlar hazırdı. Hatta, başarılı olması için her yönü düşünülerek hazırlanan Iphestos Planı vardı!... Özetle 15 Temmuz 1974 darbesinin ana nedeni Enosis’i gerçekleştirmekti…
Uluslararası Anlaşmalara uygun olarak 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı düzenlenmemiş olsaydı, daha binlerce Rum’un darbeciler tarafından öldürülmesi yanında; hedeflenen Enosis’e ulaşma adına bir tek Türk bile sağ bırakılmayacaktı.
Bunu biz değil bizzat bu vahşete tanık olan, Rum Mezarlığında defin işlerinden sorumlu olan Papaz Papatsetsos Rum Gazeteci ve TV kanallarına yaşadıklarını ilerleyen günlerde bir hafta sonra şöyle anlatıyordu: “15 Temmuz akşamı EOKA’cılar ve Yunan Subayları tarafından alınarak Lefkoşa Rum mezarlığına götürüldüm. Kimseye bir şey söylemeyeceğime dair tehdit edildim. Defin işlemi yapılırken bazılarının henüz ölmediklerini gördüm. Yemin ederim ki 18 yaşlarında sarışın ve kıvırcık saçlı, sağ ayağında yarası olan bir genci sağ iken gömdüler. O gece 127 ceset gömdüm ve bunların 50 tanesi sokaklardan toplanmıştı ve kimlikleri de tespit edilmeden gömüldü” diyordu.
Bu katliamlar, Lefkoşa’da olduğu gibi, Mağusa’da Limasol’da, Girne’de de gerçekleştirildi. Maalesef günümüzde hala daha yerleri bulunamayan ve de yerleri sadece Rumlar tarafından bilinen bu mezarlar aranırken suç Türk ordusuna yüklenmek isteniyor…
Sonuç olarak; 15 Temmuz 1974’ün çok kritik bir önemi vardır. Yunan Cuntasının hedefi işi oldu bittiye getirerek Yunanistan’a bağlamaktı. 1974 Barış Harekatı günlerinde ele geçirilen Yunan Cuntası desteğindeki, Yunan subaylarının komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu belgelerinden de anlaşılacağı gibi; Iphestos Planı 1974’te Kıbrıs Türk halkını bütünüyle yok etmeyi hedefliyordu.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur gelirken Kıbrıs Türk halkının özgürlüğü, egemenliği ve bağımsızlığı teminat altına alınmıştır. Gelinen aşmada Kıbrıs Türk halkı self-determinasyon hakkını kullanarak KKTC’ni ilan etmiştir. Kıbrıs Türk halkı Atatürk İlke ve Devrimlerinden aldığı güçle, bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni yaşatmak, onu geleceğe taşımak azminde ve kararındadır.
Kıbrıs Türk halkı olarak onurlu ve gurur verici bir mücadelemizin sonunda elde ettiğimiz kazanımlara sahip çıkarak çocuklarımıza ve torunlarımıza güvenli ve onurlu bir gelecek bırakmak için Atatürk İlke ve Devrimlerinden, anavatanımız Türkiye’den aldığımız güçle mücadelemizi sonsuza kadar devam ettireceğiz….
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde özgür, bağımsız ve egemen bir halk olarak varlığını geleceğe taşıma açısından tarihi bir gündür. Kıbrıs Türk halkına düşen görev her ne pahasına olursa olsun Kıbrıs Türk halkının özgür, egemen ve bağımsız yaşamasının bir simgesi olan KKTC’ne sahip çıkmak ve geleceğe taşımaktır.
Ne Mutlu 20 Temmuz 1974’ü Yaratanlara, Ne Mutlu 20 Temmuz 1974’ü Yaşatanlara, Ne Mutlu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’na Sahip Çıkanlara…