Bağımsız ve egemen  devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşatılması bilinci ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 37’nci kuruluş yıl dönümünü bir kez daha coşku ile  kutlarım.    
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; hiç kimsenin oyununa gelmeden hangi şart altında olursa olsun  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine sahip çıkmak ve tanınması yönünde girişimleri en kısa sürede başlatılmasını sağlamaktır..
Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile temelleri atılan ve 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti; Rum-Yunan ikilisinin  Enosis hayalleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacaktı.
11 Şubat 1959 Zürih ve  19 Şubat Londra Antlaşmalarını imzalamasının ardından 6 Mart 1959’da Kıbrıs’a dönüşünde; daha  yapılan antlaşmaların altındaki imzası dahi kurumadan, kendini tenkit eden  halkına yapmış olduğu konuşmada Makarios: “Ben bu antlaşmaları imzalamışsam, bu antlaşmalar Enosis’e giden yolda bir sıçrama tahtası olacaktır. Kilisede ant içerek başlatmış olduğum Enosis davasından  geri adım atmış  değilim” demişti.
Yine ayni günlerde konu antlaşmaları imzalaması nedeniyle Yunan Meclisinde tenkit edilen Yunanistan  Dışişleri Bakanı Evagelos Averof: “Beyler düşününüz bir kere Enosis’e İngiliz Sömürge Yönetiminden mi yoksa Kıbrıs Cumhuriyeti’nden mi daha kolay gidilir” diyerek Megali İdea hayalleri çerçevesinde yer alan Enosis hayallerine vurdu yapıyordu..
Yine 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarıyla Kıbrıs Türk Halkına çok haklar verildiğini gündeme getiren Makarios değiştirilmesini istediği 13 maddenin  değiştirilmesine  Cumhurbaşkanı Yardımcı Dr. Fazıl Küçük ve Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Meclisinin ‘veto’ hakkı kullanmaları nedeniyle hedefine ulaşamayan Makarios; 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla  Akritas Planını uygulamaya koyacaktı!
O günde uygulamaya konulan Akritas Planı ile  Rum-Yunan ikilisinin hedefi  24 saat içerisinde Kıbrıs Türk Halkını etkisiz hale getirerek Enosis’in gerçekleşmesini sağlamaktı.. Rum-Yunan ikilisi 11 yıl boyunca Adanın dört bir yanında  Kıbrıs Türk Halkına karşı  silahlı saldırılarda ve toplu katliamlarda  bulundular. Kıbrıs Türk Halkını toplu mezarlara gömdüler.
Kıbrıs Türk Halkı yıllarca Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı(TMT) etrafında bütünleşerek  Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek büyük mücadeleler verdi. 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) ve EOKA’nin Makarios’a karşı düzenlediği  darbenin esas hedefi Enosis’in  gerçekleştirilmesi sağlamaktı. Nitekim Makarios’un yerine getirilen EOKA’cı  Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan edecekti..
Bu gelişmelere kayıtsız kalması mümkün olmayan Anavatanımız Türkiye’nin düzenlediği   20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur gelmiştir, iki bölgelilik oluşmuştur..
BM denetiminde ve gözetiminde yıllarca devam eden  görüşme  sürecinde Rum liderliğinin Enosis’e giden yolu açık tutmak istemesi nedeniyle adil ve kalıcı bir siyasi çözüm bulunması mümkün değildi ve de Rum liderliği zamana oynamak istediği için fırsat buldukça kendi yarattıkları Kıbrıs sorununu BM’e taşımayı ve  kendi lehlerine kararlar alınması yönünde mücadele ediyorlar ve de bunu da başarıyorlardı..
Nitekim BM Genel Kurulu,  13 Mayıs 1983 tarih ve 37/253 sayılı kararıyla Kıbrıs’ta Uluslararası Antlaşmalara  dayalı olarak Ada’da bulunan  Türkiye’yi işgalci konumuna düşürürken, Kıbrıs’ta tek Halkın varlığına vurgu yapmak suretiyle Rum tarafının tezleri doğrultusunda  Kıbrıs Türk Halkını azınlık statüsünde gören  kararlar alabilecekti..
BM Genel Kurulu 13 Mayıs 1983 tarih ve 37/253 sayılı kararı ile Kıbrıs’ta birbirinden  tamamen ayrı ve farklı iki etnik yapıya sahip iki halkın  varlığını reddetmiş ve Kıbrıs Türk Halkının var olan kendi geleceğini tayin etme  (self-determinasyon) hakkını inkar etmiştir. Bu çok sert kararı ile  BM Genel Kurulu, Rum egemenliğinin Ada’nın Kuzeyine  yayılmasına olanak sağlamış ve tüm Rum göçmenlerin evlerine  geri dönmelerini istemiştir…
Böylece  Rum çabaları , BM Genel Kurulu’nun ; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve halkının, Kıbrıs toprağı ile Kıbrıs’ın doğal kaynakları ve diğer kaynakları üzerinde tam ve etkili bir egemenlik ve  kontrole sahip olma hakkını teyit eden ve tamamen Kıbrıs Rum tarafını destekleyen kararı amacına ulaşmıştır…
…BM Genel Kurul Kararı, Kıbrıs’ta birbirinden  tamamen ayrı ve farklı iki etnik yapıya sahip iki halkın varlığını ve de Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkını inkar ediyordu.  Böylece, Rumların çabaları, BM Genel Kurulu’nun ; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  ve halkının , Kıbrıs toprağı ile Kıbrıs’ın doğal kaynakları üzerinde tam yetkili bir egemenlik ve kontrole sahip olma hakkını teyit eden ve tamamen Kıbrıs Rum tarafını destekleyen  kararı amacına ulaşmıştır. Kaynak: Mustafa Bostancı, KKTC’nin İlanı ve Buna  Yönelik Tepkilerin Türk Kamuoyundaki Yankıları, s.328-329
BM Genel Kurulunun bu kararı insan haklarına aykırı bir karardı. Kıbrıs’ta tek halk değil; dini, dili ve kültürü tamamen ayrı bir halk  vardır ve de bu halkların siyasi eşitliğine , egemenliğine ve ortaklığına dayalı olarak 1960’ta ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti vardı ve de bunu Enosis’i gerçekleştirme adına yıkan bir Rum-Yunan ikilisi vardı..
Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, BM Genel Kurulu’nun Kıbrıs konusunda almış olduğu son karar ve bu kararın sonuçlarını değerlendirmek üzere 3 Haziran’da “Dış Politika” özel gündemi ile toplanmasının ardından 17 Haziran 1983’te de KTFD Meclisi bir bildirge ile Kıbrıs Türk Halkının  self-determinasyon hakkını kullanacağını ilan etti.
Bu toplantının yapılmasından önce basın mensuplarına konuşan Rauf R. Denktaş: “Rum lideri Kiprianu hala hayal aleminde  yaşamaktan kurtulamadı.  Kıbrıs’ı parçalayan Kıbrıs Türk Halkı değildir. Rumların iki halktan oluşan Kıbrıs’ı bir Rum adası olarak takdim  edip Enosis’e kapıyı açma rüyası, Adayı 1974’lere ve bugünlere  getirdi.” Demiştir. Kaynak: Mustafa Bostancı, KKTC’nin İlanı ve Buna  Yönelik Tepkilerin Türk Kamuoyundaki Yankıları, s.331
Kıbrıs Türk Halkı; bağımsızlığını ve egemenliğini, meşru hak ve çıkarlarını savunmak ve korumak; Kıbrıs’ta azınlık olmadığını, Rumların Kıbrıs Türk Halkını temsil etmediğini dünyaya haykırmak için Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi oy birliğiyle aldığı kararla 15 Kasım 1983’te KKTC’ni ilan ederek bu kararını uluslararası kamuoyuna duyurmuştur..
O günde  Lefkoşa’nın Sarayönü Meydanını hınca , hınç dolduran o mahşeri kalabalık vardı. Benim de aralarında olduğum  kalabalığa   o tarihi günde   konuşmasını yapmak üzere  çıkmış olduğu Meclis  binasının  balkonundan halkına seslenen  sayın Rauf R. Denktaş’ın  hemen  sağ tarafında   Kıbrıs Türk Halkının Milli Mücadelesinin  ilk Milli Lideri Dr. Fazıl Küçük ve   dava arkadaşlarından Osman Örek vardı..
O günde on binlerce Kıbrıs Türküne yaptığı konuşmada  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş:  “Kıbrıs Türk Halkının  meşru ve önüne  geçilmesi imkansız istek ve iradesine tercüman olarak Kuzey  Kıbrıs Türk  Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak kurulduğunu dünya ve tarih önünde ilan ediyoruz” derken yer yerinden oynuyordu..
O günde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşunu çok büyük bir heyecanla, duygu dolu  sözleriyle dünyaya ilan ediyordu..
O günde  duygulanan Kıbrıs   Halkı  meydanda, evlerinde ve caddelerde    birbirine sarılıyordu..  O günde Kıbrıs Türk Halkı bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  etrafında  kenetlenirken  tüm dünyaya  “Yaşasın  Cumhuriyet, Yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” nidalarını haykırıyordu.. Kıbrıs Türk Halkı 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile  bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşurken  15 Kasım 1983’te kurulan bağımsız ve egemen devletimiz  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile taçlandırıyordu..
Sonuç olarak; 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı,  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  ilanına giden yolu açmıştır. Şimdilerde  Kıbrıs Türk Halkına düşen görev, hiç kimsenin oyununa gelmeden, hangi şart altında olursa olsun  bağımsız ve egemen  devletimiz  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olmalıdır. 
Kıbrıs Türk Halkının  bu aziz vatan topraklarında  hür ve bağımsız olarak yaşamasını  sağlamak için  hayatlarını seve seve veren Kahraman Mehmetçiklerimizi, Aziz Şehitlerimizi, Gazilerimizi, TMT mensuplarını ve Mücahit Halkımızı; Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve dava arkadaşlarını, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı, Barış Harekatı’nın  T.C Başbakanı  Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmeddin Erbakan’ı, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar’ı,  bugün hayatta olmayan tüm devlet büyüklerimizi  adsız kahramanlarımızı, saygı ve minnet ve şükran  duygularıyla  selamlıyorum..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  37’nci Kuruluş Yıl Dönümü Kutlu Olsun.
Türkiye Cumhuriyeti  Çok Yaşa!…  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Çok  Yaşa!..
Ne Mutlu Türküm Diyene!..