14-15 Ağustos 1974 tarihinde EOKA tarafından gerçekleştirilen Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamının 50. Yıl dönümünde aziz şehitlerimizi saygı ile anıyoruz.
Rum Askeri, Polisi ve EPKA terör örgütü tarafından Muratağa-Sandallar ve Atlılar köylerinde 14 Ağustos 1974’te kadın, erkek, çocuk ve yaşlılardan oluşan 126 Kıbrıslı Türk öldürülerek toplu mezarlara konuldu..
..Atlılar köyündeki Toplu Mezar 20 Ağustos 1974 tarihinde Muratağa-Sandallar’daki Toplu Mezar ise bir çobanın toprak üzerinde el görmesi ile 2 Eylül 1974’te ortaya çıkarılmıştır. Gerçek şu ki, Muratağa-Sandallar ve Atlılar katliamı, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 2. Aşamasının gerçekleşmesinin bir diğer nedeni olarak gösterilmektedir. Geriye dönüp bakacak olursak konu katliamda en genci 16 günlük, en yaşlısı ise 95 yaşında olmak üzere silahsız 126 Türk öldürülmüştür..
.. 1960 nüfus sayımına göre üç köyün toplam nüfusu 248 idi. Fakat halkın bir kısmı çeşitli nedenlerden göç etmişti. Konu katliamlara ilişkin anma günü tektir ve 14 Ağustos’tur. Bunun sebebi katliamların birbiri ardına gerçekleşmesidir. Muratağa ve Sandallar köylüleri ayni toplu mezara gömülmüştü ve mezardan toplam 89 kişi çıkarılmıştı. Kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/murataga_sandallar_ve _atlılar_katliamı
14 Ağustos 1974 tarihinde Rumlar tarafından genç, yaşlı, kadın ve çocuk ayırımı yapmadan, toplu bir şekilde acımasızca katledilen savunmasız 89 soydaşımız kurşuna dizilerek şehit edilerek çukura atılmış ve üzerleri kapatılmıştır..
..21 Ağustos 1974 tarihinde bulunarak ortaya çıkarılan şehitlerimizin kabirleri Muratağa, Sandallar köyü şehitliğinde bulunmaktadır. Kayıp şahıslar Komitesi tarafından kimlikleri belirlenen toplam 89 şehidimizin naaşı toplu mezarlardan çıkarılarak defnedilmiştir. Kaynak: mücahit.gov.ct.tr/sayfa/Sehitlik? Sehitlik_kod=13
Gerilere dönüp baktığımızda Muratağa, Sandallar ve Atlılar’da Kıbrıs Türk halkına karşı Rumların gerçekleştirdiği katliam haberini alan Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Rauf Raif Denktaş, Rumlarla olan görüşmesini iptal ederek, konu ile ilgi yaşanan gelişmeler hakkında bilgi aldıktan sonra katliam hakkında şunları söylemiştir:
“Rumlar geride bıraktıkları Türklere ait cesetleri ne kadar tanınmaz hale sokmuş olsalar da onlarda kimliklerini belirleyecek işaretler kalmıştır. Bunları, suçluların telaşı içinde bulundukları için akıl almaz yalanlar ortaya atan Rumlara göstereceğiz. Kıbrıs sorununu Türkleri öldürerek çözmeye çalışmak boşuna bir denemeydi..”
..Muratağa’dan çıkarılan cesetlerin bir kısmı 3 Eylül 1974 günü dini törenle toprağa verildi. Kıbrıs Türk gazeteleri katliam haberlerine geniş yer verdi. Türk basını, katliamla ilgili haberlerin Yunanistan’da yayınlanmasını Yunan hükümetinin istemediğini, bu nedenle basına baskı yapıldığını ve bu konuda haberlerin çıkmadığını yazdı..
..Günümüzde Muratağa, Sandallar ve Atlılar köyleri “Şehitler” olarak da adlandırılmaktadır. Katliamda öldürülenler için iki tane şehitlik yapılmıştır. Cesetler, bu şehitliklere nakledildi ve 1980 yılında çevre duvarlarının da yapılmasıyla şehitlik bugünkü haline kavuştu. Orada bir de müze bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM), 1974 yılı Eylül ayı kronolojik tarihinde, katliamı “Yunan ve Rum saldırganlar tarafından insanlığa karşı işlenen büyük suç” olarak niteledi..
..İskoçyalı Kıbrıslı Rum yazar Antonis Tony Angastiniyotis, katliam hakkında “Kan Sesi” adlı bir belgesel hazırlamıştır. Belgesel Türklerden olumlu tepkiler görse de Rumlardan çok sert tepkiler almıştır. Belgesel içeriği ayni zamanda kitap olarak da yayınlanmıştır..
..Rumlar, 1974 yılında katliam ortaya çıktığında katliamı kabul etmedi ve resmi radyodan yapılan açıklamada, katliamın kabul edilmemesine karşın ilerleyen günlerde, bölgede pek çok Rum’un anlatımına dayanarak, 14 Ağustos 1974’te Sandallar, Atlılar ve Muratağa köylerinde insanlık adına utanç veren katliamın bilinmeyen yönleri açıklandı. Olaylara tanıklık eden iki Rum, Türk köylerindeki katliamlara katılan bazı Rumların isimlerini de açıklamaktan çekinmedi. Katillerden biri (P.Z) Aynoroz’da keşiş, diğeri (G.K) Limasol yakınlarında bir köyde yaşayan su tesisatçısı ve üçüncüsü de (M.S) EOKA-B’nin üst düzey yetkililerinden birinin kuzeni olarak biliniyor. İki Rum tanığın, tüyler ürperten itirafları:
“Türkler Kıbrıs’a girince EOKA-B üyesi 40 kadar palikarya gidip savaşacakları yerde başka şeylerle uğraştı. Üç Türk köyündeki erkekleri toplayıp esir alarak Maraş’a gönderdiler. Bir okulda topladıkları kadınların ise evlerine dönmelerine izin verdiler. Ardından Türk köylerine giderek ilk başta hayvanları çalmaya başladılar. Bununla yetinmeyip evlere girdiler ve altınlarını çaldıkları kadınlara sarkıntılık ettiler. Sonrasında kadın, kız demeden tecavüzlere başladılar. Köylerin kahvelerine giderek yaptıklarını marifetmiş gibi anlattılar. Karşı koyan kadınların şakağına tabancayı dayıyorlardı. Tecavüzler gecelerce sürdü..”
..İki Rum tanık kadın ve çocuk katliamını şöyle anlattı: “EOKA-B’cilerin esir kampına göndermedikleri tek Türk, onlara bilgi veren kahveciydi. Ancak onun kızına da sarkıntılık ettiler. Tepki gösterince Türk kahveciyi öldürdüler. 14 Ağustos şafak vakti Türklerin Maraş’a ilerledikleri haberi gelince palikaryalar ne yapacaklarını bilmiyorlardı. İşledikleri cinayetleri ört bas etmeleri gerektiğine karar verdiler. Geride iz ve tanık kalmamalıydı. Korunmaları için Mağusa’ya götüreceklerini söyleyerek kadınları ve çocukları otobüslere bindirdiler. Otobüsleri tenha yerlerde durdurup indirdikleri kadın ve çocukları katlettiler.” Kaynak: Yorgo Kırbaki, “İki Rum Katliamını Anlattı”, Radikal, 20 Ağustos 2007
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk Halkı bugünlere hiç de kolay gelmedi. Kıbrıs Türk halkı bugünlere Türk Mukavemet Teşkilatı TMT etrafında bütünleşerek, anavatanımız Türkiye’nin, kahraman Mehmetçiklerimizin desteğinde büyük mücadeleler vererek geldi. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk Halkı kahraman Mehmetçiklerimizle kucaklaştı. Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu..
Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde yıllarca verilen mücadelenin ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Kıbrıs Türk halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..