19 Mayıs 1919’da Atatürk ve dava arkadaşlarının Samsuna ayak basmasının ardından Türk İstiklal Savaşı öncesinde, gerçekleşen kongre çalışmalarıyla Ulusal Mücadelenin bazı ilkeler üzerine oturtulma çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Kazım Kara Bekir, Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay ve Refet Bele’nin bir araya gelmelerinin ardından 21-22 Haziran 1919’da hazırlanan “Amasya Genelgesinde “Milletin İstikbalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır” deniliyordu. Türk tarihinde bir dönüm noktası olan Amasya Genelgesi bir devrim bildirisi idi. O günde Mustafa Kemal Atatürk , bundan sonra milletin sinesinde bir ferdi Mücahit olarak mücadele edeceğim” demişti.
23 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum’da toplanan ve 14 gün devam eden çalışmaların sonunda yayınlanan bildirinin 3’ncü maddesindeki “Ulusal Kuvvetleri Etken ve Ulusal İradeyi Egemen Kılmak Esastır” kararı, bu konudaki çalışmaların temel taşlarından birini oluşturduğunu kanıtlamaktadır. Bu ayni zamanda Türk İnkılabının ana ilkelerinden biri olarak “Ulusal Egemenliğin” İnkılap içindeki tarihini de dile getirmektedir.
Tarihsel süreç içerisinde “Ulusal Egemenlik”, Erzurum Kongresi sonrası da sürekli olarak yaşatılan bir konu ve ilke olarak göze çarpar. Bu da Mustafa Kemal Paşa’nın, yepyeni ve bağımsız bir Türk Devleti kurma düşünce ve girişimlerine bağlanmalıdır.
Mustafa Kemal’e göre kurulacak devletin yapısı ve özünde “Ulusal Egemenliğe Dayalı, Kayıtsız ve Şartsız Yeni Bir Türk Devleti Kurmak” ilkesi vardı. Bu ana düşünce Türk Ulusuna anlatılmaya ve aşılanmaya çalışılıyordu. Her ne kadar da tarihsel alışkanlığın etkisinde kalanlar varsaydı da Türk ulusu bu yeni devlet fikrine ısınmıştı.
04-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresinde: “Milli Sınırlar içerisinde ‘Vatan’ Bir Bütündür, Parçalanamaz. Manda ve Himaye Kabul Edilemez. Kuvvay-ı Milliye’yi Tek Kuvvet Tanımak ve Milli İradeyi Hakim Kılmak Esastır” deniliyor ve de Türk Kurtuluş Savaşı millete mal ediliyordu.
27 Aralık 1919’da Ankara’ya ulaşan Mustafa Kemal Paşa, bütün yörelerden gelen halkın temsilcileri 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak bütün dünyaya karşı yayınlamış olduğu beyanname ile “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Türk Milletine Aittir” deniliyor ve “Büyük Millet Meclisi üzerinde hiçbir makam bulunmadığı” ilan edilmiştir. Ayni gün Meclis Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçerken onun önderliğinde Türk İstiklal Savaşı başlıyordu.
Mustafa Kemal’in olağanüstü yetkilerle, ulusal iradeyi somut olarak gösterebilmeyi tasarladığı Meclis, “Türkiye Büyük Millet Meclisi” olarak Ankara’da kurulması öngörülen Meclisten güdülen amaç, bu Meclisin yetkisiyle “Rejimi Değiştirmek” idi.
Ulusal iradeyi gerçekleştiren TBMM’nin bu yoldaki olumlu eserlerinden en önemlisi 1921 Anayasasıdır. 20 Ocak 1921’de kabul edilen bu ilk Anayasa’nın temel maddelerinden birincisi: “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusundur” diye başlar.
Bu Anayasa’nın 2’nci maddesi: “Yürütme Kuvveti ve Yasama Yetkisi, Ulusun Tek ve Gerçek Temsilcisi Olan TBMM’de Belirlenir ve Toplanır” şeklinde yazılmakla, ulusal iradenin Türk ulusuna ait olduğu, bu iradeyi ulus adına temsil yetkisinin Meclis’e tanındığı onaylanmıştı. Bu konuda üçüncü madde: “Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi’nce Yönetilir ve TBMM Hükümeti Adını Taşır” hükmüyle bütünleştirilmişti.
Cumhuriyetin ilanı, 1921 Anayasasının eski hükümlerine değişiklikler getirmiştir. Bunlar arasında I. Maddeye eklenen fıkra: “Türkiye Devleti’nin Hükümet Şekli Cumhuriyettir” idi. Bu önergenin ilkeleri arasındaki: “Hükümetin kurulması zorunludur”, “TBMM’nin Üstünde Kuvvet Yoktur” ve “TBMM, Yasama ve Yürütme Yetkilerini Kendisinde Toplar” ve benzeri esasları Mustafa Kemal: “Böyle bir hükümet, ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir, Cumhuriyettir” biçiminde açıklar.
Gazi Mustafa Kemal , Meclis Başkanı olarak 27 Eylül 1923’te yabancı bir gazeteciye şu bildiriyi yapmış ve (Neuse Presse) de yayınlamıştır: Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddesi şöyledir: “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir. Yürütme Kudreti, Kanun Yapma Yetkisi Memleketin Tek ve Hakiki Temsilcisi Olan Mecliste Toplanmıştır. Bu iki kelimeyi bir deyimde özetlemek gerekirse, bu bir devlet şekli olarak Cumhuriyet idaresidir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Çankaya’da yeni bir karar aldılar. “Devlet şekli Cumhuriyet” olacaktı. Bu esas 29 Ekim 1923’te TBMM’de kabul edilerek Anayasa’nın 1. Maddesine konmuştur. Bu suretle Türkiye Devleti Cumhuriyet idaresi ile yönetilecek ve dünya devletleri arasında bu rejimi ile tanınacaktır. İlk Cumhurbaşkanı olarak Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Atatürk TBMM tarafından oy birliği ile Cumhurbaşkanı olurken İsmet İnönü de ilk Başbakan olarak atanmıştır. (30 Ekim 1923)
“Ulusal Egemenlik” Atatürk’ün savunduğu temel ilkelerden biridir. Ulusal Egemenlik ilkesi adından da anlaşılacağı gibi halka özgün, millete dayalı bir egemenlik ve iradeyi anlatır.
“Cumhuriyetçilik” bir ilke olarak Türk İnkılabının esasları arasında yer almıştır. Atatürk, “Milli Egemenlik” düşüncesine dayalı, çağdaş bir Cumhuriyet kurmuştur.
Atatürk; Cumhuriyeti onu koruyacak olan Türk gençliğine emanet etmiştir. “Ey Yükselen Yeni Nesil, Gelecek Sizindir. Cumhuriyeti Biz Kurduk, Onu Yükseltecek ve Devam Ettirecek Sizsiniz” sözleriyle gençlere duyduğu güveni ortaya koymuştur.
Ulu Önder Atatürk, 29 Ekim 1933’te 10. Yıl Nutkunda;
Türk Ulusu!. Bugün Cumhuriyetimizin Onuncu Yılını Doldurduğu En Büyük Bayramdır. Kutlu Olsun!..
Bu anda büyük Türk ulusunun bir bireyi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve coşkunluğu içindeyim.
Yurttaşlarım!. Az zamanda çok büyük iler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir” şeklinde başlayan konuşmasını şu sözlerle noktalıyordu.
“Türk Ulusu!. Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus, bayramı daha büyük onurla mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim” demişti.
27 Eylül 1923 tarihinde Ankara’da yayınlanan Hakimiyet-i Milliye ve Anadolu’da Yeni Gün Gazetelerinde yayınlanan metinde yeni Türkiye Anayasasının ilk maddesi şöyledir: “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir. “Yürütme kudreti, kanun yapma yetkisi memleketin tek ve hakiki temsilcisi olan mecliste toplanmıştır. Bu iki kelimeyi bir deyimde özetlemek gerekirse, bu bir devlet şekli olarak Cumhuriyeti idaresidir.
Gazi Mustafa Kemal ve dava arkadaşları Çankaya’da yeni bir karar aldılar. “Devlet Şekli Cumhuriyet” olacak. Bu esas 29 Ekim 1923’te TBMM’de kabul edilerek Anayasanın 1. Maddesine konmuştur. Bu suretle Türkiye Devleti Cumhuriyet idaresi ile yönetilecek ve dünya devletleri arasında bu rejimi ile tanınacaktır. 30 Ekim 1923’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilirken İsmet İnönü de ilk Başbakan olarak atanıyordu.
“Cumhuriyetçilik” bir ilke olarak Türk İnkılabının esasları arasında yer almıştır. Atatürk “Milli Egemenlik” düşüncesine dayalı , çağdaş bir Cumhuriyet kurmuştur.
Atatürk, Cumhuriyeti onu koruyacak olan Türk gençliğine emanet etmiştir. “Ey Yükselen Yeni Nesil, Gelecek Sizindir. Cumhuriyeti Biz Kurduk, Onu Yükseltecek ve Devam Ettirecek Sizsiniz” sözleriyle gençlere duyduğu güveni ortaya koymuştur.
Sonuç olarak 29 Ekim 1923’te TBMM , Teşkilatı-ı Esasiye Kanunu’nda (1921 Anayasası) yaptığı değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Bu ilan ayni gece atılan 101 pare top ile kutlandı. Bu gelişmelerin ardından 1924 yılında “Cumhuriyetin ilanı” şenliklerle kutlanmaya başlandı.
Türkiye Cumhuriyeti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten büyük Türk Milletine en büyük mirastır. Büyük Türk Milletine güvenen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk: “Benim Naçiz Vücudum Bir Gün Elbet Toprak Olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır” demişti.
29 Ekim 1923 tarihi, Anavatanımız Türkiye için, büyük Türk Milleti için , Kıbrıs Türk Halkı için çok önemli ve değerli bir gündür. Gerçek şu ki 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı, Kıbrıs Türk Halkının da yolunu aydınlatacaktı..
Büyük Türk Milleti Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnettardır.
Ne Mutlu Türküm Diyene!..
************************************************************************
Kaynak 1- Atatürk Nutuk, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1975
Kaynak 2- E. Tümgeneral Muzaffer Erindil “Atatürk ve Demokrasi”, Atatürk Araştırma Dergisi, s. 682-731, cilt II, sayı 6, Ankara, 1986
Kaynak 3-Prof. Dr. Mehmet Gönlübol “Yurtta Barış, Cihanda Barış” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi , cilt IX sayı 25, s. 9-25, Ankara, 1992
Kaynak 4-Prof. Dr. A. Afet İnan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1991, Ankara
Kaynak 5-İsmet Giritli, Ulusal Egemenlik ve Atatürk, atamdergi.gov.tr/tam-metin-pdf/796/tur