Mondoros Ateşkes Antlaşması 30 Ekim 1918 günü saat 20.03’te imza edilirken 31 Ekim 1918 günü ö.s yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştı..
Osmanlı Devleti toprakları üzerinde menfaatleri olan ve bir an önce bu topraklara sahip olma isteğini duyan I. Dünya Savaşı galibi Sömürgeci Devletler , 30 Ekim 1918 Mondoros Antlaşması ile beklentilerine ulaşıyorlardı. Mondoros Ateşkes Antlaşmasına göre Boğazlar, Limanlar, Ulaşım ve Haberleşme araçları, Silahlar İtilaf devletlerine teslim edilecekti..
Mondoros Ateşkes Antlaşmasının 7. Maddesine göre; İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum olursa istedikleri yeri işgal edebileceklerdi. Antlaşmanın 24. Maddesine göre de 6 Doğu İlinde herhangi bir karışıklık çıkarsa buralar işgal edilecek deniliyordu. Bundan da amaç Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurmaktı..
30 Ekim 1918 tarihi, Osmanlı Devleti’nin parçalanıp dağılmasını ve işgal edilmesinin başlangıcı ve Osmanlı Devleti’nin sonu olacaktı. Atatürk: “Bu işgalle Osmanlı Devleti kendisini kayıtsız ve şartsız teslim etmiştir” diyordu.
Atatürk, 30 Ekim 1918 Mondoros Mütarekesi’ne karşı direnecekti. Nitekim, 30 Ekim 1918’de mayın tarama bahanesiyle İskenderun’a çıkmak isteyen bir Fransız müfrezesine izin vermeyen Atatürk, 31 Ekim 1918’de Reyhaniye’nin, 3 Kasım’da Antakya’nın işgal edilmek istenmesi karşısında ateş edilmesi emri verecekti.. Yine Atatürk 5 Kasım 1918’de de emrindeki 7. Ordu, 3. Kolordu ve 41. Tümen Komutanlığı’na çektiği telgrafla İskenderun Körfezi’ne çıkarma yapmaya kalkacak İngiliz kuvvetlerine ateşle karşılık verilmesini emretti..
Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, 6 Kasım 1918’de Atatürk’e gönderdiği telgrafta İngilizlerin, Halep’teki ordularını besleyebilmek için İskenderun’dan yararlanmalarının mütareke sırasındaki “İngiliz centilmenliğine” verilecek bir karşılık olduğunu söyledi..
…Atatürk, 6 Kasım 1918’de “Geciktiren idam edilir” notuyla Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği şifre-telgrafta “İngiliz centilmenliğini” ve “Gönül alma yoluna gitmeyi anlamak nezaketinden yoksun olduğunu” söyledi ve “Hoşgörülü olmayı çok sakıncalı bulduğunu” belirtti. “İskenderun’a her ne sebep ve bahane ile asker çıkarmaya teşebbüs edecek İngilizlere ateşle karşılık verilmesini emrettim” dedi. “İngilizlerin aldatıcı muamele, teklif ve hareketlerini, İngilizlerden fazla haklı ve nazik gösterecek ve buna karşılık gönül alıcı emirleri uygulamaya yaradılışım elverişli değildir” diye de ekledi. Görevden ayrılmak istediğini söyledi..
..Ahmet İzzet Paşa, 6 Kasım 1918’de Atatürk’e gönderdiği telgrafta İskenderun’a çıkacaklara “silahla karşılık verme” emrinin “devletin siyasetine ve memleketin menfaatine aykırı” olduğunu söyleyerek “Bu yanlış emrin derhal düzeltilmesini” istedi. Mütarekede bu olumsuz şartları kabul ettiren “gaflet değil, kesin yenilgimizdir.” Dedi..
..6 Kasım 1918’de düşman çıkarma birlikleri İskenderun Körfezi’ne girdiklerinde Atatürk’ün emri doğrultusunda 41.Tümen uyarı atışı yaptı. Kaynak:sozcu.comtr/2019/yazarlar/sinan-meydan/ataturkun-bagimsizlik-yolu-1-adanadaki-yedi-gun-4684078/-
Atatürk, 7 Kasım 1918’de Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği telgrafta “İngilizler bir çıkarmaya yeltenmediklerinden ateş edilmesine gerek kalmamıştır.” Dese de 7. Ordu Harekat Şubesi’nde görevli Muzaffer Ergüder’in Samet Kuşçu’ya anlattıklarına göre 6 Kasım 1918’de İskenderun Körfezi’ne girmeye çalışan Fransız donanması, topçu ateşiyle körfezden uzaklaştırıldı. Kaynak: Süleyman Hatipoğlu, Filistin Cephesinden Adana’ya Mustafa Kemal Paşa, s.80, Yedi Tepe Yayınevi, 2004. Kaynak: Süleyman Hatipoğlu,Yeniadana.net/kose-yazilari/_mustafa_kemal_pasa_turk_bagimsizlik_savasinin_ilk_ates_emrini_adanada_verdi_4094.html
Milli Mücadele döneminde cephe gerisindeki hayatın bilinmesinde önemli katkıları olan Türk tarihçi, öğretmen Enver Behnan Şapolyo bu olayı, “İşte İskenderun’da işitilen bu ilk kurşun sesi Milli Mücadele’nin ilk emaresidir” diye yorumluyordu..
Atatürk’ün “Direniş Telgrafları” teslimiyetçi Osmanlı Yönetimini çok tedirgin etmişti.. Öyle ki Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, 7 Kasım 1918’de Yıldırım Orduları ile 7. Ordu’yu kaldırdı ve Atatürk’ü İstanbul’a çağırdı…
…Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, 8 Kasım 1918’de İskenderun’un İngilizlere teslim edileceğini bildirdi.. Atatürk, ayni gün Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği telgrafta “Adeta geleceği görürcesine şöyle dedi: Bugün Payas-Kilis hattına kadar olan toprakları isteyen İngilizlerin yarın Toros’a kadar olan Kilikya mıntakasını, daha sonra Konya-İzmir Hattının işgal isteklerinin birbirini kovalayacağını ve sonunda ordumuzun kendileri tarafından sevk ve idaresi ve hatta Osmanlı Bakanlar Kurulunun Britanya Hükümeti tarafından seçilmesi gibi tekliflerinin karşısında da uzak bir ihtimal değildir. Kaynak:sozcu.comtr/2019/yazarlar/sinan-meydan/ataturkun-bagimsizlik-yolu-1-adanadaki-yedi-gun-4684078/-
Görüldüğü gibi Atatürk, daha İstanbul’a gitmeden, Samsun’a çıkmadan aylar önce 1-8 Kasım 1918 tarihleri arasında, 7 gün boyunca Adana’da muhtemel bir emperyalist işgale karşı hem yetkilileri uyarmış hem de ilk direniş hazırlıklarını yapmıştı…
Bunu takip eden günlerde; Ahmet İzzet Paşa Kabinesi, 25 gün süren iktidardan sonra 8 Kasım 1918’de istifa etti. 9 Kasım 1918’de İngilizler İskenderun’u işgal etti.
Mustafa Kemal Paşa 8 Kasım 1918 tarihinde Şakirpaşa’daki Aliye Hanım’a (Yerdelen) ait evde toplantı düzenledi. Bu toplantıya katılanlar şunlardı: 2’nci Ordu Komutanı Nihat Paşa (Anılmış),Ceyhan Askeri Fırka Komutanı Remzi Bey, Levazım Fırka Reisi Avni (Doğan), Askeri İmalathaneler Müdürü Ahmet Remzi, Nalbantzade Ahmet, Ramazanoğlu Kadri, İsmail Safa (Özler), Mücavirzade Mustafa Efendi, Merkez Komutanı Hulusi (Akdağ) ve diğer bazı zevat idi…
… Mustafa Kemal Paşa bu toplantıda; toplantıya katılanlarla son durumu görüşerek , 10 Kasım 1918’de Adana’dan ayrılacağını belirtmiş ve düşman gelirse ne yapacaklarını sorarak; memleketin durumunu iyi görmediğini, İtilaf Devletleriyle imzalanan mütareke hükümlerine bu devletlerin uymayacaklarını , daha ağır şartlar altında memleketi ezeceklerini ; bu yüzden büyük felakete maruz kalan bölgelerden, hazırlıkta bulunmak için aralarında bir teşkilat kurmalarını, münasip yerlerde siper kazmalarını lazım gelen silah ve malzemenin, tarafından temin edileceğini, istiklali görür gibi söylemişti. Kaynak: Süleyman Hatipoğlu, Mustafa Kemal Paşa Türk Bağımsızlık Savaşı’nın İlk Ateş Emrini Adana’da Verdi, Yeni Adana, 08.01.2020 Kaynak: Süleyman Hatipoğlu,Yeniadana.net/kose-yazilari/_mustafa_kemal_pasa_turk_bagimsizlik_savasinin_ilk_ates_emrini_adanada_verdi_4094.html
Sonuç olarak o günde Atatürk; kendini dinleyenlerin gözünün içine baka baka çok açık ve net olarak şimdiden işgal kuvvetleri karşı koymak için bir teşkilat kurun, uygun siperler kazın, gereken silah ve malzemeyi ben temin edeceğim derken Anadolu’ya geçerek düşmana karşı büyük bir mücadele vererek vatanı kurtarmak azminde ve kararındaydı… DEVAM EDECEK…