“Makarios, Cumhurbaşkanı seçildiği gün kilisede HZ. İSA önünde yeminini yaparken ‘hayatını ENOSİS’in tahakkukuna vakfedeceğini ve bu davadan kendini hiçbir kuvvetin döndüremeyeceğini’ söylemişti.
            İnanmıştı ki tedhiş ve barbarlık hareketleri ile İngilizleri sindirecek ve hemen akabinde Türk halkının üzerine bütün kuvvetiyle yüklenerek ENOSİS’i ilan edecekti” 1967
                                                                                                                      Dr. Fazıl KÜÇÜK
            Dünyanın yeniden yapılanması çalışmalarına ivme kazandırılmaya çalışılırken dünya ölçeğinde yer alan bazı ırkçı partilerin kendilerine yer belirlemek için çaba harcadıkları belirtiliyor. Portekiz’deki aşırı sağcı Chega partisinin Başkanı Andre Ventura’nın çağrısı üzerine Mayıs ayında Lizbon’da bir araya gelmeleri bekleniyor. Yapılan toplantı çağrısında Avrupa sağının diğer birçok liderinin varlığı Lizbon’u sağın Avrupa’daki en güçlü merkezlerinden biri haline getiriyor diye tanımlanıyor.
            Sağcı partiler bir araya gelebilmek için çaba harcarlarken Zelenski’nin ülkesini NATO üyesi yapabilmek için beklentiye girdiği ve NATO üyeliğine doğru ilerliyoruz diyerek türkü çığırdığı belirtiliyor. Finlandiya’nın NATO üyeliğine kabul edilmesi sonrasında Rusya’nın sınır güvenliğini arttırdığı bildiriliyor. Soğuk denizlerde bu gelişmeler yaşanırken Çin’in sıcak denizlere doğru yelken açması dengelerin değişmesinin adımı olarak kabul ediliyor. Yıllardır birbirleri ile uzlaşı sağlayamayan İran ile Suudi Arabistan’ın aralarındaki sıkıntıların aşılması konusunda Çin’in sergilediği tavır Amerika’nın bölgedeki gücünün erozyona uğradığının göstergesi oluyor. Ayrıca Çin’in bu çabası ile Amerika’yı gafil avladığı vurgusu yapılıyor.
            Ukrayna ile Polonya arasında yaşanan gerginliğin temelinde din olgusunun bulunduğu biliniyor. Bu durumda Rusya ile yaşanmakta olan savaşın da uzatılıyor olduğunu çağrıştırıyor. Amerika ile Batının işbirliği ile uzatılması savaşın başka bir boyutu oluyor. Polonya’nın Katolik Ukrayna’nın ise Ortodoks Hristiyan oldukları biliniyor. Polonya’nın bir süre önce Ukrayna’dan ithal ettiği tahıl alımını durdurması kervanına Macaristan-Slovakya ve Bulgaristan’ da katıldıklarını duyuruyorlar. Dünyanın tahıl konusunda yaşamakta olduğu bazı sıkıntıların olmasına karşın uygulamaya sokulan ambargo oluyor.  
            Rum Savunma Bakanlığının silahlanma tutkusuna her zaman perde gerisinde durmayı yeğleyen Kilise şimdilerde yarışa katılıyor. Bu yönlü çabalar müzakere sürecini başlatmak için zemin arayışında olan BM Genel Yazmanının elini zayıflatıyor. Karşımızdaki yönetim imzaladığı askeri anlaşmalarla o ülkelerle tatbikatlar yapmayı yeğliyor. Düzenledikleri tatbikatları neden önemsediklerini Savunma Bakanları Yorgallas, toprağımıza ve devlet olarak varlığımıza kast edenlere karşı güçlü caydırıcı unsur olması için ülke savunmasını yükseltmek üzere elimizden gelen her şeyi yapacağız diyordu.
            Başpiskopos Yeoryios ise Hz. İsa’nın çarmıha gerilip gömüldükten sonra dirildiği ve göğe yükseldiğine inanılan Paskalya nedeniyle düzenlenen anma toplantısında yaptığı konuşmasında barış çağrısı yapmak yerine İsa cefa çektikten sonra dirildi. Aynı şekilde biz de dirileceğiz. Tarihin büyük akışı içerisinde 49 yıl sadece bir andır ve bunu daha sonra eskiden atlattığımız kabus olarak hatırlayacağız ve hak yerini bulacak diye konuşuyordu. Bu düşünce yapısı içinde olanlarla uzlaşının olması mucizelere kalıyor. Bu nedenle Türk Devletleri Teşkilatında kazanılan gözlemci üyeliğin öneminin unutulmaması gerekiyor.
            Bu nedenle ülkemiz için çalışmalarımıza ivme kazandırmamız gerekiyor mu ne…
            SEVGİ ile kalınız.