Bırakın pozitif olmayı… Kıbrıs Türk Halkının büyük bir çoğunluğu negatiflik denizinin içinde boğulmaktan kurtulmak için çabalarken,  felaket senaryoları halkın büyük bir çoğunluğunu moral bozucu büyük negatifliklerin içine sürüklemektedir. Hükümet, planlı, programlı düzenli uygulamaları yürürlüğe koymaya çalışırken -ki bu çalışmalar maalesef beklenen düzeyde değil-her kesimden gelen büyük eleştiriler felaket senaryolarının çoğalmasına neden olmaktadır. Londra’da gazetecilik eğitimine devam ederken bize öğretilenlerden de söz etmek gerekir.  Bizim Prof.,  “Bir ülke beklenen iyi bir yönetimi gerçekleştiremiyorsa, tabii ki kötü senaryolar ve negatiflikler ortaya çıkar. Bunlar da medyada yayınlanır. Ancak medya mutlaka, pozitif, insanların morallerini yüksek tutacak  haberlere de yer vermeli. Moral çöküntüsü yaşayan bir toplum kötü haberlerle gelen negatiflikleri yaşamaya devam ederken, medya iyi, güzel,  ileriye dönük olumlu haber ve gelişmeleri de bir şekilde sütunlarına taşımayı bilmeli.” demişti. Uzman bir gazetecinin söyledikleri bu…
Doğru söylemiş… Ancak bir toplumun içinde bu konuyu tartışırken insanlar… “Güzel, moral veren, geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak bir tek gelişme bile yok… Nasıl pozitif olalım ki?...”        sözleri ile sanki hiç düzelmeyecek bir durumu anlatmaya çalışmaktadırlar…. Eh… O zaman hiç bir şey yapmadan oturalım ve felaket senaryoları içinde kalalım. Öyle mi?... Olmaz... İnsanlar ilk olarak kendi kendilerine çeki-düzen vermeli. Siyasi partilerin tümü görüşerek, iyi niyetle mantıklı çözüm yolları bulmalı. İşte Kıbrıs Türk Halkı ve siyasi partileri bunu maalesef beceremiyor. Her biri bir tarafa çekiyor. Birbirlerine düşmanca suçlamalar, kavgalar devam ediyor. Kıbrıslı Türk bir duayen köşe yazarı geçmişte yayınlanan bir yazısında…, “Rumların bizi mahvetmelerine gerek yok. Biz zaten kendi kendimizi mahvediyoruz…” demişti… Doğru söylemişti… İyi niyetle, pozitif yaklaşımla tüm sorunlar çözümlenebilir…